Katalanlar filmi başa sardı

23 Aralık 2017 Cumartesi

İspanya Başbakanı Rajoy’un havuç ve sopa gösteren, bir eliyle verip öbür eliyle alan; Katalan özerkliğini sıfırlarken bölge halkını bir taraftan özgürce sandığa çağıran nev’i şahsına münhasır…cin fikir “stratejisi” iflas etti.
Rajoy liderliğindeki iktidar partisi (Partido Popular/PP) oyların sade yüzde 3’ünü alarak tarihi bir hezimete imza atarken, ayrılıkçılar, yerel parlamentoda sandalye sayısı olarak mutlak çoğunluk elde ettiler.
Yüzde” itibarıyla Madrid taraftarı muhafazakâr liberal “Yurttaşlar/Ciudadanos” sandıkta 1. oldu. Ama tek başına “Yurttaşlar” da hükümet olamadığı gibi, merkeziyetçi diğer partilerle de görünürde hükümet kuramıyor. Katalonya’da kısaca kimin, hangi şartlarda ve nasıl bir yerel hükümet kuracağı belirsiz.
Madrid için böylece sonuçta en istenmeyen netice hasıl oldu.

Hesap çarşıya uymadı
Merkezi hükümetin hesabı… ayrılıkçılık referandumu ertesinde Madrid kontrolünde seçimlerle bölgeyi tekrar “zapturapt” altına almak ve sandık yoluyla da yeniden “demokratik meşruiyeti” sağlamaktı.
Bölgeden kaçan sermaye ve yatırımların da etkisiyle Katalanların ekonomik çıkarlarına aykırı düşen ayrılıkçılıktan çark etmesi, “ulusal birliği, bütünlüğü savunan partilere” oy vererek sil baştan hizaya girmeleri bekleniyordu.
Beklenen “U dönüş”ün sonunda dünyaya, “Bakın Katalanlar sonunda kendi özgür iradeleriyle İspanya’da kalıyor. Buradan yola devam!” denecekti.
Ama evdeki hesap çarşıya uymadı.
Yüzde 82’lik rekor katılımla oy kullanılan seçimde, ayrılıkçılar yerel parlamentonun 135 sandalyesinden 70’ini aldı. Madrid yanlısı partiler ise 65 sandalyede kaldı.

Kutuplaşma bilendi
Ayrılıkçılar ve İspanya taraftarları arasında dün olduğu gibi bugün de şaşmadan ikiye bölünen bir toplumu belgeleyen tablo, 2015 seçiminde elde edilen sonuçlardan farklı değil.
Bir önceki seçimde de benzer sonuçlar alınmıştı. Ne ki bu kez aynı durum olağanüstü şartlara rağmen yeniden tescil edildi ve kemikleşti.
Yerel Katalan hükümeti başkanı Carles Puigdemont örneğin Brüksel’de sürgünde.
Dört ayrılıkçı lider “isyan” gerekçesiyle Madrid hapishanelerinde “tutuklu”...
Bu liderlerin hiçbiri seçim kampanyasında doğrudan yer almadı ve kampanyayı yönlendiremedi.
Siyasi belirsizlik” nedeniyle 3 bin şirket, İspanya’nın bu en zengin bölgesinden kaçtı. Bağımsızlık referandumunun yapıldığı ekim ayında sadece Katalan bankalarından çekilen tasarruf miktarı 6 milyar Avro’yu buldu.
Turizm yavaşladı, işsizlik belirdi ve yabancı yatırımlarda da yüzde 75’e varan bir düşüş yaşandı.
Bu şartlarda bölge halkının ivedilikle “normalleşme” istemeleri, “Madrid-ci doğrultularda” oy vermeleri beklenirken tercihlerde - iki yıl öncesine göre- kayda değer değişiklik olmadı.
Katalanlar sandıkta ne biliyorlarsa, onu okudular.
Yasadışı ilan edilen” bağımsızlık referandumu ertesinde başkent Madrid’le kıyasıya bir bilek güreşi yaşanmamış, özerklik son 1.5 ay içinde askıya alınmamış ve Katalan liderler hapsi boylamamış… onca gerilim yaşanmamış gibi hareket ettiler.

Tek çıkış müzakere
Bunlardan çıkarılacak bir ders var, o da şu: Böyle çok boyutlu ve geniş tarihi arka planı olan ayrılıkçılık problemlerini, siyasetin klasik rasyonelleri ile izah etmek mümkün değil.
Kimlik” işe girdiğinde, “akılcı seçmen davranışına” bel bağlamak hayal oluyor.
İspanya Başbakanı Rajoy Katalonya da böyle boş bir hayale kapıldı ve sonuç düş kırıklığı oldu. Katalonya son kertede en başa sardı.
Bu kez durum 2015’ten daha karışık.
Taraflar daha bilenmiş, ayrılıkçılar bile “geleceğe dair” bölünmüş durumda.
Bilinen tek şey Madrid’in “ayrılıkçılığı savunan” hiçbir yerel oluşuma ne bugün, ne de yarın… geçit vermeyeceği.
Rajoy, bu kırmızı çizgi zorlandığı sürece, Madrid’in Katalonya üzerinde kontrolü bırakmayacağını ilan etti bile.
Yalnız İspanya’nın değil Avrupa’nın da başını ağrıtan bu kördüğüm yalnız vizyon sahibi liderlerle çözülebilir.
Ancak ne Madrid, ne Brüksel, ne de Barselona da o liderlerin izi var.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları