Cumhuriyetin sahipleri Anıtkabir’de, meydanlarda...

31 Ekim 2017 Salı

Hiç karamsar olmamıştım... 29 Ekim 2017, Cumhuriyet Bayramı etkinliklerine, en olumsuz koşullarda Anıtkabir’den, ülkenin tüm kentleri, ilçeleri, meydanlarına uzanan kalabalıklara, Cumhuriyet yürüyüşleri, fener alaylarındaki Cumhuriyetin ortak değerlerinde buluşan, halkın büyük çoğunluğunu oluşturduklarının simgesi kalabalıklara, Cumhuriyetin sahiplerinin coşkularına bakıp inanç tazeleyerek moral buldum...
12 Eylül darbesinin sabahı, “Bu türden yaşadığımız askeri darbelerin, en ağırı olsa da en ders vericisi, sonuncusu olacak...” dediğimi anımsıyorum. Anacığım hayatta, bağırmamdan kaygılıydı... Emperyal çıkarlar destekli askeri darbelerle ömürleri tükenmiş yine emperyal çıkarlar hizmetinde sivil otoriter iktidarların kurtarılması çıkmazı kaosunda artık tıpkısının aynısı senaryoların sürdürülemeyeceği kokusu geliyor gibiydi...
İki kutuplu dünya dengelerinin kırılmasının üzerine, tek kutuplu dünyaya geçiş, yoksul güney, ağırlıklı İslam dünyasının, uygarlıklar çatışması şemsiyesinde, ılımlı İslam yeni Osmanlıcılık arayışları içinde, mezhepler, ırklar ayrımcılığı çatışmalarında yeni yeni haritalar, iç savaşlar bataklığında çatıştırılmaları projelerinin çok ağır bedellerinin travmasında... Bölge halklarının, ülkemizin, çok daha ağır bedeller ödeyeceği gerçekçiliğinde, en büyük tuzağın, evrensel insan hakları, barış, demokrasi, hukuk devleti düzenlerinin kırılmaları, değerler üzerinden kurulan tuzakları görememek, kuşkusuz en büyük aymazlık olacaktı...
Dünyanın her yerinde, dünya tarihi içinde çok can yakmış, çok kan akıtılmasına, insan hakları dramlarının yaşanmasına, en çok da en alttaki en yoksul, yoksunların daha kitlesel, daha hızla dibe çekilmelerinde rol oynamış, onca diktatör, kan emici dururken... Mustafa Kemal ve laik Cumhuriyetimizin hedef tahtasına oturtulması akıl alır gibi değildi. 1970’li, 80’li yıllarda evrensel insan hakları, sendikal haklar, kadın hakları, basın özgürlüğü, demokrasinin, hukuk devleti düzeninin savunulması çerçevesinde evrensel örgütlenmelerle dayanışmalarımız çerçevesinde yaşadıklarımız, öğretiler, yol gösterici, öğreticiydiler...

***

DİSK yargılamalarında, ülkemizdeki kazanılmış sendikal hakların gasp edilmesi amacına yönelik olarak, yıllar süren işkenceler, yargılamalar, tutukluluklar sürecinde, yıllarını onlara destek için Türkiye’de geçiren Alman sendika liderlerinin, “Bize aynısını Hitler yapmıştı” vurgulamalarıyla verdikleri güçlü destek, dayanışmayı hiç unutmadım. Uluslararası gazetecilik sendikaları, örgütlenmelerinin bizdeki basın özgürlüğü katliamlarına karşılık, Türkiye, İstanbul’u kendileri için merkez yapma, bugün de aynı ilkeler çerçevesinde vazgeçmedikleri dayanışma, duyarlılıklarını da.
Evrensel insan haklarının gerçek örgütlenmeleri ise, gerçek tuzakları en baştan görüp, zengin kuzey dünyasını da içine alacak biçimde, en çok en yoksullar dünyasında, hele de ırk ve din üzerinden kör inançlarla kurulan yepyeni tuzaklara, dikkat çekip duruyorlardı... İnsanlığın, İslam dünyası, enerji, yeni koşullar, dengeler üzerinden kirli çıkar çatışmaları odaklı, ırk, din, mezhep kimlik çatışmaları basamak yapılarak, yüzyıllar, çağlar gerisine sürüklenmeleri tuzaklarını hemen görmüş, insanlığı uyarabilmek adına çırpınıp durmuşlardı...
Yaşayarak bir kez daha öğreniyoruz ki, kör inanç, biat üzerinden çıkarlar, sadaka düzenlerinde, ırkçılığı, hele de dini inançları kullanarak, otoriterleşme, diktatörlüklere geçiş, dünya çapında, sil baştan çok yaygın geçerli bir yol, sonuç. İslam dünyasında laik Türkiye Cumhuriyeti, Kurtuluş, Kuruluş savaşları destanlarının yazılması, Atatürk devrimlerinin çimentosu, en büyük engel, örnek model olarak hedef tahtasında... Panellerde tartıştığımız cemaatin müridi profesörlerin, aralarda “çok geç kalmışız” hayıflanmaları belleğime kazınmış. FETÖ’cü darbenin ardından gündeme gelen, eğitim başta, Saray odaklı tek adam projesi üzerinden, fiilen yaratılan düzenin, yeni cemaatlerle ilişkilendirilmiş, yaşamın her alanındaki haklar, hukuk devleti, anayasal düzen ihlallerine karşı Cumhuriyetin sahiplerinin değerler buluşmasını sakın hafife almayalım...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sallanan piramit 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları