Basın Özgürlüğüne Saldırı...

08 Eylül 2008 Pazartesi

İddianamesi Almanyada Alman savcılarca yazılan Deniz Feneri DavasıTürkiyede büyük kıyamet kopardı.

Yazımıza başlarken daha birinci tümcede davanın Almanyada görüldüğünü, iddianamenin Alman savcılarca yazıldığını özenle belirtmemiz, gereksiz gibi görülse de, yerli yerindedir.

Almanyada İslamcılığı kullanan birtakım kişiler, Türklerden topladıkları milyonlarca Avroyu Türkiyede AKPli medya ve iktidar için kullanmışlar, bu yolda büyük çıkarlar sağlamışlardır.

Alman adaleti kendi ülkesinde yaşanan bu yasadışı olaya el koymuştur.

Dava iddianamesinde Başbakan Erdoğandan başlayarak AKP iktidarından çeşitli kişilerin adları geçmektedir.

*

Türkiyede, gazetecilik kurallarına göre bu durumda ne yapılır?

Deniz Feneri davasını haber yapmak basın kuralları bakımından doğaldır; görmezlikten gelmekse hem gazeteciliğe aykırıdır, hem de kamuoyundan gerçekleri saklamak faslına giren gayri ahlaki bir işlemdir.

Ne yazık ki Ergenekon davasında adeta seferberliğe geçen dinci-iktidarcı gazeteler, Deniz Feneri davasını görmezlikten gelerek, gazeteciliğin temel kurallarına ihanet etmişlerdir.

*

Ancak iş bu kadarla da kalmamıştır; açıkça Ben Ergenekon davasının savcısıyımdiyebilen Başbakan Erdoğan, gazetecilik gereği Deniz Feneri davasının haberlerini veren Doğan Grubuna karşı saldırıya geçmiştir.

Doğan Grubu, ülkedeki medya dünyasında yüzde 40’ın üstünde payı bulunan bir kuruluştur; çeşitli eğilimlerde gazeteleri bulunmaktadır; bu organların içinde iktidara destek verenler de vardır;

ayrıca grubun başındaki Aydın Doğanın iş hayatında çeşitli şirketlere sahip olduğu da biliniyor.

Başbakan Erdoğan, doğrudan Aydın Doğanı hedef alan bir saldırıyla neyi amaçlamıştır?

*

Sorunun yanıtı açıktır.

Başbakan doğrudan ve açıkça basın ve fikir özgürlüğüne yönelik bir saldırıyla gazeteleri susturmak istiyor; haberleşme özgürlüğüne bile tahammül edemeyen Recep Tayyip Erdoğan, medyada dikensiz gül bahçesi yaratmak amacını güdüyor.

Olay tek sözcükle vahimdir.

Almanyada görülen Türkiye ile ilişkili bir davanın haberlerine ambargo koymak isteyen zihniyetin demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur.

Konunun daha da düşündürücü yanı, hükümetin başında bulunan kişinin, elindeki yetkileri anımsatarak şantaj sayılabilecek bir üslupla konuşabilmesidir.

*

Türkiye bir hesaplaşmaya doğru sürükleniyor; Başbakan Erdoğan bu hesaplaşmada elindeki hükümet ve devlet yetkilerini antidemokratik bir kapsamda kullanmaktan çekinmiyor; bunu neredeyse ilan ediyor.

Oysa Anayasa Mahkemesinin kararına göre AKP laiklik karşıtı eylemlerin odağı, yani merkezidir.

Bu kararın üstüne  'AKP basın ve fikir özgürlüklerine karşıt tutumların merkezidir' tümcesini eklemek bir doğruyu kısaca dile getirmek değil midir!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son Kale Cumhuriyet 24 Ocak 2024
Sonsuza dek 10 Kasım 2023

Günün Köşe Yazıları