Gazeteciyi kim öldürdü?

03 Eylül 2017 Pazar

Genel yayın yönetmeni Korhan, alaycı bir şekilde gülümsedi ama bir şey demedi.
“Evet, gelelim bugünkü gündeme... Ankara’yla başlayalım.”
Sırayla okunan bültenlerden anlaşıldığına göre, sıradan bir gün vardı önlerinde. Yüzlerce kişinin tutuklandığı Ergenekon gelişmeleri, eskilerin deyişiyle ‘vukuat-ı adiyye’ muamelesi görüyordu. Geçen yılki seçimlerden sonra daha da güçlenen hükümetle Ankara sıradan bir gazeteciyi bile sıkacak kadar istikrarlı hale gelmişti. Enflasyon, dolar, altın bir banda oturmuş gidiyordu. Hatta hava durumu bile istikrarlı ve sıkıcıydı. Ne fırtına, ne sel, ne ceviz büyüklüğünde dolu. Bu gibi yavaş günlerde gazeteler, ya bir siyasetçinin söylediklerine ‘maksadını aşan’ anlamlar yükleyerek manşeti kurtarır ya da sakladıkları özel haberleri kullanırlardı.
Korhan, bir umut ekonomi servisi şefine sordu:
“Alaattin özel bir şey var mı?”
Alaattin yutkundu:
“Var efendim. Bir yolsuzluk, daha doğrusu torpil haberi. Enerji bakanlığı... Ama patron... Yani malum vaziyetler...”
Korhan ilkeyi bir kez daha hatırlattı:
“Biz noter değiliz, gazeteyiz. Haberinize güveniyorsanız, belgeniz varsa, hazırlayıp getirin!”
Kahraman, sallanan topa kedi refleksiyle atıldı:
“Korhan Abi, o haberi bir de ben göreyim. Bakarsın işime yarar. Türkiye’nin enerji politikası üzerine yazacağım da...”
Korhan başını salladı ama bunun evet mi, yoksa hayır mı olduğunu kimse anlayamadı. Yüzü domates gibi kızardığına göre hayır demiş olması olasılığı daha fazlaydı.
Ölgün bir rutin halinde geçen toplantı, son zamanlarda sık sık olduğu gibi, sıra magazin haberlerine gelince birden canlandı. Dizilerle kısa zamanda büyük şöhret sahibi olan Müjgan’ın -ki üç ay önce hamile olduğunu açıklamıştı- göğüs kanseri olduğu öğrenilmişti. Şimdi ne olacaktı? Ameliyat olacak mıydı? Çocuğu aldıracak mıydı? Kanserli bir anne adayının çocuk doğurması konusunda doktorlar ne diyordu? En önemlisi, eski erkek arkadaşı Erdem bu konuda ne diyordu? Çocuğun ondan olması olasılığı vardı. Bu gibi durumlarda nikâhsız ‘baba’ adayının sorumlulukları nelerdi?
Toplantılarda gündemdeki siyasi konularda görüş arz etmekten kaçınanlar -ki böyle yapmanın genellikle Korhan ile Kahraman arasından birisini seçmek anlamına geldiğini biliyorlardı- bol bol konuştular. Herkesin bir fikri vardı. Le Monde’cu tarafı yorgun düşen Korhan’ın, France Soir’cı tarafı memnundu.
“Tamam bunu birden, sağ üst köşede görürüz” dedi. “Müjgan’ın güzel bir resmi... İyi bir onkolog bulun. Başka?”
Magazin servisi şefi Erkut başını kaldırmadan açıkladı bir sonraki maddeyi:
“Bir de pop şarkıcısı Zeyna’yla stüdyoda yapılmış bir röportaj var. ‘Yarınlar benim’ başlığı altında, ‘Bendeki ses kimsede yok’ diyor, bol fotoğraflı veriyoruz.”
Zeyna’nın onun sevgilisi olduğunu bilen Korhan, bu haberi de görmek ister misin anlamına gelebilecek bir bakışla Kahraman’a baktı. O, önündeki kâğıda not alıyor ya da not alıyormuş gibi yapıyordu. Ama haberi daha sonra magazin müdürüne uğrayarak da olsa mutlaka görecekti.
Gündem tamamlanmıştı. Korhan, her gün yaptığı gibi sordu:
“Var mı bir şey ekleyecek olan?”
Genellikle olmazdı. Ama bu kez Kahraman elini kaldırdı:
“Ankara’ya ve bölgedeki muhabirlere sorabilir miyiz? Terörist çetelerinin sınır boyu hareketliliğine ilişkin bir şey var mı? Örneğin Suriye sınırında durum nedir?”*
*Haluk Şahin’in Babıâli’de Cinayet / Gazeteciyi Kim Öldürdü? (Kırmızı Kedi Yayınevi, 2017) romanından alıntıdır.

***

Y.N. Sevgili Haluk Şahin Hocam, kaleminize sağlık, iyi ki varsınız!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kıyamete hazırlık 14 Nisan 2024
Kibir ve kir 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları