Osmanlı’ya Özenenler Bunları Bilmiyor mu?

23 Eylül 2017 Cumartesi

Öyle bir iktidar partimiz var ki yetkilileri sabah söylediklerinin tersini, bazen akşama bile kalmadan ikindide söyleyebiliyorlar. Öve öve ve “Reform” tanımıyla yaptıkları değişiklikleri işlerine gelmez duruma düşünce “Pardon” deme gereksinimi bile duymadan, hatta yerine yenisini koymadan uygulamadan kaldırıveriyorlar. Unutmadan ekleyeyim. Birbirlerini yalanlama ve çelişme konusunda yavaş da olsa uzmanlaşıyorlar.
Bu durumun ilginç yönü de şu: Yurttaşların bir bölümünün, olup bitenden yandaş medya yüzünden ya haberi olmuyor ya da doğal karşılıyorlar.

***

Başta matematik olmak üzere kimi ders dallarındaki bilgiler, “günlük yaşamda kullanılmıyor” gerekçesiyle öğretim dışı bırakıldı.
Peki, yerlerine günlük yaşamda kullanılanlar mı eklendi?
Ne gezer!
İktidarın, gelecekte uygulama hayalleri kurduğu sanılan bilgiler, birbiri ardınca öğretilmeye başlandı.
Artık ders konuları arasında İslam hukukunun cezalandırma (ukutabat) ilkeleri de var.
Örneğin hırsızın elinin kesilmesi...
Tarihimizin en değerli kaynaklarından biri de, kadıların verdikleri kararları ve merkezden gelen duyuruları, yazdıkları şer’iye sicilleri’dir.
İktidarın övünç konularından biri de bu belgelerin Türk Abecesi ile basılmış olmasıdır.
Ama okusanız hırsızın elinin kesildiğine, zina yapan kadının taşlandığına pek rastlamazsınız. Yani genel bir uygulama söz konusu değildir.
El ve ayakların çaprazlama kesilmesi, ardından da asılmaları ise padişah hazretlerine asi olup “Celâli” denilenler ve yol kesenlerle sınırlıdır.

***

Osmanlı’ya hayranlık besleyen ya da o döneme dönmek isteyenlerin, anlaşılıyor ki Osmanlı’nın daha 1840’ta dinsel cezalardan vazgeçmeye başlayarak ceza yasaları çıkardıklarından haberleri bile yoktur.
Hukuk devi ve Cumhuriyet yazarı Hıfzı Veldet Velidedeoğlu Hocamın kitabı (*) bu konuda ilginç bilgiler vermektedir.
İlk din dışı ceza yasası 1840’ta, ikincisi de 1851’de çıkarılmıştı.
1840’taki yasa için Padişah Abdülmecit (1839-1861, ki aynı zamanda halifeydi), yasayı kendi el yazısıyla onayladığı belgede “İşbu ceza kanunnamesi doğrusu pek güzel ve etraflı kaleme alınmış olduğundan tarafı şahanemizden dahi kabul ve tasdik olunmuştur” ibaresine de yer vermiştir.
Bu övgüye karşın yasa eksik ve yetersiz kaldığından kimi değişiklikler de yetmemiş, 1851’de Kanun-u Cedid (Yeni Yasa) adıyla bir ceza yasası daha çıkarılmıştır.
Bu yasanın en önemli özelliği ise Fransa Ceza Yasası’ndan çeviri yoluyla alınan bölümlerinin bulunmasıdır.
İlk Yurttaşlar Yasası’nın (Medeni Kanun) İsviçre’den alındığını söyleyerek eleştirenler nedense bu özelliği görmezden gelmeyi yeğlerler.

***

Din dışı yasalar bu iki yasa ile de sınırlı değil. Şunlar da var:
Kanunname-i Ticaret (Ticaret Yasası) 1850
Kanunname-i Arazi 1858
Usulü Muhakemat-ı Cezaiye Kanunu (CMK) 1894
Usulü Muhakemat-ı Hukukiye Kanunu (HMK) 1895
İslam Hukuku’nun Muamelat bölümünü madde madde düzenleyen Mecelle’nin hazırlığına 1856’da başlanıp 1969’da yürürlüğe konulmasına bakarsak önceliğin din dışı yasalara verildiğini söylemek de yanlış olmaz sanırım.

***

Bir kez daha yineleyeyim.
Osmanlı’ya özenenlerin getirmek istediği düzen, Osmanlı’yı yönetenlerin bile değiştirme arayışına girdiği düzendir.
(*) Kanunlaştırma Hareketleri ve Tanzimat / İÜ Hukuk Fakültesi Doçenti Dr. Hıfzı Veldet / Maarif Vekâleti - 1940  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları