Eğitim? Ne mutlu, ne başarılı çocuklar...

06 Ekim 2017 Cuma

İlkokulu Sultanahmet’te bir devlet okulunda okudum 5 yıl boyunca. Her sosyo-ekonomik sınıftan çocuklar bir arada. Köşede bir soba; sınıfta çalışkanı da, tembeli de, yaramazı da, uslusu da vardı haliyle. Tüm sınıf sıraya dizilip avuçlarımızı açıp öğretmenimizin bizi cetvel dayağı ile cezalandırmışlığı çok vardır. Buna karşın öğretmenimizi hem çok sever hem de korkardık. O dönemde öğrendiğim bilgiler ve değerler; bugünkü “ben”in temelini oluşturdu. Güzel anılar ise hâlâ taptaze...
Bunları neden anlattım?
Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) 15 yıldan beri hazırladığı Eğitim İzleme Raporu’nun 2016-2017 dönemini tanıttığı toplantıda konuşulanları ve Türkiye’nin yapboz tahtasına dönüştürdüğü eğitim ile ilgili gelinen noktayı kısaca özetleyeyim:
- Bu ülke çocuklarını eğitemiyor. Doğru eğitim veremediği gibi mutlu da edemiyor.
- Okullaşmayı artırmışız. Güzel ama kayıt yaptıran öğrenciyi tutmayı başaramamışız.
- Çocukların yaşları ilerledikçe okul devamsızlıkları da artıyor. OECD ülkeleri içinde öğrencilerin en fazla devamsızlık yaptığı 6 ülkenin içindeyiz. OECD ortalaması yüzde 27. Bizimki yüzde 47. Çin ve G.Kore’nin ki ise sadece yüzde 3.
- Eğitime yapılan harcamayı artırmışız ama karşılığını alamıyoruz. Bütçe 2006’dan bu yana 6 kat artmış. Buna karşın eğitim niteliği gözle görülür şekilde gerilemiş.
- Sanayi 4.0 iddiası olan Türkiye çocuklarını buna hiç hazırlamıyor. Biliyorsunuz PISA verileri OECD içinde çocukların “fen, matematik ve okuduğunu anlamada” başarı düzeylerini ölçen bir sistem ve burada çeşitli düzeyler var. Türkiye burada daima ortalamanın altında. Ve işin kötüsü 2012’ye kadar küçük de olsa bir kıpırdanma olsa da 2015 yılında her 3 alanda da geriledi. Konu Sanayi 4.0 olunca tabii ortalama değil üst düzey başarı önemli. Türkiye’de PISA’da üst düzey performans gösteren öğrencilerin oranı ne peki? Sıkı durun: Fen ve “okuduğunu anlama” kategorilerinde 0; matematikte ise 0,01. En üst yani 6. düzeyde yer alan, bilgi ve becerilerini alışık olmadıkları durumlarda yaratıcı ve bağımsız biçimde kullanma yeterliliğine sahip çocuk ise Türkiye’de bulunmuyor.
- Tüm bunları yapamadığımız gibi öğretmene de sahip çıkamadık. EGR’ye göre eğer bir çıkış yolu varsa o da öğretmenler. Onlara alan açmak. Estonya eğitim politikasını öğretmen odaklı olarak belirledi ve kısa sürede OECD sıralamasında üst sıralara yükseldi.
Sonuç: Çocuklarımızı ne mutlu, ne başarılı kılabiliyor; ne bugüne ne geleceğe hazırlayabiliyoruz...

Peki ya yeni müfredat?
Sürekli kendi yarattığı sorunları çözmekle uğraşan Milli Eğitim Bakanlığı, yeni müfredatın yanı sıra tek kişinin aldığı sistem değişikliği kararı ile sorunlar yumağına bir yenisini daha eklemekten başka bir şey yapmadı. Yapamıyor. Ya da yapmak istemiyor...
Daha da kötüsü “ayrıştıran” bir okul sistemi yaratıldı. Sosyo-ekonomik düzeye göre eğitim başarısındaki uçurum çok fazla açılmış durumda.
Öğrencilerin en iyileri bir şekilde iyi, kaymak okullara girip kendilerini kurtarıyorlar. Ama ya geride kalan yüzde 95? Onlara ne olacak? Kim sahip çıkacak? Hadi gücü olanlar özel okullara kayıyor. Bariz bir furya var. Ama geldiğimiz noktada, içinde dershanelerin yeni adı olan temel liseler de dahil olmak üzere özel okula giden öğrenci oranı yüzde 12.8. Bunları da bir kenara bırakalım. Ya diğerleri?
ERG Koordinatörü Batuhan Aydagül önemli bir konuya parmak basıyor: “akran etkisine”. “En diptekileri bir araya koyduğunuzda onları motive edecek hiçbir şey yok” diyerek.
ERG 15 yıldır bu ülkenin eğitim politikalarını ve sonuçlarını başarılı bir şekilde analiz eden, saptamalar yapan, öneriler geliştiren bir sivil toplum kuruluşu. Ortak bir girişim. Eğitimin bu ülkenin kalkınması için temel olduğuna inanan süreyle destekçileri var: AÇEV, Aydın Doğan Vakfı, Elginkan Vakfı, Borusan Kocabıyık Vakfı, Sabancı Üniversitesi, İstanbul Kültür Üniversitesi, Enka Vakfı, Vehbi Koç Vakfı, Yapı Merkezi gibi...
2017 yılı dünya geleceğini yeni teknolojiler, uzayda kolonileşmede, dijitalleşme üzerine kurarken Türkiye’nin 40 yıl önceki eğitimi özler ve arar hale gelmesi ne acı değil mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları