Özgür Mumcu

Cumhuriyet’in mücadelesi

07 Eylül 2017 Perşembe

Memleketimiz iyiden iyiye alternatif bir gerçeklikte yaşıyor. Bir iki istisna hariç, medya tamamen iktidarın bülteni haline geldiği için, bu alternatif gerçeklik sürekli pompalanıyor. İktidar medyasını takip eden biri, dünyanın en gelişmiş süper gücünde yaşadığını zannedebilir. Sosyal medyaya girilse bile, insanların büyük çoğunluğu sadece kendi fikrinde olanları takip ettiği için bu alternatif gerçeklikten çıkamıyor. Hatta, sosyal medyanın kutuplaştırıcı özelliği alternatif gerçekliği daha da güçlendiriyor.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, dün yaptığı açıklamada “Kim ne derse desin Türk yargısı, AB ülkeleri yargısından da ABD yargısından da hem daha fazla hukuka bağlı ve hem de daha fazla adildir” deyiverdi.
Çiğdem Toker’in dün Cumhuriyet’te yayımlanan yazısını okumak dahi memleketimizde adaletin halini gözler önüne sermeye yeter. Anayasa Mahkemesi OHAL KHK’lerini denetlemeyeceğini ilan ettiğinden beri Türkiye bir hukuk devleti değil. İşleri kanun yapmak olan milletvekillerinin gece yarıları ansızın getirilen düzenlemelerden haberi yok. Keyfi bir şekilde işlerinden ihraç edilenlerin ellerinde başvuracakları, işleyen bir hukuki mekanizma mevcut değil.
Dünyada en fazla tutuklu gazetecinin olduğu ülkeyiz. Hâkim ve savcılar, ihraç ve hapis tehdidi altında iktidarın hoşuna gitmeyecek karar veremiyor. Hâkimlik teminatı kalktı. Danıştay Başkanı, ana muhalefet partisiyle polemiğe girecek kadar siyasetin içinde.
Ama Bekir Bozdağ’a göre dünyanın en adil, en iyi hukuk devletiyiz.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz da benzer bir sanrıya kapılmış. İlan edildiğinden beri toplumun önemli bir kesimini isyan ettiren müfredatı “yapılmış en demokratik, en bilimsel, en çağdaş müfredat” diye değerlendirmekte.
Oysa yine Cumhuriyet’te yayımlanan haberlere bakınca, mesela 4. sınıf sosyal bilgiler kitabının AKP örgütüne dağıtılan parti içi broşürlerden bir farkı olmadığı görülüyor. Dinin belli bir yorumunun ön plana çıktığı, bilimden uzaklaşılmış, kesif bir iktidar övgüsünün 9 yaşındaki çocukların zihnine aşılandığı bir müfredat söz konusu.
Eğitimin düştüğü hal, 72 ülkenin katıldığı Pisa testlerinde Türkiye’nin serbest düşüşte olmasından da anlaşılıyor.
Hukuk devleti endekslerinde, eğitimin ölçüldüğü testlerde ülkemiz en altlarda yer alıyor. Kamu yararı bu durumun tespiti ve düzeltilmesini gerektirirken sayın bakanlar kendilerini ve toplumu yanıltma peşinde. İktidar medyası da bu yanılgının hoparlörü işlevi görüyor.
Kamuoyunu gerçeklerden uzaklaştırarak alternatif bir gerçekliğe hapsetmek aynı zamanda milli iradeyi de sakatlamak anlamına gelir. Yani sayın bakanların ve iktidar medyasının yaptığı demokrasiye ve “milli iradenin sağlıklı bir şekilde tecelli” etmesine hasar vermekte.
Cumhuriyet ve bağımsız kalmaya çabalayan diğer yayın organlarının verdiği mücadele, bu sebeple bir demokrasi mücadelesi. Hapishanedeki meslektaşlarımız da bu değerli mücadelenin bedelini hepimiz adına ödüyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları