Kim Hasım, Kim Hısım? / 2

07 Eylül 2008 Pazar

ABD VE AB petrole muhtaç

Dünya Ticaret Örgütü 2006 verilerine göre, 12 trilyon dolara yaklaşan dünya ticaretinin coğrafi dağılımında, gelişmiş Avrupa’nın yüzde 42, Kuzey Amerika’nın da yüzde 14 dolayında olmak üzere toplam yüzde 56 payı olduğu görülüyor. Kalan pazarın yüzde 28’e yakını Asya’ya ait, G. Amerika ve BDT toplamda yüzde 3,6’lık pay alıyorlar ve Ortadoğu yüzde 5,5, Afrika yüzde 3,1 paya sahip.

Gelişmiş Kuzey Amerika ve Avrupa’nın yaklaşık 6,6 trilyon dolara ulaşan ihracatlarının ağırlıkla kendi coğrafyaları içinde gerçekleştiği görülüyor.

K. Amerika, “iç pazar”ı ve Avrupa ile entegre..

ABD, Kanada ve Meksika’dan oluşan K. Amerika, 2006’daki 1 trilyon 700 milyar dolara ulaşan ihracatının yüzde 54’ünü bölge içinde gerçekleştirirken yüzde 19’unu Asya’ya , yüzde 17’sini Avrupa’ya gerçekleştiriyor. Diğer coğrafyaların payı yüzde 10. Yani K. Amerika’nın ticaret hinterlandı ağırlıkla kendi kıtası ve Avrupa’dan (yüzde 71) oluşuyor. Asya ve öteki bölgeler onda üçlük büyüklükte. ABD ve Kanada, daha çok yüksek katma değerli sanayi malı ve hizmet üretimi gerçekleştirirken Meksika’nın ağırlıkla petrol, tüketim malları üretimi ve ihracatında uzmanlaştığı biliniyor.

Avrupa’nın dev “iç pazar”ı var…

Toplam 36 ülkeden oluşan Avrupa, dünya ticaretindeki yüzde 42’lik payı ile ana ticaret arenası. 2006’da 5 trilyon dolara ulaşan kıta ticaretinin ağırlıkla “kıta içi” gerçekleştiği görülüyor. Avrupa’daki 36 ülkenin ihracatları yüzde 75 oranında birbirine dönük. Bu anlamda yaşlı kıta devasa bir iç pazar gibi.

Türkiye’nin de aralarında yer aldığı Avrupa ülkeleri, ihracatlarının dörtte üçünü kıta içine yaparken yüzde 9’unu K. Amerika’ya, yüzde 7’sini Asya’ya, kalan yüzde 9’unu da öteki coğrafyalara gönderiyorlar. Avrupa’nın bu 36 ülkesi arasında da hiyerarşik bir görünüm var. Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Hollanda, Avrupa’nın “merkez” ülkelerini oluştururken, diğerlerinin kademe kademe bu ülkelerin bir tür periferisini (çevre) oluşturdukları söylenebilir. Özellikle AB tam üyeliğine henüz geçmemiş Türkiye gibi ülkeler, çevrenin en dış halkasını oluşturuyorlar. AB’ye yeni alınan Polonya, Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan, Romanya gibi ülkelerse AB’nin yeni “çevre” ekonomileri ve bu ülkelerdeki işgücü maliyeti, sendikal örgütlenmelerin geriliği, AB normlarının yeterince yerleşmemesi, Avrupa ÇUŞ’larının üretimlerini bu ülkelere aktarmaları ve ihracının buralardan yapılması ile sonuçlanmış.

Avrupa, ürettiklerinin dörtte üçünü kendi coğrafyasında değişime tabi tutup eritirken ve yüzde 9’unu K. Amerika’ya yüzde 16’sını diğer coğrafyalara aktarırken, üretim için gereksindiği başta enerji olmak üzere hammaddeleri ağırlıkla Ortadoğu, Afrika ve BDT bölgeleri ülkelerinden sağlamaya çalışıyor.

İhracatçı Asya'nın hammadde ihtiyacı

Özellikle 1990’lar sonrası hızlı büyümesi sonucu, Avrupa’dan sonra yüzde 28’e yakın payı ile dünya ticaretinin ikinci ana coğrafyası durumuna gelen Asya’da ticaretin yüzde 50’si yine Asya ülkeleri arasında gerçekleşiyor. Dünya ticaretindeki payı 1995’ten 2006’ya yüzde 6,8’den yüzde 5,6’ya gerileyen Japonya “tutuk –durgun güç” olarak varlığını sürdürürken, ihraç pazarlarını en hızlı arttıranların başında Çin geliyor. Çin, 10 yıl önce dünya ihraç pazarında yüzde 3’ün altında olan payını bugün yüzde 8’e yaklaştırmış durumda. G.Kore’nin de pazar payı yüzde 3’e yaklaşıyor. Hindistan, yine ihracatını hızla arttıran ve yüzde 1’e yaklaştıran Asya ülkeleri arasında.

Asya’nın ihracatında K. Amerika yüzde 22, Avrupa yüzde 19 pay ile en önemli alıcılar. Başka bir ifade ile Asya, gelişmiş Avrupa ve K. Amerika’nın önemli “tedarikçileri” arasında. Japonya’nın yanı sıra, özellikle Çin, Hindistan, G.Kore gelişmiş coğrafyalara dayanıklı-dayanıksız tüketim mallarının yanı sıra, daha düşük oranda da olsa sermaye malları ihraç ediyorlar ve ihracatta rekabet güçlerini ağırlıkla bu kıtanın bol ve itaatkâr ucuz işgücü oluşturuyor.

Ucuz işçilikte “dibe doğru yarışı” doludizgin sürdürürek yıkıcı bir rekabetle pazar gücünü hızla arttıran Çin, bu avantajıyla önemli bir emperyal güç olmada çok hızlı yol alıyor ve dünyadan enerji hammadde talebini, bunu üreten ülkeler üzerinde nüfuz arayışını da hızla arttırıyor.

Çin’i takip eden Hindistan da yine ucuz emek odaklı bir büyüme ile pazar payını arttırma yolunda. Ucuz işgücü avantajını yüksek verimlilik avantajına dönüştüren ve daha çok ara malı ve sermaye malı üretimi ihracatına yönelen G.Kore de Asya’nın yükselen ekonomisi olarak dikkat çekiyor.

Güney ve Orta Amerika ikincil “tedarikçi”…

Dünya ticaretindeki payı yüzde 3,6 olmakla beraber, K. Amerika ve Avrupa’ya ihracat yaparak “tedarikçi” rolü üstelenen coğrafyalardan biri de Güney ve Orta Amerika. Asya’nın yükselen ülkelerine kıyasla ikinci sıraya düşen bu kıta yine de tedarikçi rolünde. Güney ve Orta Amerika’da üretimin ancak yüzde 27’si kıta içi değişime konu olurken yüzde 31’i K. Amerika’ya, yüzde 21’i de Avrupa’ya ihraç ediliyor. Bu iki gelişmiş coğrafyaya yapılan ihracat böylece toplamın yüzde 52’sini bulurken ihracat ürünlerini petrolden bakıra hammaddeler ve yakıtlar, çeşitli tarım ve sanayi ürünleri oluşturuyor. Bölgenin tarımsal ve sınai ürün ihracında rekabet gücü yine ağırlıkla ucuz ve örgütsüz bırakılmış işgücünden geliyor. Brezilya, bölgenin en büyük ihracatçısı olarak dikkat çekerken Venezüella petrol ihracatçısı, Şili ise bakır ihracatçısı olarak öne çıkıyor.

Ortadoğu ve Afrika enerji ihracatçısı


Dünyanın en önemli enerji ve hammadde kaynaklarının toplandığı Ortadoğu halen dünya ticaretinde yüzde 5,5, Afrika da yüzde 3,6 pay alıyor. Böylece bu iki coğrafyanın 2006 ihracatları 426 milyar dolar ile dünya ticaretinin yüzde 8,6’sına ulaşmış durumda.

Ortadoğu ve Afrika’nın enerji ve hammadde ağırlıklı ürünlerinin bölge içinde tüketimi sadece yüzde 8, buna karşılık yüzde 92’si bölge dışına ihraç ediliyor ve yüzde 84’ü yarı yarıya gelişmiş K. Amerika ve Avrupa ile hızla gelişen Asya arasında eşit paylarda paylaşılıyor.

Ortadoğu ve Afrika’dan yapılan ihracatta K. Amerika’nın yüzde 16’lık payına Avrupa’nın yüzde 26’lık payı eklenince toplamda yüzde 42’ye ulaşılıyor. Bu coğrafyadan Çin, Japonya başta olmak üzere Asya ülkelerine ihracatın yüzde 42’si yapılıyor. Dolayısıyla, bu kıtaların ihracatları, Asya ile gelişmiş Amerika-Avrupa ülkeleri arasında paylaşılırken gelecekte bu kaynaklar üzerinde hâkimiyetin önemi her gün biraz daha ortaya çıkıyor.

Avrupa ve BDT birbirine bağımlı

Son olarak, dünya ihracatında yüzde 3,6 payı olan ve Rusya’nın başını çektiği Bağımsız Devletler Topluluğu’nun ihracatının da yüzde 81’i blok dışına yapılıyor. Blok içi ticaretin ise yüzde 19’da kaldığı görülüyor.

Bu anlamda ağırlıkla ham petrol ve doğalgaz başta olmak üzere hammadde ihracatı gerçekleştiren bu coğrafyanın en önemli müşterisini de yüzde 58’lik payı ile Avrupa oluşturuyor. Bir anlamda, Türkiye’nin de dahil olduğu 36 Avrupa ülkesi enerji yönünden BDT’ye ciddi ölçüde bağımlı görünüyorlar. K. Amerika ise BDT’den yapılan ihracatta yüzde 11 pay sahibi. Kafkasların dahil olduğu bu coğrafyadan Kuzey Amerika ve Avrupa’ya yapılan ihracatın böylece payı yüzde 66 ya da BDT ihracatının üçte ikisi büyüklüğünde. Dolayısıyla özellikle Avrupa için BDT’nin enerji kaynakları vazgeçilmez olduğu gibi, BDT için de Avrupa en önemli pazar durumunda.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları