Basın Özgürlüğü Davası

25 Eylül 2017 Pazartesi

Bugün Cumhuriyet gazetesi yazar, yönetici ve çalışanlarının yargılanmasına devam edilecek. Beş arkadaşımız hâlâ tutuklu. Yasalara, hukuk ilkelerine uygun bir tutukluluk gerekçesi, doğal olarak, son duruşmada da yazılamadı. Cumhuriyet çalışanlarının tutuklulukları ile ilgili başvuruları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “acil” kaydıyla gündeme aldığı bir dosyadır ve yakın bir zamanda sonuçlanması beklenmektedir. Mahkemenin eski yargıçlarından değerli hukukçu Rıza Türmen davanın yargıçlarına T24 sitesinde yayımlanan bir açık mektupla seslendi.
Mektubunda, Hükümetin AİHM kararlarını uygulamakla yükümlü olduğunu belirten Türmen, “Cumhuriyet çalışanlarının AİHM kararı sonucu serbest kalmaları Türkiye bakımından ağır bir sonuç olmaz mı” diye sordu. Yalnızca bu soruyu sormakla yetinmedi sayın Türmen, tutuklulukların devamı gerekçesi olarak ileri sürülen klişeleri de tek tek çürüttü.
Türmen yargıçlara “11 Eylül’de verdiğiniz kararda kuvvetli suç şüphesinin varlığını vurgulamışsınız. Kuvvetli suç şüphesi 3. kişiyi suç işlediğine ikna edecek somut verilerin bulunmasına bağlı. Siz tarafsız bir üçüncü kişi olsanız ve size ‘Bu gazete yayın ilkelerini değiştirdi. Böylelikle örgüte yardım suçunu işledi’ denilse, ikna olur musunuz” diye sordu. Önceki duruşmada yazılan gerekçe ile 11 Eylül duruşmasında açıklanan gerekçenin bire bir aynı olmasına da değinen Türmen, “Tutuklamanın devamı için makul kuşkunun ötesinde, başka nedenlerin bulunması gerekir. Dolayısıyla, Temmuz’da verilen tutuklamanın devamı kararıyla yaklaşık 3 ay sonra verilen kararın farklı nedenleri içermesi aranır. Oysa iki karar arasında, hiçbir fark gözetilmemiş. İki karar da tıpatıp aynı” dedi.
Eski AİHM yargıcı Rıza Türmen, “delillerin toplamamış olması” gerekçesine de şöyle yanıt verdi: “Yargı sürecinin geldiği noktada hâlâ delillerin toplanmamış olması, düşünülmez. Kadri Gürsel ile ilgili olarak yazılan karşı oy yazısında, ‘tanıkların büyük ölçüde dinlendiği, delillerin toplanmış olduğu gözetildiğinde delil karartma olasılığının bulunmadığı’ belirtiliyor. Aynı nedenlerin başka tutuklular için de geçerli olmadığını düşünmek için neden yok. Öte yandan ara kararınızda, ‘adli kontrol önlemlerinin yetersiz kalacağı’ belirtiliyor. Bu genel ve soyut ifade tutukluluğun devamının gerekçesi olamaz.”
Türmen, 27. Ağır Ceza Mahkemesi üyelerine yazdığı açık mektubunun son bölümünde basın özgürlüğü konusunun AİHM açısından önemine de değindi. “Sorunun bir de basın özgürlüğü yanı var. Gazetecilerin tutuklu yargılanması zaten kabul edilmez bir durum. Sayın yargıçlar, AİHM tutuklanmanın hukuka aykırı olduğu ve basın özgürlüğünün ihlalini oluşturduğu yolunda bir karar verirse, hükümet bu kararı uygulamakla yükümlüdür. Kararın uygulanması, ihlale yol açan nedenin ortadan kaldırılması, yani tutukluluğun sona erdirilmesi anlamını taşır. Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının AİHM kararı sonucu serbest kalmaları Türkiye bakımından ağır bir sonuç olmaz mı” diye sordu.
Bugünkü duruşmada heyetin arkadaşlarımızın serbest kalması yönünde karar vereceğini umuyoruz. Bu yalnızca benim ya da gazetenin öteki yazar ve çalışanlarının dileği değil, okurlarımızın da beklentisi. Çünkü Cumhuriyet davası artık basın özgürlüğü davasıdır; yalnız bizleri, bu davada yargılanan tutuklu tutuksuz Cumhuriyet çalışanlarını, yazarlarını değil, haksız hukuksuz tutuklanmış öteki gazetecileri de kapsıyor. Bu nedenle basın özgürlüğü için, halkın haber alma hakkı için, arkadaşlarımızın serbest bırakılması için bugün okurlarımızla birlikte Çağlayan’daki Adliye Sarayı’nda olacağız.

Rapor dosyaya sunulur mu?
23 Eylül tarihli gazetenin 11. sayfasındaki yazının baştan 2. cümlesi “inceleme raporu soruşturma dosyasına sunuldu” ibaresiyle bitiyor.
Bu ifade yanlıştır. Rapor dosyaya sunulmaz konur veya konulur.
Sayfa editörü olarak ismi konulan gazetecilerin e-posta adresleri olsa bu gibi yanlışlıkları, çünkü çok var, o adreslere yazarız. Saygılar... İhsan Gökçen

KISA KISA
Mahmuz - mahfuz
23/09/2017 tarihli Cumhuriyet gazetesinin 16. sayfasındaki “Referandum Gayri Meşru” başlıklı haberin: “Kabul edilemez” alt başlığının 1. paragrafının 12. satırındaki “kuvvetler vurgulanmıştır” ibaresinin “kuvvetle vurgulanmıştır” ve 2. paragrafınının son satırındaki “mahmuz” sözcüğünün “mahfuz” olması gerekiyordu. Biraz daha dikkatli olunması sanırım uygun olur.
Ayrıca, sayın Yılmaz Büyükerşen Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı ve bildiğim kadarıyla da halen görevde. 23/09/2017 tarihli gazetenin 16. sayfasında ki “Hasret Gidermek İsteyenler İçin” başlıklı haberin 2. paragrafının 3 ve 4 üncü satırlarında Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak “Yılmaz Özdilek” yazılmış. Saygılarımla... Engin Alpte

Özel bir taksi!
18 Eylül Cumhuriyet internet sitesinde bir haber: “Kaza, saat 22.30 sıralarında TEM otoyolu Altınşehir mevkiinde meydana geldi. İddiaya göre, bir ticari taksinin hatalı sollama yapması sonucu arkasında seyreden TIR duramayarak ticari taksiye çarptı. Ticari olmayan taksi var mıdır? Gayri ticari taksi nasıl bir eşyadır? Saygılarımla... İlhami Akkum

Keşke yanıt verseler
Okur şikâyet ve önerileri köşenize ve samimiyetinize güvenerek bir soru soracağım. Cumhuriyet yazarları; kendilerine ilettiğimiz e-postalarını okuyup olumlu / olumsuz geri dönüş yapamazlar mı? Cemal Solak  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları