İnançla dalga geçme hakkı yok...

09 Aralık 2017 Cumartesi

Geçen hafta anayasa hukuku, aydınlanma, toplumsal sorumluluk bilgelerimiz Sevgili Server Tanilli, Bülent Tanör hocalarımızı, değerlerini bilenler arasında andık. Ekranda ortak asistanlık yıllarındanÖget Öktem Tanör’le üçlü fotoğraf karesi, aileden Bülent Tanör’ün de anayasacı, hukukçu bilim insanlarının, dahası ulaşabildikleri öğrencilerin çok anlamlı katkılarıyla, ortak pencerelerinden, geçmişe, günümüze çok değerli bir bakış..
Kudüs üzerinden Amerika’dan patlatılan bombanın Ortadoğu, dünyada akıtılabilecek kanın ilk işaretlerini veren dünkü cuma namazı sonrası yaşananların karabasanında yol gösterici çabalarının değerini daha bir kavramış olarak..
Sevgili Bülent Tanör Hocamızın, hukuk devletlerinde, demokratik düzenler içinde anayasal düzenlerin kendilerini savunma hakları olduğunu kalın çizgileriyle anlatırken, bir yandan da kimselerin, hiçbir gücün, devletlerin; “inançla dalga geçme haklarının olmadığının” vurgulanmasını atlamazdı.
Bireylerin hakları üzerinden dinlerin, mezheplerin, ateistlerin, ırk, kültürel bağlılıkların.. topluca alt kimliklerin sorgulanamazlığının vurgulanması ile birlikte, devletlerin hangi rejim modeli ile yönetildiklerine bakılmaksızın işlevleri, sorumluluklarının ayrılmasının insan hakları, hukuk devletleri, demokrasiler, barış için vazgeçilmezliğinin anahtarı olmasının altını çizerdi..

***

Hani Amerikan başkanının hangi hesaplarla yapıldığı tartışmalı, İsrail çıkarları adına Kudüs’ün başkent yapılmak istenmesi Amerikan çıkarları adına önceden alınmış, şimdi uygulanması istenen kararının, ileriye dönük çok kanlı savaşların önünü açması gerçeği çok çıplak ya.. Nedeninin odağında Kudüs’ün İslam dünyası için en kalabalık, pek çok din ve mezhepler için merkez, kutsalı olması ile doğrudan hiçbir ilişkisi yok.
Tam tersi Kudüs’ün dinler, inançlar için kutsal merkez olmasının değeri üzerinden yola çıkılsa, “inançların tartışılmaz olduğu gerçeğine saygı duyulsa..” Tüm inançların ibadet yerleri, haklarına saygılı, birlikte yaşatılmaları için barış çabası içinde, Kudüs’ün dinler için kutsal merkez olmasının onayı, koşullarının yaratılmasıyla birlikte, dinler inançlar üzerinden insanlık çok anlamlı bir barış sürecine geçişi yaşayacak.
Kanlı çatışmaların önünü, ırklar için birkaç yüzyıl, dinler için birkaç bin yıl geriye sürükleyebilecek çatışmacı sonuçları, Kudüs’ün İsrail devletinin başkenti olması kararı açıyor. Bilindiği üzere İsrail için aksi iddia edilse de devlet kimliğinin o topraklarda yaşayan tüm alt kimlikler üzerinden tek bireye kadar herkesin haklarını koruma sorumluluğu söz konusu. Kısaca, kabaca, devlet, vatandaşlık kimliği üzerinden tüm bireylere eşit yakınlık ve uzaklıkta, anayasal, hukuk devleti düzenleri, demokrasi, evrensel insan haklarının gereklerini yerine getirmekten sorumlu.
Kudüs sadece çok kalabalık İslam dünyası, Yahudilerin değil, Hıristiyanlar da içinde çok kalabalık inançlar, ırklar için çok kutsal bir merkez. Bir tanesinin başkenti yapılmaya kalkışılması, kaçınılmaz yeni kanlı inançlar, alt kimlikler üzerinden çatışmalar, savaşlar üretmesi kaçınılmaz. Tek odaklı ya da birden fazla emperyal kirli çıkarlar adına isteyerek tuzak kurulmuyorsa...
BM, dünya, insanlık.. dünyayı da yaşanmaz kılacak sonuçlardan korkmak, akılcı çıkış yolları üretmek yolunda, evrensel insan hakları, hak-hukuk-demokrasi.. değerlerini pusula yapmayı başaramazsak hep birlikte daha çok ya da az üzerimize biçilen acılı sonuçlardan paylarımıza düşeni alacağız..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları