Akşener rüzgârı

30 Ekim 2017 Pazartesi

Bir Akşener rüzgârı esiyor. Akşener ve “İyi Parti”ye, “AKP’yi ve Erdoğan’ı iktidardan uzaklaştırabilecek, ülkeyi parlamenter demokratik hatta laik bir düzene geri götürebilecek bir güç olabilir” umuduyla bakılıyor. Aynen, 15 yıl önce AKP yükselirken (laiklik beklentisi dışında) olduğu gibi. Yine arzular, kanaatler, sistemli düşüncelerin, fanteziler de gerçekliğin yerini alıyor...

Arzular kanaatler yerine biraz düşünce...
“Biz insanları kendileri hakkında söylediklerinden değil, yaptıklarından hareketle değerlendiririz” önermesini sol aslında çok iyi biliyor ama kimi zaman birileri nedense unutarak, “niyet okumayın” saçmalığını ciddiye almayı seçebiliyor. AKP karşısındaki deneyim, böyle unutmaların neye mal olduğunu çok iyi gösterdi.
Bu, “Yaptıklarından hareketle”, önermesini değerlendirebilmek için de “insanların bilinçlerini toplumsal varlıkları belirler” önermesini anımsamamız gerekir. İnsanın bilinci (ve bilinç dışı) bireyin olgulara tepkilerini, davranışlarını şekillendirir. Sosyolog, Bourdieu’nün habitus kavramı bu bilinci belirleyen “sosyal varlık” alanını anlamaya olanak veren güçlü bir araç sunar.
Habitus, bireyin içinde geliştiği, böylece kimliğinin şekillendiği kültürün (“davranış tarzlarının bir sonraki kuşağa genetik olmayan yollarla aktarımı”) içinde oluşan bilişsel haritaya, doğru - yanlış”, “olabilir - olamaz”, “söylenebilir - söylenemez” ikilemlerine ilişkindir. İnsanlar toplumda karşılaştıkları olguları bu habitus içinde biriktirdikleri temel bilgilerle, değerler, güdüsel mekanizmalar stokuyla anlamlandırırlar. Tepkilerini, davranışlarını, projelerini bu habitus yönlendirir.
AKP yükselirken onun liderliğini ait oldukları “habitus” içinde değerlendirebilenler, yükselişin yönünü doğru okuyabildiler ve sık sık uyardılar. Kimileri de “niyet okumayın”... “Ben yıllardır bu arkadaşlarla birlikteyim bana öyle bir niyetleri olmadıklarını söylüyorlar” gibisinden fantezilere kapıldılar. Olan olduktan sonra da “kandırıldık” filan.

Sözler ve göstergeler
Şimdi karşımızda, “İyi Parti” (İP) var. Bu partinin liderliği, İP’yi merkez sağda AKP’nin alternatifi onun iktidarına son verecek güç olarak tanımlıyor. “AKP seçim kaybetmeyi kabul eder mi?” sorusu bir yana, İP’nin liderliğinin ait olduğu habitus, demokrasi ve özgürlükler açısından iyimser olmaya izin verecek özellikler taşımıyor. 1980 öncesine uzanan MHP geleneği, Çiller dönemi İçişleri Bakanlığı deneyimi, İP liderliğinin ait oluğu habitus ve olgulara vermesi olası tepkiler, siyasette benimseyebilecekleri projeler hakkında bize önemli ipuçları veriyor.
Bugün Türkiye siyasal yaşamının sorunlarının başında, AKP’nin kurduğu devlet bir yana, laikliğe yönelik saldırılar ve Kürtlerin hak ve özgürlük talepleri geliyor. İP’nin liderinin partisini tanıtırken yaptığı konuşmada, bu iki konuya değinmeden geçmesiyse, özgürlük, siyasal istikrar, adalet, demokrasi vaat eden sözlerin içlerinin boş olduğunu düşündürüyor.
İP liderinin, Anıtkabir ve Hacı Bayram Veli türbesi ziyaretlerinde sergilediği giysi, tarzları arasındaki kontrast, böylece sergilediği göstergeler de umut vermiyor.
Akşener’in türbe ziyaretinde başını örtmesi, muhafazakâr, hatta cinsiyetsiz giysi tarzı, türbe ziyaretinin adabına uygun bir görüntü sunuyordu. Ancak bu görüntüde, “uygun adaptan” fazla bir şey de vardı. Akşener’in özenle ve belli bir biçimde bağlanmış siyah başörtüsü ve siyah giysileriyle birlikte çarşaf izlenimi veren görüntüsü sıradan bir türbe ziyareti adabına, belli (dinci) gözler için tasarlanmış ek bir anlam katıyordu.
Sonuç olarak, İP’nin liderinin konuşması, parti programı ve tüzüğü, siyasetin (sol ve sosyal demokrasinin sol kanadı dışındaki) tüm akımlarına hitap etmeye çalışıyor; bu çaba da ortaya oldukça eklektik ama kolaylıkla görülebilen, CHP’yi daha da zayıflatmaya, AKP’ye koltuk değneği olmaya aday bir Türk-İslam sentezi platformu koyuyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

AKP’de travma... 11 Nisan 2024
Odadaki filler 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları