Aydın Engin

Cemaat’in vitrinindekilerin geçiştirdikleri...

21 Aralık 2017 Perşembe

Dünkü Tırmık’ı okumayanlar için kısa bir özet: Şimdilerde artık FETÖ olarak adlandırılan, AKP iktidarı ile balayı yaşadıkları dönemde Cemaat olarak anılan örgütlenmeye ait gazetelerde yönetici, yazar ya da yine Cemaat’e ait olduğu bilinen örgütlerde yönetici, sözcü konumunda olan, kısaca Cemaat’in vitrinindekiler diye nitelenen pek çok kişi 15 Temmuz darbe girişiminden önce, belki birkaçı da darbe girişiminin hemen ardından yurtdışına çıktılar.
Şimdi dün kaldığımız yerden devam...

***

Cemaat’in vitrinindekilerdiye adlandırdığımız kişiler darbe girişiminden önce neden yurtdışına çıktılar ya da çıkarıldılar bilmiyorum.
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan biliyor mu, onu da bilmiyorum. Ancak 7 Kasım’da AKP grup toplantısında konuşurken “Akıllı olanlar Türkiye’yi terk etti, gitti. Aklı yetmeyenler tuzağa düştü” dediğini biliyorum.
15 Temmuz’un üstünden birkaç aylık sessizlik dönemi yaşadılar. Ardından “vitrindeyken” aşina olduğumuz, kimileriyle tanışık da olduğumuz bazıları internette haber siteleri kurarak yazılı, ardından bir basamak daha yukarı çıkıp WEB TV denen görsel medya kanalları oluşturdular. Genellikle karşılarına yine Cemaat’ten ya da Cemaat’e yakın konuklar alıyorlar ve Türkiye’deki haber kanallarında sık sık rastladığımız tartışma programlarına benzer yayınlar yapıyorlar.
Hepsini izlemedim. Bu ciddi bir zaman ayırmayı gerektiren bir uğraş olur. Ama ara sıra göz attığım oldu. Bizim gazetede haberci refleksiyle daha da sık izleyenler de var.
Son günlerde Sarraf davası biraz daha öne çıktı ama esas olarak 15 Temmuz darbe girişimi üstüne konuşuluyor.
Gazetedeki ortak gözlemimiz: Darbe girişiminden konuşuluyor ama ağırlık darbe öncesine, gecesine ve sonrasına ilişkin karanlık ya da cevapsız sorular üstünde duruluyor. Ancak açık seçik, tartışmaya yer bırakmayacak kesinlikle bir “darbe lanetlemesi” yok. Aynı bulanıklık Cemaat’in en tepesindeki Hocaefendinin ağzından da “Bir tiyatro oynanıyor” gibi nereye çekilse anlamı olmayan bir ya da birkaç cümleden başka bir duruş, bir tutum görmedik.
Yazının başındaki soruyu yinelemek gerek: Vitrindekiler neden yurtdışına çıktılar ya da çıkarıldılar?
Bir olasılık 15 Temmuz öncesinden Cemaat kadrolarına yönelik bir tutuklama dalgası geleceğini öğrendiler. Böyle bilgiyi elde edebilecek bir “istihbarat ağı”na sahip oldukları biliniyor. Vitrindekiler öncelikle tutuklanacağından yurtdışına çıkarılmakta da onlara öncelik tanındı.
Bu bir olasılık.
Ama darbe girişimi kararı alındığı için yurtdışına çıkarılmış olmaları da bir başka olasılık. Bunlardan hangisi doğru bilemeyiz. Biz gazeteciyiz dedektif değil.
Olasılıklardan hangisi geçerli olursa olsun yine de bir soru cevapsız. Türkiye’de vitrindeyken, toplumun çeşitli kesimleri ile yoğun ilişki içinde olanlar demokratlık iddialarını sürekli yineliyorlardı.
Gözlediğimiz “Evet iktidarı ele geçirmek için bir darbeye giriştik ve başaramadık” demiyorlar.
Ancak darbe sonrası oluşturdukları yazılı ve görsel medya kanallarında darbe gibi terörün en bağışlanmazını ve yüzlerce yurttaşın canını alan bir kanlı eylemi, o eylemde fiilen yer alanları açık seçik, kesin bir dille lanetlemiyorlar da...
Neden?
Sorunun cevabı Cemaaat’i de aşan, ılımlı İslam mavalına, İslam ile demokrasi arasında bir uzlaşmaz çelişki olup olmadığına kadar uzanan bir dizi soruya da ışık tutacak.
İki gün süren Tırmık’lara konu olmaları da zaten bu yüzden...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları