Nedir bu paniğin nedeni?

27 Ekim 2017 Cuma

İktidar partisinin başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere üst katlarında bir panik yaşanıyor. Belediye başkanlarının istifaya zorlanmaları, İstanbul, Ankara, Bursa, Balıkesir gibi büyükşehirleri, Düzce’yi, Niğde’yi içine alan operasyonun başka kent ve ilçelere de yayılacağının işaretleri yaşanan bu panik durumunu yansıtıyor.
Konuyu büyükşehirleri ele alarak açıklamaya çalışacağım. Çünkü Türkiye’nin kaderini belirleyecek 4 Ağustos 2019 Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinin sonucu büyük ölçüde büyükşehirlerdeki seçmenin sandık başındaki davranışına bağlı.

***

Önce 30 büyükşehri anımsayalım: İstanbul (51.4), Ankara (51.2), İzmir (68.8), Adana (58.2), Antalya (59.1), Aydın (64.3), Balıkesir (54.5), Bursa (46.8), Denizli (55.5), Diyarbakır 67.6), Erzurum (25.5), Eskişehir (57.6), Gaziantep (37.5), Hatay (54.4), Kahramanmaraş (26.0), Kayseri (32.2), Kocaeli (43.3), Konya (27.1), Malatya (30.4), Manisa (54.3), Mardin (59.0), Mersin (64.0), Muğla (69.3), Ordu (38.1), Sakarya (31.9), Samsun (36.4), Şanlıurfa (29.2), Tekirdağ (61.1), Trabzon (33.5) ve Van (57.3). Parantez içindeki sayılar 16 Nisan 2016 Anayasa Referandumu’nda verilen “hayır” oylarını yüzde olarak gösteriyor.
Büyükşehirlerde kullanılan oyların toplamı 37 milyon 227 bin 349. “Evet” oylarının toplamı 18 milyon 423 bin 5 iken “hayır” oylarının toplamı 18 milyon 804 bin 344. Yukarıda sözü edilen paniğin nedenlerinden biri büyükşehirlerdeki “hayır” oylarının toplamının yüksekliği.
Referandumun Türkiye genel sonucu ise Yüksek Seçim Kurulu verilerine göre şöyle. Evet: 25 milyon 157 bin 25 (yüzde 51.4). Hayır: 23 milyon 777 bin 91 (48.6). Tüm şaibelere karşın aradaki fark “evet” lehine yalnızca 1 milyon 379 bin 934’tür.
Bu, kapanması olanaksız bir fark değildir. Tek başına büyükşehirlerde ve Güneydoğu illerinde sağlanacak oy artışlarıyla bu fark kapanabilir. Muhalefet partilerinin büyükşehirlerde, Halkların Demokratik Partisi’nin Güneydoğu’da bu hedef doğrultusunda yapacakları sistematik çalışmalarla bu başarı sağlanabilir.

***

Paniğin diğer bir nedeni de Siyasal Partiler Kanunu’nda yapılacak “zorunlu” değişiklik olasılığıdır.
AKP ile ilişkisi rahatça “Kahve dövücünün hınk deyicisi” olarak tarif edilebilecek Milliyetçi Hareket Partisi’nin 4 Ağustos 2019 TBMM seçimlerinde yüzde 10’luk barajı geçmesi tüm gözlemcilerin, uzmanların vurguladıkları gibi artık olanaksızdır. İktidar, MHP’nin desteğini yitirmemek kaygısıyla barajı mutlaka düşürecektir. Ne var ki bu, yalnızca MHP’nin değil, Meral Akşener liderliğinde kurulan İyi Parti’nin de HDP’nin de önünü açacaktır.
HDP kendisine çekidüzen verip PKK’nin tasallutundan kurtulmalı, yeniden “Türkiye partisi” çizgisine geri dönmelidir. Bu şansı hâlâ mevcuttur.
Bunlar, somut olarak Türkiye genelinde “hayır” oylarının artması, dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanı’nın yüzde 50+1’i bulamaması anlamına gelecektir.
Bu yakın olasılık AKP’nin üst yönetim katları için bir kâbustur.
Fakat atalarımız ne demişler? “Korkunun ecele faydası yoktur!”
Bırakalım korksunlar! Bizler işimize bakalım.
Her şeyden önce de umutsuzluğa kapılıp enseyi karartmayalım.
Zamanın lehimize işlediğini unutmayalım.
Çalışalım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları