Aydın Engin

25 Eylül: Berlin - Erbil - İstanbul

20 Eylül 2017 Çarşamba

25 Eylül. Yani önümüzdeki pazartesi.
Önemli gün.
Sonuçları Avrupa’yı, Ortadoğu’yu, Türkiye’yi ve bizi, beni yakından ve yakıcı etkileyecek bir gün.

***

25 Eylül’de Federal Almanya’da parlamento seçimleri var. Önümüzdeki dört yıl Almanya’yı hangi siyasal hareket(ler)in yöneteceği, dolayısıyla AB’yi yönlendireceği, ağırlık koyacağı belli olacak.
Almanya’nın sandık sonuçlarını önceden ve çok az hata payı ile haber veren kamuoyu araştırma kurumlarının hemen hepsi şimdiki Başbakan Angela Merkel’in Hıristiyan Demokrat Partisi’nin (CDU) kapanmayacak kadar büyük farkla seçimden birinci çıkacağını haber veriyor. Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) Martin Schulz’la yakaladığı rüzgâr dindi; hatta tersine esmeye başladı.
Buraya kadarı şaşırtıcı değil. Beklenen bir sonuç. Ancak yüzde 36 dolayında oy alacak CDU’nun hükümeti kurmak için bir koalisyon ortağına ihtiyacı var. Koalisyonun ise çok çok önemli, çok çok kritik kararlar almasını gerektiren bir dönem başlıyor. Türkiye ile ilişkiler, mülteciler sorunu, Trump ABD’si ile ilişkiler, sağ popülist partilerin hepsinin yükselişe geçtiği Avrupa’da Avrupa Birliği içindeki çalkantılar, kaynayan kazan Ortadoğu...
Bu koşullarda koalisyon ortağı, Almanya’nın önümüzdeki dört yılda nasıl bir siyasal yörüngede yürüyeceğini belirleyen bir güç olacak.
Peki, Merkel’in koalisyon ortağı hangi parti olacak?..
İlk akla gelen SPD ile güçlü bir hükümet kurmak. Almanlar buna “Büyük koalisyon” derler. Ama bu kez bu o kadar kolay değil. SPD tepeleri ile CDU arasında sosyal politikalardan dış politika tercihlerine kadar ciddi farklar, hatta uçurumlar var.
Peki, o zaman koalisyon ortağı kim olacak?
Irkçı-faşist parti olarak anılması pek de yanlış olmayacak AfD (Almanya için Alternatif) adlı partileşmiş hareket görünüşe göre seçimlerden üçüncü parti olarak çıkacak. Yeşiller barajı geçebilirlerse mutlu olacaklar. Sol Partiyi (Die Linke) ise CDU bir koalisyon ortağı olarak düşünmez bile...
Ya AfD ile ortaklık kurmuş bir CDU? Bu, pek çok Alman demokratını, AB savunucusunu şimdiden titretiyor...
O yüzden 25 Eylül Avrupa için, AB için, hatta dünya için önemli bir gün...

***

25 Eylül’e beş gün kaldı. Eğer olağandışı bir gelişme olmazsa Irak Kürdistanı’nda Barzani liderliğindeki Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi “Bağımsız Kürt devleti” için bir referandum yapacak.
Tamam, bu referandumun hemen ertesinde bir Kürt devleti ilanı demek değil. Ancak oraya giden çok önemli bir eşik.
Bunun dört ülkeye yayılmış Kürtler arasında, dahası Irak ile Irak Kürtleri arasında, dahanın da dahası bütün Ortadoğu’da sonuçları olacak. Eh, Ortadoğu’da zaten karışık olan ortam daha da karışırsa ABD’den Rusya’ya, Çin’den AB’ye kadar bütün “süper güç” adayları da bulaşır, karışır, karıştırır...
Bir Kürt “ulus-devlet” kuruluşuna gidecek referandum adımını Barzani atar mı, atmaz mı; son anda vazgeçer mi, geçmez mi bilemem. Bu referandum yapılmalı, bir Kürt “ulus-devleti”ne giden adım atılmalı mı, atılmamalı mı soruları cevaplamak beni aşar, haddim de değil.
Ama 25 Eylül’ün Ortadoğu’da önemli, çok çok önemli gelişmelere gebe bir gün olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek...

***

25 Eylül bizim (Biz dediğim Cumhuriyet gazetesi) için çok önemli bir gün.
O gün henüz kapıp aramıza alamadığımız, bağrımıza basamadığımız beş arkadaşımız ve bencileyin tutuksuz sanıklar yeniden yargıçların karşısına çıkacağız.
Duruşmanın sonunda beş arkadaşımızı da alıp türküler söyleyerek gazetemize mi döneceğiz, yoksa...
“Yoksa” düşünmek bile istemem. Sürüp giden bir hukuk cinayetinin son bulmasından Türkiye’nin de kazançlı çıkacağına kuşkum yok.

***

25 Eylül’ü korkarak, kaygılanarak, umutlar yeşerterek bekliyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları