Bir yanlış varsayım...

04 Eylül 2017 Pazartesi

Bu ülkenin entellerinin çok büyük bir bölümü yanlış varsayım yapma alışkanlığından bir türlü vazgeçemiyor. Yanlış varsayımlarla, kendileriyle birlikte toplumu da yanıltıyorlar.
Geçmişte, AKP bu ülkeye demokrasiyi getirecek, barışı sağlayacak ve AB’ye tam üyeliği gerçekleştirecek gibi büyük varsayımlar yapıldı. Bunların hiçbiri tutmadı.
Şimdilerde aynı doğrultuda şu varsayım yapılıyor: AKP’nin kurduğu düzen sürdürülemez.
Acaba?

Böyle gitmez mi?
Anadolu’da, Öküzün altında buzağı aramak diye güzel bir söz vardır. Kurulduğu sırada AKP’den özgürlük ve barış beklemek de gerçekte buna benziyordu. Ancak bu ülkenin entel kesiminin büyük çoğunluğu, 2010 anayasa halkoylamasında bile, “yetmez ama evet” diyerek, AKP’den boşuna demokrasi bekledi.
Sonrasında, demokrasi beklentisi gerçekleşmediği gibi, yasama, yürütme, yargı erkleri tek elde toplandı; başbakanlık ve parlamenter sistem tarihe karıştı; daha derinlerdeyse hukuk devleti, eğitim, bilim ve basın özgürlüğü de gitti.
Şimdilerde böyle gitmez varsayımı yapılıyor. Bu varsayıma göre AKP yönetimi şimdiki gibi sürdürülemez. Hele de şimdiki Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı’yla bu iş asla gitmez.
Çünkü diye, iç ve dış politikadaki olumsuzluklar, birer birer gerekçe olarak alt alta yazılıyor; bunlara ekonominin, işsizlik, enflasyon ve dış açık gibi ağırlaşan sorunları da eklenerek böyle gitmez sonucuna kolayca varılıyor.
Ancak bu yapılırken AKP’nin oluşturduğu “Siyasal İslam”ın devlet düzeni bir bütün olarak sorgulanmıyor; veri alınıyor; giderek kabulleniliyor.
Böylece, 2000’lerin başında yapılandan da daha büyük ve daha ağır sonuçları olabilecek bir varsayım yanlışı yapılıyor. Çünkü ülke, yeni anayasa ve KHK düzenlemeleriyle, göz göre göre, dönüşü olmayabilecek bir yönetim karanlığına sürüklenmiş bulunuyor.
Tam da bu sırada, kimi enteller tarafından AKP nasıl olsa sonuç alamaz çıkarsamasına dayanan böyle gitmez anlayışıyla, bir kez daha toplumu tamamıyla edilgen kılarak boş beklentiye sokacak, daha doğrusu uyutacak; söylemeye dilim varmıyor, ama yeni ve daha büyük bir entel ihaneti sayılması gereken bir tutum sergileniyor.
Çünkü bu yaklaşım sonuçta AKP’nin ekmeğine yağ sürmek oluyor.

Böyle gitmemesi için!
Oysa toplum AKP’nin gerçek niteliği sergilenerek uyarılmalıdır.
Bunun için her şeyden önce AKP’nin, ideolojisinin artı uygulamalarının tamamının görülmesi; her türlü değerlendirmenin buna dayandırılması gerekiyor. AKP’yi yalnızca bir noktasından eleştirmek, tıpkı bir görme özürlünün filin kuyruğunu süpürge diye tutmasına ve topluma dönüp bakın bu süpürgedir demesine benziyor.
AKP’ye ilişkin olarak, enteli, siyasetçisi, yazar ve yorumcularının büyük çoğunluğu tarafından yıllardır yapılan toplumsal körleştirme yanlışının, bunca çok acı deneyden sonra, artık yapılmaması gerekiyor.
Yanlış varsayımlar, varsayımı yapanları değil, kamuoyunu yanıltıyor; böylece, toplumun geleceğine bilinçle sahip çıkmasının önü kesilmiş oluyor.
Oysa, AKP filinin ezmeyeceği hiçbir özgürlük çiçeğinin ve insanlık değerinin olamayacağının görülmesi, tarihsel ve yaşamsal bir zorunluluk özelliği taşıyor.
Sonuç olarak, eğer karşı çıkılacaksa, AKP’yi bir bütün olarak görmek gerekir. AKP’nin, olağanüstü koşullardan yararlanarak topluma girdirdiği; KHK’ler ile her gün iyice daralttığı; demokrasiyle hiçbir ilgisi olmayan devlet elbisesinin, bir yerinde bir delik açılması için değil, bütünüyle yırtılıp atılması için ve bu bilinçle çok yoğun bir biçimde uğraş verilmesi gerekiyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları