Beşeri sermaye... Dünya ve Türkiye...

18 Eylül 2017 Pazartesi

Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Beşeri Sermaye raporu 2017 açıklandı. Beşeri sermaye bir toplumun sahip olduğu işgücü demek. İlk kez Nobel ödüllü ekonomist Theodore Schultz tarafından ortaya atılmış. Schultz, 2. Dünya Savaşı sonrasında Japonya ve Almanya’nın gelişimini incelerken her iki ülkenin de hesapladığından daha büyük bir hızla toparlandığını gözlemlemiş. Ardından bu hızlı toparlanmayı her iki ülkenin de eğitim seviyesi yüksek ve sağlıklı bireylerden oluştuğu ve bunun getirisi olarak da daha üretken bir toplum olmalarına bağlamıştı.
Rapor, Türkiye’de her ne kadar ses getirmese de, çok önemli. Geleceğin işgücünün yeniden yapılanmasında ülke liderlerine ışık tutuyor. Ülkelerin yetenek kaynaklarını ölçümlüyor. Beşeri Sermaye Endeksi ise 130 ülkenin beşeri sermayesini 4 tematik boyutta (kapasite yani aldığı eğitim, bu eğitimin istihdama yansıması, know-how ve işgücü dolaşımı) 0 (en kötü) ila 100 (en iyi) arasında derecelendiriyor. Ve 5 farklı yaş grubunda ya da başka deyişle 5 nesilde değerlendiriyor. (0- 14), (15-24), (25-54), (55-64) ve (65 yaş ve üstü).
Biraz açalım:
Bir ülkenin beşeri gücünü belirleyen faktörler o ülkenin eğitim politikalarının topluma yansıması, kişilerin kazandıkları bilgi ve beceriler, bunların o ülkeye ve topluma katkısı, gelişen koşullara göre bu bilgi ve becerilerin yenilenme hızı...
Gelelim 2017 raporunun bizlere neler söylediğine...
- Ortalama olarak dünya kendi insan sermayesini yüzde 62 oranında kullanıyor. Başka bir deyişle, ülkeler kendi insan kaynaklarının yüzde 38’ini göz ardı ediyor ya da değerlendirmiyor. Yüzde 70’e çıkan sadece 25 ülke var. 50 ülkenin derecesi 60 ila 70 arasında. 41 ülke 50 ila 60 arasında. 14 ülkenin derecesi ise 50’nin altında.
- Bu 4 ölçekte de listenin ilk 10’una giren en başarılı ülkeler sırasıyla Norveç, Finlandiya, İsviçre, ABD, Danimarka, Almanya, Yeni Zelanda, İsveç, Slovenya ve Avusturya. Siz merak etmeden Türkiye’nin sıralamasını da söyleyeyim. 130 ülke arasında 75. sıradayız. Beşeri sermayemizin yüzde 60.33’ünü kullanıyoruz. Bu dünya ortalamasının altında. 4 tematik boyuta göre ise; kapasite alt endeksinde 2015 yılında 126 ülke arasında 68. sıradaydık
- 130 ülke arasında daha üst sıralarda olan ülkeler kendi halklarının eğitimlerine ilişkin uzun vadeli politikalar oluşturabilen, belirli alanlara konsantre olarak özellikle o alanlarda dünya ölçeğinde insan yetiştirmeyi başarabilenler. Zaten bunun bir sonucu olarak o ülkeler bugün yüksek gelirli ülkeler arasındalar.
- Beşeri sermayede bölgeler arası farklılıklar olduğu gibi bölge ülkeleri arasında doğal olarak ciddi farklılıklar var. Benim dikkatimi çeken, hangi ülkenin sıçrama yapabildiği. Örneğin Güney Asya’da Sri Lanka beşeri sermayede önemli ilerleme kaydetmiş. Sıralaması 70 ve Türkiye’nin üzerinde.
Latin Amerika’da Arjantin (52) ve Şili (53) insan kaynakları açısından bölge lideri. Derin bir krizin içinde olan Venezüella (94) ise tahmin edebileceğiniz gibi büyük bir düşüş içinde. Orta Avrupa ülkelerinden Çekya (22) ve Ukrayna’nın (24) başarısı dikkat çekici. 3 Körfez ülkesi Birleşik Arap Emirlikleri (45) Bahreyn (47) ve Katar (55) dünya ortalamasının ve Türkiye’nin üzerinde.
Tüm bunlar bize neyi anlatıyor?
- Kendi insan kaynağına doğru yatırım yapan kazanıyor. Doğru sözü önemli, çünkü kişi başı eğitime ABD’nin 4’te biri oranında kaynak ayıran Finlandiya daha üst sırada yer alabiliyor. Ya da tam tersi eğitime ayırdığı kaynağı artıran Türkiye, eğitim performansını düşürebiliyor.
- Beşeri sermaye aynı zamanda yüksek katma değeri içeriyor. Bu sermaye sadece eğitime ayrılan bütçe ile alakalı değil, bu sermayeyi kullanabileceğiniz istihdam, yatırım ve üretim politikaları ile bu sermayenin içinde yaşamak isteyeceği, onları başka yerlere kaçırtmayacak bir demokrasi, özgürlük, çoğulculuk ortamlarının varlığı ile de ilgili.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları