Selamlar, Sevgiler İletiyorum

29 Ekim 2017 Pazar

Sevgili tutsak kardeşlerim; sessiz, sakin, haklı olduğunu kararlılıkla anlatan kardeşim Emre; ne yaptığını, ne yapacağını her zaman bilen, kılı kırk yarmanın, haklılığın avukatı kardeşim Akın; kim üstlenmiyorsa onlarınkini de ben üstleniyorum diyen kahraman kardeşim Murat; benim delikanlı muhabirlik kategorisinin yalnız ve cesur, yazı yazarken “ne der” diye kara kaygılara düştüğüm küçük kardeşim Ahmet; bu mektubu ODTÜ’de ustaların katıldığı bir sempozyumu izlerken yazdım.

***

Ama önce, hani ne derler, “üzerimde kalmasın” size gönderilen selamları iletmeliyim. Sempozyum, emekli olduğu için değerli Galip Yalman onuruna düzenlenmişti, onun selamıyla başlayayım; hepinize yürekten selamları var. Direnişiniz onun hayranlığını kazanmış bir tarih bilgisidir. Öyle diyor.

***

Sonraki selam Hocaların Hocası Korkut Boratav’dandır. Size selamlarını iletmemi benden isterken gözleri parlıyordu. Bunca yılın Hocası çocuk gibi seviniyordu size benim aracılığımla bir selam gönderebildiği için. Bu selam, pazar günü yazacağım yazıda bir açık mektup olacak dedim, sanki neden hemen şimdi ulaşmıyor der gibiydi.

***

Oktar Türel de yine gözleri parlayarak “Benim selamımı da iletin genç arkadaşlara” dedi. Türel Hoca’ya Silivri’de kitaplarını okuyarak ayakta kaldığımı anlattım, bu profesörler çocuk gibi mahcup oluyorlar, size çok ama çok selamları var. “Tanışmadık hiçbiriyle ama sanki tanıyoruz birbirimizi” dedi. Selamlarını, sevgilerini iletiyorum.

***

Oğuz Oyan da selam gönderebildiği için mutlu oldu. O her zaman militan Oğuz Oyan’ın anlattığı konuların, yazdığı makalelerin ve şimdi size gönderdiği selamın hep dolu dolu olduğunu bilmem söylemeye gerek var mı? Sizin tutukevi günlerinizin yarınlar için işe yarar zorunluluklar olduğunu bilenlerdendir Oğuz Hoca; selamlarını, sevgilerini iletiyorum.

***

Yakup Kepenek Hoca’nın da yürekten selamlarını iletiyorum. Orada sizi, size sormadan temsil ettiğim için gurur duyuyorum. Bana “geçmiş olsun” diyenlere de daha geçmedi, kolay kolay geçmeyecek, kardeşlerim serbest kaldığında da hemen geçmeyecek, çünkü tutsaklığın çapı geniştir diye büyük laflar ettiğim için utandım sonra.

***

Ben oradayken bir gün bir serçecik tellerden her nasılsa geçmiş beton bahçeye düşmüştü. Şiir gibiydi, yazdım serçenin halini: “Çatıdaki tellerden betondaki kırıntılara / indi herhalde / nasılsa girdi serçe koğuşa / köşede öylece sinmiş ürkek / tarazlı kanatlarıyla”... “özgürlüğün cisimleşmiş hali / nereden baksan / nereden baksan pır pır uçup gitmenin / yaşama sevincinin / tükenmeyen kıymeti harbiyesi / sonunda tahliye ettik serçeyi”

***

Kuşkusuz sizi de tahliye edecekler. Silivri’nin uzun koridorlarından son kez geçecek, kapıları döven delikanlıların isyanlarını da yanınıza alıp çıkacaksınız oradan. Size selamlarını ilettiğim hocaların gözlerinde de öyle gördüm ki “ürkek tarazlı kanatlarıyla esir düşmüş serçeler” değil, kartallarsınız. Selamları yineliyorum.

***

Memleketin halini de anlatmayayım artık. Biliyorsunuz zaten; Melih istifa etti, ötekiler bekliyor, “sıra kimdeyse, kimin metali yorulmuşsa gidecek!” diyorlar. Sıranın vekillere, bakanlara geleceğini söyleyenler var. Bilmem siz ne dersiniz; neden parça parça gidiyorlar, toplu bir çıkış olsa daha iyi değil mi diyorum ben. Şaka bir yana memleketin hali iyi değildir. Pahalılık alıp başını giden dolar gibi zirveye tırmanıyor, sahi kantinde fiyatlar arttı mı?

***

Gözlerinizden öpüyorum, Hocalarımın selamlarını yineliyorum. Düşerse bir serçe beton bahçeye, usulca alın, kanadı kırılmadan tahliye edin onu...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları