Beşiktaş taraftarı Kadıköy’de yine etrafı çevrilmiş balık ağı görüntüsü veren, kafesi anımsatan bir bölümün içerisinde. Aynısını bir dahaki deplasmanda F.Bahçe de yaşayacak. İnsan böyle manzara karşısında utanç duyuyor. Hangi ülkede var acaba benzeri? Bizde kulüplerin başkanı olsun, yöneticisi olsun hep kaos yaratıyorlar. Çakıyorlar kıvılcımı atıyorlar topu taraftarlarına.. Sonra şiddet başlıyor. Hem de öyle böyle değil. Ne gerek var bunlara. Olmaz. Yapmayın. Yeter. Futbolu çirkinleştirmeyin. Avrupa’da futbolsever maçları sinemada, tiyatrodaymış gibi izliyor. Kentlerde oynanan derbilerde en ufak olay yok. Tribünler yenene, yenilene birlikte alkış tutuyor, futbolcular maç sonunda formalarını değiştirip sahadan sarmaş dolaş ayrılıyorlar. Bizde bunlar neden olmuyor? Sanırım bu iş kültürle de alakalı. Toplum olarak bu kültüre henüz erişememişiz. Erişebilir miyiz; çok zor. Sıcak örnek Caner Erkin’e sarfedilen ağır sözler. Utandım. Caner profesyonel futbolcu. Suçu F.Bahçe’den ayrılıp Beşiktaş’ı tercih etmesi mi? Stat yükünü öyle aldı ki ara boşluklar görülmedi. F.Bahçe için şu ana kadarki en iyi futbolunu oynadı diyebilirim. Hakem Ali Palabıyık 90 dakika içinde verdiği 4 kırmızı kart ve 2 penaltıda haklıydı. Maç bitimi itirazdan Oğuzhan da kırmızı gördü. Quaresma’nın önce Valbuena’ya sonra Mehmet Ekici’ye acımasızca savurduğu tekmeler yenilir yutulur değil. İnsan meslektaşına bunu yapmaz. Aynı şekilde İsmail Köybaşı’nın rakibine müdahalesi de kabul edilemez.
Beşiktaş, F.Bahçe’yi uzun süredir Kadıköy’de yenememenin baskısından mı olacak etkili bir futbol ortaya koyamadı. Siyah-Beyazlıların üzerinde bir gerginlik vardı, takımın tamamına yakını sertliği seçti. Alper’siz F.Bahçe düşünülemez. Valbuena’nın oyundan alınışı hata. Şenol Güneş’in tribüne gönderilmesi tamamen diline hâkim olamamasından. Sarı-Lacivertliler haftalar sonra evinde galibiyetle tanıştı. Hele bu, derbi olunca anlamı daha büyük.