Erken öten horoz...

18 Kasım 2017 Cumartesi

Erken öten horozu keserlermiş.. Günümüzde iletişim teknolojisi, doğrudan ilişkili toplumların güdülenmesinde medya gücü katlandıkça, siyasetin merkez güçlerinden, en karizmatik liderlerden, durumdan vazife çıkarma sevdalısı, daha da doğrusuyla çarpık düzenden kirli çıkarları adına pay kapma sevdalılarına en alttakiler içinden öten ötene.. Haberlerde, tartışmalarda, en ciddi çatışmacı sorunlardan en bireysel magazin boyutunda olana dakikalar geçmeden karşıt görüşler, bilgilendirmelere yer verilince işin suyu çıkıyor..
Ciddi ciddi önce Bismil’de ilk müftünün kıydığı görüntülü nikâha yer verildi. Arkasından ilgili Bakanlık ve Diyanet adına henüz yasal prosedürün tamamlanmadığı, sonuç olarak müftülerin yetkilendirilmediği açıklamaları geldi. Dün bu yazıya başlarken gülümseyerek, söz konusu kıyılmış nikâhın hukuken geçerli olup olmadığının tartışmasına sıra gelmişti.
Birkaç saat öncesinde, Norveç’te yapılan NATO tatbikatında, doğrudan Ak Parti Genel Başkanı kimliği öne çıkmış, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın günde birkaç kez dinlediğimiz açıklamalarının içinden Norveç’te kendisinin ve Atatürk’ün birlikte hedef tahtasına alınmaları nedeniyle, tatbikata katılmış Türk askerlerinin geri çekildiği bilgisini aldık. Bu boyutta vahim, bir provokasyonla ne yapılmak istendiğini kara kara düşünürken, NATO’nun en üst düzeyde açıklamasıyla, bu iki ayrı provokasyon eylemlerini gerçekleştiren subayların görevlerinden çektirildiğini öğrendik.
Bizim kamuoyumuzda çok haklı boyutları ile son birkaç gündür, Amerikan askeri görevlilerinin sorumluluğunda gerçekleştirilmiş, ikisi birden Amerikan silahlarıyla donatılmış PKK-IŞİD çatışan güçlerinin arasında yapılmış anlaşma ile sivillerle birlikte IŞİD’cilerin çekilmesinin sağlandığı anlaşmanın görüntülerinin anlamını tartışıp duruyorduk. Aynı haber yayın saatleri içinde yayımlanan şehit haberleri içinde de, son şehit olan askerlerimizin söz konusu bu silahlarla vurulduğu bilgilendirmeleri yer alıyordu.

***

Bitmedi dün Başbakan yakın tarihlerin en çatışmacı bölgelerinde, Şırnak ve Cizre’de PKK’nin yıktığı bir önemli caminin yeniden açılış töreni içinde gerçekten dudak uçuklatabilecek sayılarla cami ve ibadet yerinin ya tamamen yıkılması, ya da ağır tahribatının sayımını yapıyordu. Gerçi İktidarları CHP’den inanmış Müslümanları soğutmak kastıyla ahır olarak kullanılmış cami efsanesi ile, inanmış Müslümanlara diktatöryal baskılardan, kara propaganda yapmaktan fazlasıyla sabıkalılar. Doğrusu PKK’nin kanlı terör eylemleri içinde, acımasız şiddet eylemleriyle canlara kast boyutlarında, çatışma bölgelerini harabeye çeviren eylemlerinde, ibadetin kutsalı camilere özen göstermiş olacaklarını beklemek abesle iştigal olurdu.
Ama elimde olsa Sayın Başbakan’ın dünkü iyi niyetli çabalar, barışçı konuşmaları içinde birçok kez eminim kasıtsız yaptıkları büyük bir gaf nedeniyle, çocuk olsalar ağızlarına biber konması gerektiğini içim sızlayarak düşünüp durdum. Çünkü Sayın Başbakan’ın dünkü söyleminde yer alan, altı çizilen değerlerle, daha önceleri dönemin başbakanı Erdoğan liderliğinde, Cemaatle derin ortaklıklarının sürdüğü süreçlerde, MİT katkılarında Öcalan’la anlaşma çerçevesinde girilen “Barış sürecinde”de aynı çok sakıncalı çerçeveler, değerler üzerinden yola çıkmışlardı. Barış süreci siyasal İslamın, din kardeşliği çerçevesinde okunmuş, yorumlanmıştı. Pratiğinde bir mezhep ağırlıklı, aşiretlere, ağalara da dayanan ortak değerlerden söz ediliyordu.
Türkçesi son dönemde sayısız yorumlanması yapılan, Mustafa Kemal Atatürk’le, Gazi vurgulaması ağırlıklı da olsa barışılmasının ne kadarı ile içtenliği olduğu sorgulanırken, Cizre ve Şırnaklı slogan atan tabanın söylemi çok daha doğru ve gerçekçiydi. En azından birlikte yaşam iradesi, beklentisini simgeliyordu. Başbakan tıpkı Cemaat ortaklığı yıllarında öne çıkarılmış “ılımlı İslam, yeni Osmanlıcılık”ta, barış çerçevesinden daha ileri bir ortak değerde buluşmayı vurgulayamadılar. Mustafa Kemal Atatürk’ün laik Cumhuriyetini tanıma, ortak değerlerinde buluşmada içtenlik varsa, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ortak değerleri öne çıkarılır. Çünkü sorun PKK’nin terör örgütü kimliğinde, işlenen suçlardadır. İçlerinde hangi inançtan, '6Ee kadar inanmış Müslümanın bulunduğu kimseleri ilgilendirmez. Sınırımızdan toprağı öperek sığınmış Ezidilere saygımız yok mu?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sallanan piramit 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları