Perihan Ergun

Cumhurbaşkanlığı Sorunu

26 Haziran 2014 Perşembe

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, 10-15 gün toplumun siyasi, ticari, sivil, resmi ve sanatsal kuruluşlarına ulaşarak bu kurumlardan Çankaya’daki Cumhurbaşkanlığı makamına kimin değer bulunabileceği hakkındaki istemlerini öğrenme çalışması yaptı. Bu halkçı ve demokratik çalışması toplumda beğeniyle karşılandı. 16 Haziran 2014 günü K. Kılıçdaroğlu MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye onun da uygun bulacağını düşündüğü “çatı adayı” sunmak amacıyla ulaştı. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığını Devlet Bahçeli de onaylayınca, birlikte karar verdikleri aday topluma sunuldu. Bu sunum iki muhalif partinin parti meclisleriyle merkez yönetimini bilgilendirme gereği duyulmadan “Tek Adam” anlayışıyla yapıldı. Böylece; Kılıçdaroğlu da “Sözde Diktatör” tanımını yaptığı Başbakan Tayyip Erdoğan’la aynı çizgideki çerçeveye yazık ki girmiş oldu. Türkiyelilerce hiç tanınıp bilinmeyen bu aday, tepkiler yoğunlaşınca donanımlı kişiliğiyle tanıtılması çabalarına girişildi. Şöyle ki; M. K. Atatürk’ün başta laiklik olmak üzere çağdaşlaşmak amacıyla tüm kurumlarımızda getirdiği yeniliklerden biri de yaşantımızın bir bölümü olan kıyafetlerde getirdiği yeniliklerdi. Bu kapsamda fes ve sarığa karşı şapka inkılabı da vardı. Bu yeniliğe Ekmeleddin Bey’in babası karşı çıkarak ailece Mısır’a göçüp yaşamlarını orada sürdürürlerken Ekmel Bey de orada dünyaya gelmiş. Oradaki okullarda ve yaşam koşullarında yetişmiş. El Ezher’i bitirdikten sonra İngiltere’de ABD-İngiliz bileşimli Ortadoğu siyasetleri üzerine ihtisasla İslami kurallı çalışmalar yaptıktan sonra, İslam Birliği Teşkilatı’nın genel sekreterliğiyle görevlendirilmiş. Bunların eşliğinde daha birçok nitelikleriyle çok değerli kişiliğe sahip olsa da bu bize yabancı ortamdaki yaşam tarzıyla Türkiye’den ve Cumhuriyet ilkelerinden doğal olarak uzak kalabilmiş olabilir. İşte kısaca belirtmeye çalıştığım bu nedenlerle yurtta birikimli aydın kişilerce ve hatta halkın çoğunluğunca Cumhurbaşkanlığı’na getirilmek istenmesi kabul görmedi. Ilımlı İslam yönetimini amaçlayan, bu nedenle de karşı çıkılan RTE’den farklı olmadığı izlenimini verdiği için tepki gördü... Ülkemizde tüm toplum katmanlarına hitap edebilecek ve kabul görecek insanlarımız içinden seçilebilecek -Kadınlarımız arasında da- insanımız varken Kılıçdaroğlu’nun böyle bir serüvene girişmesi doğrusu çok şaşırtıcı oldu. Bu durumda CHP ve MHP liderleri toplumda tepki yaratan bu önemli konuyu tekrar ele alıp gösterdikleri adaydan vazgeçerek nitelikli birçok insanımız içinden yeniden uygun bir yurttaşımızı geciktirmeden aday gösterip Atatürk’ün Çankaya’daki koltuğuna yakışan birini oturmasını sağlamalıdırlar..

***

Aksi halde iyice tepeye tırmanmış olan bu sorunu sivil toplum kuruluşları, gençlik birlikleri, eski bakan ve milletvekilleri mevcut adaya tepkiyle bir araya gelmiş olan yurt ve cumhuriyeti sevenlerimizle laik, sosyal, demokratik cumhuriyetimize yakışır yeni bir adayla seçime gidilmesinde büyük hak sahibi olacaklardır.

***

Zaten 1998’de ABD’nin Ortadoğu’dan sorumlu kişisi G. Fuller, “Türkiye’yi kullanabilmemiz için Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mevcut gücünü yok etmemiz gerekmektedir” hükmüyle, yapay kumpaslarla oluşturulan Balyoz, Ergenekon davalarıyla yıllarca amiral, general, albayların yanı sıra seçkin gazeteci ve düşünürlerimiz hükümetçe kurulan özel mahkemelerde özel görevlilerce zindanlarda tutulmadılar mı? Sonuçta suçsuzlukları kanıtlanmışsa da bu masum insanlarımızın yaşamlarının altüst olması önlenememiştir.
Artık iktidarıyla, muhalefetiyle bu ülkemize yakışmayan konu ve işlemlerden memleketi kurtarmaları, halklarına huzur vermeleri ön görevleri olmalıdır. Bu hepimizin ön istemidir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Torbadan Öcü Çıktı 18 Eylül 2014

Günün Köşe Yazıları