Birileri Ölüp Gider

07 Eylül 2008 Pazar

Bir pazar dertleşmesi yapalım. Ne yazık ki, bazı istisnalar dışında benim çocukluk arkadaşlarımyani daha adil bir dünya için sokaklarda birlikte yürüdüklerim, 12 Mart ve 12 Eylül sonrası mahpus kapılarında birlikte beklediklerim, her haksız ölümde aynı acılarla sarsıldıklarım, benim yazdığım yazıları okumuyorlar. Çünkü Cumhuriyet gazetesini okumuyorlar. Ve bunu adeta bir çeşit kindarlık gibi yüzüme söylüyorlar.

Bu benim canımı fazlasıyla acıtıyor. Kendimi bazen bir vebalı gibi hissediyorum. Ve aklıma hep Saraybosna’da gördüğüm mezarlar geliyor. Kardeşin kardeşi öldürdüğü topraklardaki o silinmeyen acıyı anımsıyorum. Ve soruyorum: “Bize ne oldu ?”

Ve iki unutamadığım resim aklıma geliyor. 2001 yılı, Küçükarmutlu’da bir ev. Ayakkabılarımı çıkarıp içeri giriyorum, burası ölüm orucuna yatanların evi. Adeta kutsal bir sessizlik ve ben oradayım, çünkü Sevgi beni çağırmış, onu tahliye etmişler çünkü artık ölecek. Bedeni küçücük kalmış ama uzun saçları capcanlı, az önce arkadaşları onun bu capcanlı saçlarını yıkamışlar, gözleri tümüyle “yaşamak istiyorum” diye bağırıyor ama ölecek, nitekim elini tuttuğum, hayata dair güzel şeyler söylediğim Sevgi tam on beş gün sonra ölüyor. Ve ben onun iri kara gözlerini hiç mi hiç unutamıyorum.

Bu gözlere benzer gözleri, 2008 yılında gazetelerde görüyorum. Ergenekon davasıyla ilgili gözaltına alınan ve aylarca neyle suçlandığını bilmeyen ve bize artık iskelete dönmüş gövdesiyle ve soru soran gözlerle bakan Kuddisi Okkır’ın gözleri.

O da F tipi bir cezaevindeydi.

Ergenekon davası nedeniyle tutukluydu. Bana göre derin devletin bir iç hesaplaşması olan bu dava, Cumhuriyet gazetesi okumayı reddeden pek çok eski dost için bir “temiz eller” operasyonu. Ve ben iyice şaşırıyorum, yoksa artık burası İtalya mı? Mafyaya ve devlet içindeki uzantılarına karşı “yeter artık!” diyen iki milyonu aşkın kişi sokaklara çıkıp yürüdüler mi? Ben mi duymadım, ben mi görmedim?

Yoksa burası Müslüman kardeşlerin diğer Müslüman kardeşleri bir iyi tokatladıkları Deniz Feneri operasyonunun bizi yöneten kişilere kadar uzandığı Türkiye mi?

Müslüman olmayan kardeşler bile daha fazla dayanamayıp bu büyük soygunu açığa çıkardılar. Teşekkürler Alman adaleti! Ama bizde işler sizin gibi yürümüyor, sizin kurye olarak aradığınız adam bizde RTÜK Başkanı ve ona kimse dokunamıyor, hiçbir savcıdan ses çıkmıyor.

Ne gam! Ergenekon var ya.

Biz, Cumhuriyet gazetesi olarak, bu soygun konusunda bir yıl öncesi yayın yapmış ve durumu savcıların dikkatine sunmuştuk. Geçmiş olsun. Bu arada, bir dost, Kuddisi Okkır’ın F tipi cezaevinde yazdığı şiirlerden bir kısmını bana yollamış, en iyisi biz onu okuyalım ve her insanın kendini savunma hakkı olduğunu bir kez daha hatırlayıp, Cumhuriyet gazetesi okumamakla övünelim. Ya da okumakla.

Akıp gitti zaman. / Mahpus damlarında kulağıma fısıldadığında zaman, / Bir yanımda veda, bir yanımda vuslat / Sanki gelip çatmıştı zaman / Hazırlık yapıyorum, malı mülkü, eşyaları topluyorum / Sere serpe oturup, etrafa saçtığım anıları topluyorum, / Arkamdan konuşmasınlar dağınıklığımı, / Sadece ak saçlarımla değil, / Gençliğimle de ansınlar istiyorum. / Anılar balya balya, sığmaz oldu yazı yabana, / Toplayıversinler hepsini, koysunlar bir çuvala, / Biraz yanık türkü, / Biraz Ege’den zeybek, / Karadeniz’den horon, / Erzurum’dan bar da koysunlar, / Tekirdağ’dan bir şişe rakı, / Mürefte’den şarap, / Efes’ten bir tutam tarih, / Antalya’dan güneş de koysunlar. / Yolluk istemem, vedayı hiç sevmem, / Benim yüküm bana yeter, gayrısını istemem, / Taşı toprağı, yağmuru karı, / Mavisi yeşili ile tüm Anadolu, / Anılarım renk renk, / Her köşesinden yurdum insanları ile dolu, / Herkes üç beş koyuversin bu çuvala / Mis kokulu anılarımla dolu. / Söyleyin yardım etsinler, dost bildiklerim,/ Yapraklar da yardım etsin, yeşerdiği günleri bilirim, / Siz de yardım edin kuşlar, kabuktan çıktığınız günleri bilirim, / Ey hercailer, mor menekşeler, al yanaklı gelincikler, / Bana yardım edin, / Tohum olup, toprağa düştüğünüz günleri bilirim. / Azat etsin yanık türküler, yâre hasret yürekleri / Barışsın hasretle sıla, söylenmesin özlem türküleri, / Giymesin bir daha kınalı kuzularım, / Gelincik tarlası elbiseleri, / Bilmem yakın mı gün, ben gidiyorum, / Benden sonra sizlere emanet bu topraklar.

25/12/2007 F tipi Tekirdağ

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları