Aydın Engin

Kâğıttan kaplan ve yataktaki ayı ya da fil

12 Ekim 2017 Perşembe

70’li yıllarda dillerimize pelesenk olan bazı siyasal tartışmaların hınzır bir mizah sosuna bulanmışlarını gel de bugünlerde hatırlama...
Mesela Mao Zedung “Emperyalizm kâğıttan bir kaplandır” buyurmuştu. Cevap Sovyetler Birliği’nin bin yıl dışişleri bakanlığını yapan Andrey Gromiko’dan geldi:
- Evet, ama atomdan dişleri var...
Mesela yine o yıllarda, kapitalist dünya (ABD denmek isteniyordu) ile sosyalist dünya (Sovyetler Birliği denmek isteniyordu) arasında detant diye adlandırılan “yumuşama” politikalarına itirazı olanlar “ayı ile yatağa girmek” deyiminden yola çıkıp onlarca politik eleştiri üretmişlerdi. Sovyetler Birliği’nin karikatürlerde “ayı” olarak çizilmesi en çok kullanılan “politik espri” kaynağıydı. “Ayının dostça bakan gözleri ancak can yakacak güçlü pençeleri var” diye hatırlatılıyor, ardından “Ya gece uykusunda sana sarılmaya kalkarsa” diye soruluyordu.
Keza “Fille yatağa girmek” deyimi de ABD’de iktidardaki Cumhuriyetçi Parti’nin simgesinin fil olmasından hareketle siyasal mizahın sıkça ve çokça kullandığı bir kaynaktı.
Bir örnek yetsin: “İyi de ya fil gece uykusunda bir yandan öbür yana dönerse...”

***

Bu anı dilimcikleri de nereden çıktı şimdi, diye soranlara:
Medyada, hele hele sosyal medyada ABD ile ilişkiler bozuluyor diye yas tutanlar Putin Rusya’sının kucağına mı oturacağız” diye sormakta; zıt görüşte olanlarsa NATO blokundan kopup Avrasya blokuna geçişi bir “bağımsızlık kazanımı” olarak yağlayıp yıkamakta ve önermekteler...
Haydi bugüne ışık tutabilecek bir kısa anı dilimciği daha:
Türkiye’nin ABD’ye bağımlılığına itiraz edenlere dönemin Başbakanı Süleyman Demirel “Ne yani Amerika’dan kopup Rusya’nın kucağına mı oturalım” diye sorup ardından o ünlü gevrek kahkahayı patlattığında, meslek hayatını Cumhuriyet’te noktalayan, yazısının da, öğlen rakıları sohbetinin de tadına doyulmaz Mehmet Kemal Ağabeyim “Ulan ille birinin kucağına oturmamız şart mı? Bir kere de kendi kendimize oturalım” deyip “karşı kahkahayı” patlatmış, sonra da kederle eklemişti:
- Öyle ya, kimsenin kucağına değil, kendi kendimize otursak, demokrasimizi de refahımızı da geliştirip çubuğumuzu yakıp yaşamın tadını çıkarsak...

***

“ABD ile ipleri koparıp Avrasya blokunda yerimizi alsak” diyenlerle “ABD ile arayı bozmak bu ülkenin felaketi olur” diye ağlaşanlar arasında sürüp giden tartışmanın bir parçası olmaya niyetim yok.
Her iki tarafın da “kâğıttan kaplan” olmadıklarını ve “atomdan dişleri” olduğunu bilenlerdenim. Fille ya da ayı ile yatağa girmek yerine sevdiği ile aynı yatağı ve yastığı paylaşmanın çok daha insanca ve onurlu ve doğru olduğunu bilenlerin de çok olduğuna inanırım...
AKP Reisi’nin Türkiye’nin dış politikasını kafası kesilmiş tavuğa döndürdüğü şu günlerde en azından genç okurları geçmiş yılların “anlamlı” anı dilimcikleri arasında gezdirmeyi tercih ettim.
Bence iyi de ettim...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları