‘Bizden biridir ne yapsa yeridir’

28 Aralık 2017 Perşembe

Saldırgan sivillere, yargı muafiyeti getiren 696 sayılı KHK çok tartışıldı.
İktidar kanadı, başta Adalet Bakanı olmak üzere, düzenlemenin 15 Temmuz darbesiyle sınırlı olduğunu söylerken metinde yer alan “ve devamı niteliğindeki” ibaresi konusunda herhangi bir açıklama getirememektedir.
Burada öncelikle bir noktayı vurgulamakta yarar görürüm: Düzenleme yalnızca 15 Temmuz darbesiyle sınırlı da olsa evrensel hukuk (AKP hukuku değil) açısından yine de sakıncalıdır. Bir kimseye ceza maddelerinin uygulanıp uygulanmayacağı ancak yargı kararına bağlıdır. Yasamanın yerine yürütmenin kaim olmasıyla yapılan KHK düzenlemeleri yargının yerine de kaim olamaz.
Tabii bu söylediklerimiz, evrensel hukuk kurallarının uygulandığı ülkeler için geçerli.
Ama olayın bu yönü bir yana bırakılıyor ve tartışma 696 sayılı KHK’nin bir defaya mahsus olup olmadığı noktasında yoğunlaşıyor.
Bu konudaki tartışmaya iktidar kanadından katılanlar içinde, en değerli katkı da AKP’nin anayasa “uzmanı” Prof. Dr. Burhan Kuzu’dan geldi.

***

Eskilerin “ismiyle müsemma” diye adlandırdıkları durumun tam tersine adındaki “kuzu”dan ziyade “kurt”u çağrıştıran Burhan Kuzu, çoğu iktidar mensubunun aksine, 696 saylı KHK için içten ve açık şu tweet’i atmış:
“İşin özeti şu: 15 Temmuz benzeri bir darbe veya terör saldırısı YENİDEN GERÇEKLEŞİRSE bu ihanete müdahale edecek vatandaşımız kanuni olarak koruma altına alınacak...”
Ne var ki Burhan Kuzu, ilk kez eğip bükmeden gerçeği dosdoğru, apaçık söylemişken AKP yönetiminin talimatı üzerine tweet’ini değiştirmiş.
Zavallı Burhan Kuzu bunca yıllık siyaset yaşamında bir kere gerçeği vurgulamışken ona da partisi müsaade etmemiş. Bir defa eline geçen fırsatı da kaçırmış.
Burhan Kuzu, kendi öz görüşünü dile getirdiği açıklamasında, 696 sayılı KHK için, “İleriyi kapsar, kapsamaz yerine tartışılması gereken düzenleme doğru mu değil mi, biz doğru diyoruz. Zaten hukukta yeri olan bir görüş” diyor.
Burada bir noktayı açmakta yarar var. Bu evrensel hukukta değil, Ahmet İnsel’in de, 23 Aralık Cumartasi günkü köşesinde Günther Jacobs’a da atıf yaparak değindiği “Düşman Ceza Hukuku”nda yeri olan bir görüştür.
Kişileri devletten (iktidardan demek oluyor) yana olan ve olmayan diye ikiye ayıran ve iktidardan yana olmayanı düşman sayan hukuk anlayışının ürünüdür “düşman ceza hukuku.”
Ceza hukukunda suçların kanuniliği ilkesine uygun olarak, suçun nesnel olarak tanımı yapılır. Failin fiilinin ona uygun olup olmadığına bakılarak hükme varılır.
Düşman ceza hukukunda ise fiilden, suçtan yola çıkılmaz, failden hareketle sonuca varılır.

***

Şu kısa açıklamadan rahatlıkla anlaşılacağı üzere, evrensel ceza hukukunda tanımı nesnel olarak verilmiş suç herkes için aynıdır. Fiil tanıma uyuyorsa herkes için suçtur, uymuyorsa, kimse için suç değildir.
Türkiye’de AKP iktidarında uygulanmakta olan düşman ceza hukukunda ise fiilden önce faile baklır, bir eylemin faili devletten (iktidardan) yana (yani makbul kişi) ise ne yaparsa yapsın suç değildir, ama fail devletten (iktidardan) yana değil, (yani düşman) ise aynı fiil suç olarak kabul edilmektedir.
Burada yargının işlevi, karşısına getirilenin yandaş mı, yoksa düşman mı olduğunu iyi saptamaktır.
Dikkat buyurunuz, düşman ceza hukukunun egemen olduğu ülkelerde vatandaşlar ya iktidardan yanadırlar ya da düşman. İkisinin arası yoktur. Düşman ceza hukukunun egemen olduğu ülkelerde, radikal İslamcıların bir zamanlarki sloganlarında belirtildiği gibi, “bitaraf olanlar bertaraf olur” (tarafsız olanlar tasfiye edilirler).
Bir zamanlar bu ülkenin çocuklarına “anayasa hukuku” okutmuş olan Burhan Hoca’nın hukukta yeri var dediği işte budur.
Kısacası Burhan Kuzu’nun hukukta yeri var dediği 696 sayılı KHK şu fikirden hareket eder:
- Mademki bizden biridir / ne yapsa yeridir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları