Tutukevi Ziyareti

06 Eylül 2008 Cumartesi

Kocaeli Garnizon Komutanı Korgeneral Galip Mendinin Kandıra Ceza ve Tutukevinde tutuklu bulunan emekli orgeneraller Şener Eruygur ile Hurşit Tolonu ziyaret etmesi ve Genelkurmay internet sitesinde, bu ziyaretin TSK adına yapıldığının açıklanmasının tartışmaya yol açmasında şaşacak bir yön yok.

Ergenekon operasyonunun, fısıltı gazetesi, dezenformasyon kaynakları ve bir kısım medyanın işbirliğiyle yürütülüş şekli, bu girişimin hedefleri arasında tüm AKP muhaliflerinin yanı sıra TSKnin de bulunduğunu göstermektedir.

Bu hususu açıklıkla belirtirken bir noktaya da özenle dikkat çekmek isterim.

Burada Ergenekon operasyonunun yürütülüş biçiminden söz ediyorum, Ergenekon iddianamesinin içeriğinden değil.

Lafı uzatmadan ziyarete gelelim: Bu ziyaret TSKnin iki emekli komutanı ile dayanışma içinde olduğunu göstermesi açısından son derecede yararlı, yararlının da ötesinde gereklidir.

Hiç kimse mugalata yapmasın! Böyle bir ziyaretin, yargıya müdahale anlamı taşımadığı açıktır. Nitekim TSKnin internet sitesinde bu husus vurgulanmıştır.

İki masum kişinin onlarla dayanışma içinde olduğunu göstermek için ziyaret edilmesinin yargıya müdahale ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.

Unutmayalım kesinleşmiş yargı kararı aksine bir hüküm içermediği sürece, herkes masumdur, tutuklular da...

Aksini iddia etmek, bir önlem olan tutuklama kurumunun yargısız infaza çevrilmesi anlamını taşır.

Şu anda, Ergenekon davasından tutuklu bulunan kişilerin durumu da budur.

***

Ne yazık ki, Türkiyede bazı çevreler masumiyet karinesini tersine çevirmişler ve tutuklanma ile birlikte suçluluğun esas olduğu gibi yanlış yargıyı benimsemişlerdir.

Ergenekon operasyonunda, bu davranış hukuk devletinin temellerine dinamit koyacak boyutlara varmış bulunmaktadır.

Bu satırları, iki askeri dönemde (12 Mart 12 Eylül) dört yıla yakın bir süre (44 ay) tutuklu olarak geçirmiş, ama hiçbir suçtan suçlu bulunmamış bir kişi olarak yazıyorum.

Barış Derneği davasında hiçbir mahkûmiyet almadan 38 ay tutuklu kaldım. Zaten savcının isnat ettiği fiilden suçlu bulunsaydım ve istediği cezaya çarptırılmış olsaydım, infaz yasası dolayısıyla 38 ay 20 gün yatacaktım. Suçlu bulunmadığım halde, 20 gün eksiğiyle bu süreyi hapiste geçirdim.

Bunu yaşamış bir insan olarak benden, yargıya olan güvenimin tam olduğunu söylememi beklemek, dangalaklığımı ilanımı istemek kadar abestir.

Tutuklanma koşulları kanunda belirtilmiş bir önlem olmasına karşın uygulamada bir tür yargısız infaz şeklini almış bulunmaktadır.

Tutuklama nedenleri arasında, suçun ağır cezalık olması koşulu da vardır, ama bu tek başına yeterli bir koşul değildir. Bunun yanı sıra delillerin karartılması, sanığın kaçma kuşkusunun olması da gerekmektedir.

***

Tutukluluk kurumunun bugünkü uygulamasını değiştirmeden, hukuk devletini oluşturmanın olanağı yoktur.

Tutukluluk kurumu her an tartışmaya açık olmalıdır. Çünkü adil bir yargı sonunda, kişi beraat etse bile, uzun süre tutuklu kalmış olması yüzünden adalet yine zedelenmiş olacaktır.

Türkiyede maalesef savcılar suçun ağır cezalık olması durumunda otomatikman tutuklama talebinde bulunmakta ve yaygın uygulamaya göre, yine maalesef yargıçlar da bu talebi diğer ülke yargıçlarından daha kolay kabul etmektedirler.

Şener Eruygur ile Hurşit Tolon, yargı sonunda beraat ederlerse ne olacak?

Kim çıkıp da bu olasılığın olmadığını söyleyebilir? Böyle bir iddia her şeyden önce yargının bağımsızlığına, tarafsızlığına inanmamanın kanıtıdır.

Eğer her tutuklananın suçlu olduğu gibi bir kural varsa, o zaman yargı sürecinin sürmesine ne gerek var ki? Tutuklama kararını veren mahkeme dava hakkındaki kararı da birlikte veriversin, olup bitsin!

Eruygur ve Tolonun kaçmaları veya devletin elinde olan delilleri karartmaları olasılığı da yok denecek kadar azdır. Bunun aksini söylemek, bu devlet acizdir abicimdemekle eşanlamlıdır.

Genelkurmayın iki tutuklu orgenerale ziyaretini tartışanlar, ondan önce bu tutukluluk kararını tartışmalıydılar.

Ben iki askeri dönemde, hiçbir hüküm giymeden, nahak yere hapis yatmış biri olarak, Eruygur ve Tolonun tutukluluklarından azap duyuyorum. Bu durumdan azap duymayanlarınsa vicdanlarının sağır bilinçlerinin kör olduğunu düşünüyorum.

 

asirmen@cumhuriyet.com.tr



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları