IŞİD sonrası Ortadoğu

18 Kasım 2017 Cumartesi

TV’de defalarca izlediğimiz “Baba” filminden hatırlarsınız. Güç, “Baba” Vita Corleone’den genç ve hırslı oğlu Michael Corleone’ye geçerken, “rakip baba”lar bir otel odasında toplu halde taranarak yok edilir.
Corleone ailesi böylece Amerikan mafyasının “rakipsiz başı” olmuştur. Marlon Brando’nun oynadığı yaşlı “Don Vito”dan bin kat acımasız çıkan gözü kara Michael Corleone, artık “Babaların Baba”sıdır.
Ne zaman Suudi Arabistan’ın 32 yaşındaki genç velihatı “MbSMuhammed bin Selman’ı görsem, şimdi aklıma hep Michael Corleone geliyor.
82 yaşındaki yaşlı ve bunadığı söylenen “baba Selman”dan tahtı bugün yarın devralması beklenen MbS haberleriyle her karşılaşışımda, gözümün önünde beş yıldızlı bir otelin özel toplantı salonunda birlikte katledilen “rakip babalar”ın akıbeti canlanıyor.
MbS de Michael Corleone gibi sonuçta Ortadoğu’da rakipsiz “babaların babası” olmak istiyor...
En az oğul Corleone denli hırslı olduğu anlaşılan Suudi velihat prens de, rakip gördüğü prensleri “tarihi bir ilk”le toplattı. Henüz onları imha etmese de, Riyad Ritz Carlton’da rehin ve tutsak aldı. Sonra “mafya raconuyla” rehinlerin mallarına, finans kaynaklarına ve banka hesaplarına el koydu.
 
Riyad-Paris-Beyrut üçgeni
Yetmedi.
Lübnan Başbakanı Saad Hariri, ardından apar topar Beyrut’tan “uçuruldu”.
MbS’nin özel isteği/emri ile… hokus pokus Riyad’a uçan Lübnan Başbakanı, Suudi Arabistan’ın başkentinde yaban ellerden kimseyi ikna etmeyen bir biçimde “istifasını sundu”. Sonra bu ülkede günlerce ev hapsinde tutuldu.
Her ne kadar Lübnanlı lider “Ben aslında serbestim” dese de, uluslararası bilmece nihayet Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un diplomatik atağı ile çözüldü.
MbS’yle arabuluculuk yaparak devreye giren ve Lübnan Başbakanı’nı Fransa’ya davet eden Macron, her şeye rağmen kendisini, “bunun gerçekte bir sürgün olmadığını” söylemek mecburiyetinde hissetti.
Fransa Cumhurbaşkanı’nın “sürgün” lafını sarf etmesi dahi, koşulların ne kerte olağanüstü olduğunu kanıtlamaya yetti.
Macron-MbS anlaşmasının bir engelle karşılaşmadan gerçekleşmesi durumunda, Hariri’nin bugün Paris’e uçtuğunu göreceğiz.
Bu da bir film sahnesi gibi.
Bir Hollywood filminin mesela “memleketini zor altında terk edip” bir bölge gücü ülkede istifaya zorlanan bir Ortadoğu liderinin ev hapsiyle dava açılmasına kolaylıkla tanık olabiliriz. Sonra bir Batılı güç devreye girer ve “rehin alınan piyon ülke lideri” pırr… bir Avrupa başkentine uçar.
Ortadoğu senaryoları artık Hollywood senaryolarına rahmet okutuyor. Bölgede hep palmiye kadar çok diktatör oldu. Diktatör görmeye çoktan alışığız.
Ama artık bu “babalar raconu” ile işleyen bir başka eşik. Bu yeni “babalar siyaseti” döneminde, Ortadoğu’da IŞİD sonrası etabın ittifakları şekilleniyor. Post IŞİD dönemde mesela yepyeni bir Riyad-Paris-Beyrut üçgeni boy veriyor.
Bitmedi. İsrail Genelkurmay Başkanı General Gadi Eisenkot, gene bir ilke imza atarak Suudi medyasına konuşuyor ve verdiği demeçte “İran Şii hilaline karşı Suudilerle bir büyük ortak strateji oluşturmanın öneminden” bahsediyor.
Bu amaçla Tel Aviv’in “Suudi Arabistan’la her türlü istihbarat paylaşımına hazır olduğunu” duyuruyor.
 
Kara deliğe emanet
Dahası var…
Yeni ortamın mimarisini inşa eden ismin Trump’ın damadı Jared Kushner olduğu anlaşılıyor.
İsrail Başbakanı Netanyahu ile yakın ve özel ilişkileri olan “Yahudi damat” Kushner Suudi tahtına çıkacak MbS’yle de aynı zamanda “kanka”.
New York Times”, komşu kapısı yaptığı Suudi Arabistan’ı en son ekim sonu ziyaret eden Kushner’in Washington diplomasisini Ortadoğu girişimlerinden hiç haberdar etmediği için “kara delik” diye anıldığını yazıyor.
Ortadoğu’da dengeler özetle “kara deliğe” emanet.
Bölgede IŞİD bitse bu defa bir “kara delik” beliriyor ve velhasıl bela bitmiyor. Çok uzun süre de bitmeyecek. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları