Dünyayı terk etmek!

12 Kasım 2017 Pazar

“İnsanlığın dünyayı terk etmesi için 600 yılı kaldı.” Dâhi Fizikçi Stephen Hawking öyle diyor. Bu sefer Pekin’de gerçekleştirilen zirveye video konferansla katılmış. Zirvedeki açıklamaları dünya medyasına yansımış doğal olarak.
Anımsıyorum, geçen yıl kasım ayında da benzer bir demeci yayımlanmıştı gazetelerde. O zaman “İnsanlığın bin yılı kaldı” demişti.
Demek Hawking’e göre süreç hızlanıyor.
Peki, Hawking’i böyle açıklamalar yapmaya iten ne?
Son birkaç yılda yaptığı açıklamalara bakıyorum. “Dünyanın kaynaklarını büyük bir hızla tüketiyoruz” diyor Hawking. “Tüketmekle kalmıyor aynı zamanda dünyayı kirletiyoruz. Canlı türlerini yok ediyoruz. Enerji gereksinimimiz hızla artıyor. Enerji gereksinimini karşılamak için kömür, petrol gibi kirletici kaynaklar kullanıyoruz. Bu da iklim değişikliğine yol açıyor.”
Hawking’e göre böyle giderse dünya bir süre sonra korkunç derecede ısınacak; ateş topuna dönüşecek; yaşanmaz hale gelecek.
Dünyanın yok oluşuna neden olabilecek büyük felaketlerden de söz ediyor Hawking: Büyük bir göktaşının dünyaya çarpması gibi…
Hawking, insanlık tarihinin en tehlikeli dönemine girdiğimiz kanısında. Var olup olmayacağımız bu dönemde alacağımız kararlara bağlı.
Peki, ne yapmak gerekiyor?
“Başka bir gezegen bulmamız lazım” diyor Hawking.
Başka bir gezegen bulup oraya taşınmamız gerekiyormuş. “İnsanlık yok oluştan sadece bu şekilde kurtulabilir” diye ekliyor Hawking.
Hatta şöyle bir tümce kullanıyor: “Tek şansımız bu.”
Nereye gidebiliriz ki diye düşünüyorum. Dünya gibi bir cenneti bulmak kolay mı?
Hawking bize en yakın yıldız olan Alpha Centauri’ye gitmeyi öneriyor. 4.37 ışık yılı mesafede bir güneş sistemi. Dünyaya en yakın güneş sistemi.
Aslında kapı komşumuz sayılır. Fakat evrende mesafeler o kadar büyük ki. Küçük bir hesap yapıyorum. Şimdi Alpha Centauri’ye gitmeye kalksak... Sahip olduğumuz en hızlı uzay gemisiyle… 30 bin yılda ancak gideriz. Eh, biraz uzun bir süre.
Hawking, teknolojik gelişmelerle ışık hızının yüzde 10-20 hızına ulaşabilirsek, Alpha Centauri’ye 20 yılda ulaşabiliriz hesabını yapıyor.

***

Bazıları insanlığın dünyadan uzaya açılmasını, çiçeklerin tohum bırakmasına benzetiyor. Yani dünya evrene tohumlarını bırakacak. Bu şekilde yaşam diğer gezegenlere sıçrayacak.
Fakat farklı benzetmeler yapanlar da var. Aynı şeyi bir virüsün insan bedenindeki yayılımına benzetenler var. Onlar kanser oluşumuyla benzerlik kuruyorlar. Konuya bir hastalığın evrene yayılması olarak bakıyorlar.
Diyelim ki teknoloji gerçekten de olağanüstü hızda ilerledi. Çok hızlı uzay gemileri yaptık. Kaç insanı Alpha Centauri’ye taşıyabiliriz?
Peki, bu işin devamı nasıl gelecek?
Dünyamızı tükettik, geçtik diğer bir gezegene. Onu da tükettikten sonra ne yapacağız? Bir başkasına mı geçeceğiz?

***

Stephen Hawking’in demecini okurken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın hazırladığı yerli kömür kullanımını öne çıkaran videosu dikkatimi çekti. Sloganı “Bizim kömürümüz, bizim enerjimiz.”
Elbette bizim kömürümüz. Diğer yandan her yıl solunum yolu hastalıklarından yaşamını yitirenler, hava kirliliği yüzünden sağlığından olanlar da bizim insanlarımız. Maden kazalarında ölenler de bizim çocuklarımız değil mi?
Kaldı ki bu ülkenin üzerine vuran güneş de bizim güneşimiz. Esen rüzgâr da bizim rüzgârımız. Güneş ve rüzgâr enerjisi bizim. Yenilenebilir ve bizim olan o kadar çok enerji kaynağı var ki güzel ülkemizde. Uygar toplumlar kömürden uzaklaşırken, yenilenebilir kaynaklara yönelirken, kömür reklamı yapmanın âlemi ne?
Elbette hepsi bizim. Hatta dünya bizim. Birkaç yüzyıl sonra, teknoloji geliştiğinde evren de bizim demeye başlayacağız.
Fakat asıl şu kararı vermeliyiz. Bizim olanlarla ne yapacağız?
Dünyayı bir cennete mi çevireceğiz yoksa kâr hırsıyla onu yok mu edeceğiz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları