Ahmet... Murat... Akın... Emre...

28 Aralık 2017 Perşembe

Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi

Bütün sevdiklerimin adları gibi
Adınız geliyor aklıma ...
(Melih Cevdet Anday’ın “Anı” adlı ölümsüz şiirinden).

Geçen pazartesi o kahrolası duruşma gününden beri adlarınız dilimden; gülümseyen aydınlık yüzleriniz ve onurlu duruşunuz gözlerimin önünden gitmiyor... Ahmet... Akın... Murat... Emre...
Geçen pazartesi adına Saray denen Adaletin A’sının olmadığı o mekânda hukuk yoktu, adalet yoktu, vicdan yoktu... Ama...
İnsana saygı, insan yaşamına, emeğine, onuruna saygının zerresi de yoktu.
Hapiste 400 küsur gününü geçirmiş insana savcı hâlâ “Gazetede yayın danışmanının görevi nedir” diye soruyorsa, insan aklıyla alay ediyor, karşısındakini insan yerine koymuyor demekti...
İfade veren sanığa mahkeme heyetinin “sen” diye seslenme hakkı vardı ama savunma hakkı yoktu...
İlk günden beri bu davanın siyasi bir dava olduğunu bilmeyen yok ama savunma hakkının ellerinden alınması için “siyasi iktidar” lafı bile yetiyordu!
Suçlama gerekçesi, yandaş medyadaki yazılardı ama savunmada yandaş medya denemezdi...
O gün o mahkeme salonunda “Ben bu arkadaşlara kefilim” diyecek Mehmet Ağar ya da benzerleri; “Sanık yakınımdır” diyecek bir AKP “büyüğü” yoktu ki, salıverilsinler...
Akın, Murat, Emre, Ahmet... Cinayet işlememiş, hırsızlık, dolandırıcılık yapmamışlardı ki tutuksuz yargılansınlar...
İnsana, insan onuruna saygı yoktu ama KHK ile sivillerin silahlanmasını kışkırtan, hükümete karşı herkesi yok edebilirsiniz fetvası veren kararın ağırlığı vardı...
Bundan sonra bizleri bekleyen potansiyel tehlikelerin ağırlığı vardı...
Öfke ve intikam duygularıyla sanki bir çocuk oyunuymuş gibi “inadım inat” egemenliğinde ve keyfiliğinde bir hava vardı...
Sen konuşmak mı istiyorsun, al öyleyse duruşmayı 2 buçuk ay sonrasına erteliyorum. Yürrü Silivri’ye! (Dile kolay, üç gün, beş gün, bir hafta, beş hafta değil... 75 gün daha...)

Şizofrenik yaşam
Sevgili Murat Sabuncu, Akın Atalay, Ahmet Şık ve Emre İper... Dönem baskı dönemi olsa da sizi vicdanlara inat daha çok, daha çok içeride tutmaya çalışsalar da nasılsa bir gün devran dönecek...
Sizi bilmem ama ben, Ergenekon, Balyoz, Odatv, KCK kumpas davalarının da takipçisiydim... Sonra gördük neler olduğunu... Gecikmiş adalet, adalet değildir elbet ve yitirilen o en değerli zaman asla geri gelmez. Ama bilin ki o gün o duruşma salonundaki onurlu davranışınız herkese örnek olacak.
Siz içeride metin olmaya çalışın. Biz dışarıda sizi konuşurken, sizi paylaşırken, sizi düşünürken şizofrenik yaşamımızı sürdürmeye çalışıyoruz.
Şizofrenik: Örneğin mahkeme salonu boşaltıldıktan sonra, diyelim eve dönüp saatlerce ağlıyor, sonra “normal yaşantımıza” dönmeye çalışıyoruz...
Eğer herhangi bir yerde hoşça vakit geçiriyorsak, adınız geliyor aklıma, Silivri cehennemi geliyor aklıma, eşleriniz, çocuklarınız geliyor aklıma ve “normal yaşantıma” döndüğüm için kendime müthiş öfkeleniyorum...
En çok en çok gülerken utanç duymamaya çalışıyorum... Çalışıyoruz...
Haksız yere bunca insan hapisteyken, bunca insan işinden atılmışken, bunca aile perişanken nasıl sanki her şey “normalmiş gibi” yapabiliriz ki!
Evet şizofrenik bir yaşam:
Konya’da Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde felsefe öğretmeni Ercan Harmancı’nın “Kız öğrencilerin giydiği eşofman onları çıplak yapar” lafına gülsek mi ağlasak mı diyemiyorum, çünkü o “felsefe hocasının” anında kovulması gerektiğine inanıyorum... Ama gelin görün ki öyle olmuyor...
Sonra Kahramankazan AKP Kadın Kolları Kongresi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Peygamber” ilan edildiğini “Allah tarafından gönderildiğini” okuyor; dini referanslar daha nereye kadar gidecek diye merak etmeden duramıyorum...
Tanrı korusun ya hayır peygamber değil diyecek olursam yeni KHK ile 16 Temmuz’un devamını mı getiriyor sayılırım diye düşünmeden edemiyorum...
Ortalıkta bol bol dolaşan “Gönüllü Silahlı Güçler”; “Halk Özel Harekâtı” vidolarını izleyip kabus görmeye başlıyorum... Sahi bunlar “Paralel Yapı” değil mi?
“Silahlı Siviller Dönemi”ne kucak açtık. Şizofreni had safhada!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları