İnternetin babası Mustafa Akgül...

17 Aralık 2017 Pazar

Türkiye’de internetin gelişimi için en çok çaba harcayan kişi kimdir diye sorsanız, hiç duraksamadan “Mustafa Akgül” derdim. “İnternetin babası” olarak anılıyor olması boşuna değil...
1994 yılında tanışmıştık. O yıldan bu yana da İstanbul’a geldiğinde telefonlaşır, müsaitsek mutlaka buluşurduk. Saatlerce internet sohbetleri yapardık. Özleyeceğim o sohbetlerimizi... 23 yıl olmuş tanışalı. O zamanlar Türkiye’de internetin “bebeklik yılları”. Bütün o yıllar boyunca Akgül’ün Türkiye’ye interneti anlatmak için nedenli büyük çaba gösterdiğine bizzat tanık oldum.
Akgül’e göre internet, insanlığın gelişmesinde sanayi devrimi kadar önemliydi. İnternet bilgi toplumunu oluşturan araç ve kavramları temsil ediyordu. “Sanayi devrimi insanın kol gücünü çokladı. İnternet devrimi beyin gücünü çokluyor” derdi.
“İnternet Türkiye’yi sıçratacak bir teknolojiler bütünü fakat bunu siyasilere bir türlü anlatamıyoruz” diye dert yanardı arada.
Ama asla umutsuzluğa kapılmazdı. Pes etmezdi. Tükenmez bir enerjisi vardı. Onun bu yönüne hayranlık duyardım.
Türkiye’de özgür yazılım topluluğuna yıllarca öncülük etti. “Özgür yazılımı, Linux’u, Pardüsü, açık kaynak kod felsefesini daha çok anlatmalıyız” derdi hep. Binlerce, on binlerce insana ulaşan İnternet Haftası, Türkiye’de Internet Konferansı, Özgür Yazılım ve LinuxGünleri (Şenliği), Akademik Bilişim Öncesi Kurslar ve Linux Yaz Kampı gibi etkinliklerin öncüsüydü.
68’liydi. Ölümü Türkiye için büyük kayıp.

***

Oysa “İyiyim” demişti son konuşmamızda, “Ayağa kalkar kalkmaz İstanbul’a geleceğim, konuşacaklarımız var.” “Konuşacaklarımız var” dedi mi “kesin internetle ilgili önemli bir konu var” diye düşünürdüm. Kasım başıydı.
“Türkiye’de İnternet Konferansı” etkinliği ile ilgili Cumhuriyet’te bir yazı yazmıştım. Hasta yatağından bana e-posta atmıştı: “Eline sağlık.”
Meğer durumu bildiğimden ağırmış.

***

90’lı yıllardan bu yana Cumhuriyet’te yazıları yayımlanır Akgül’ün. Son yazdığı yazı hangisi diye arşive baktım. Meğer son yazısı benimle ilgiliymiş. “Cumhuriyet’in İnternetçisi” demiş benim için. Yazı gazetede yayımlandığında Silivri’deydim. Okurken gülümsemiştim: Hakan’la, internet ile gazetecilik dışında çevre ve klasik müzik hakkında konuşur, müzik dinlerdik. Hakan, arada bir gitar resitalleri verirdi. İnternet ve demokrasi en fazla konuştuğumuz, kafa yorduğumuz konulardı...”
Sahiden de öyleydi.
Bizi nasıl bir gelecek bekliyor? İnternet, toplumları nasıl biçimlendirecek? Daha demokratik, daha özgür toplumlar mı yaratacak yoksa gözetim toplumları mı ortaya çıkacak? İnternet temsili demokrasiden öte, doğrudan demokrasiye geçişi sağlayabilecek mi?
“Gün gelecek belki de sadece düşünerek internete bağlanabileceğiz” diye konuşurduk. Peki, o zaman bu dünyadaki insanların acılarını da paylaşabilecek miydik? Dünyada halen var olan o korkunç eşitsizlikleri ortadan kaldırabilecek miydik? İnternet çevre sorunlarının çözümüne, iklim değişikliğinin önlenmesine katkı sağlayabilecek miydi? Konuşacak konularımız çok, zamanımız sınırlıydı. Gerçekten de sınırlıymış.

***

Ölümünün ardından internette, sosyal medyada yazılanlara bakıyorum.
“Kişiliği ve yaptıklarıyla yeri doldurulamayacak bir insandı” demiş biri. “Güzel insan” demişler Akgül için. Sonra “Hepimizin hocası”, “İnternetin ve özgür yazılımın öncüsü” gibi tümceler kullanılmış. Ne kadar çok seviliyormuş...
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, “Türkiye’de internetin gelişimi eğer bir kitap olsaydı, önsözü de sonsözü de ona ait olurdu” demiş.
Alternatif Bilişim Derneği şöyle bir tweet atmış: “Onun yarattığı değerlerin izinden gitmeye devam edeceğiz.”
Yaşamını önemli ölçüde internete, bu teknolojinin doğru kullanılmasına, yaygınlaşmasına adamış bir insandı.
Yazıyı onun en çok sevdiği sloganla bitirmek sanırım en doğrusu: “İnternet yaşamdır”.
Seni özleyeceğiz...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları