Hikmet Çetinkaya

Ne şeriat ne de darbe

31 Aralık 2017 Pazar

Tarihe not düşmek için - 13

Tankların Sincan’dan geçmesinden sonra olup bitenleri izliyor musunuz?
DYP’liler koro halinde “laiklik” üzerine her ortamda konuşuyorlar.
Diyorlar ki:
“Biz laiklikten asla ödün vermeyiz. Eğer RP bunu yaparsa hükümeti bozarız...”
Acaba kim kimi kandırıyor? Kandırılan, toplumun demokratik dinamik güçleri...
Refah Partisi’nin “ekmeğine yağ süren” DYP’Ii ve ANAP’lılar değil miydi? Milli Eğitim Bakanlığı’nda, emniyet örgütündeki “şeriatçı yapılanma” bu iki partinin desteğinde olmamış mıydı?
RP’nin DYP’yi teslim aldığı bir gerçekti. Devlet için de en geç bir yıl içinde “şeriatçı örgütlenme” tamamlanacaktı...
O zaman ne olacaktı?
Sıra Türk Silahlı Kuvvetleri’ne gelecekti...
RP her şeyi çok önceden planlamıştı. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının canlarıyla, kanlarıyla kurduğu laik demokratik Cumhuriyeti ele geçirmek için yapılacak işler belirli bir zaman birimine bağlanmıştı. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne el atıldığında “şeriata giden yol”da hiçbir engel kalmayacaktı. O nedenle de Refah kendilerine yakın subaylarla öteden beri ilişki içindeydi. Ordu içindeki Nurcu subay ve astsubaylarla “dirsek teması”nı öteden beri sürdürdüğü de bir gerçekti...
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde örgütlenmesiyle tanınan bir tarikat şeyhiyle, söylenenin tam tersine yakın ilişkiye girdiği belirtiliyordu Refah Partisi’nin. İlk aşamada Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi’yi emekli etmek için çok önceden DYP kanadıyla işbirliği bile yapılmıştı. O tarihte tarikat şeyhi, Orgeneral Ahmet Çörekçi’yi harcamak için şu savı ortaya atmıştı:
“Darbe yapılacağı duyumları alıyoruz...”
Tarikat şeyhi bu durumu sadece üç dört gazeteciye açıklamış, bu gazetecilerin daha sonra birileri tarafından kulağı çekilmişti...
Acaba tarikat şeyhi niçin Orgeneral Ahmet Çörekçi’yi hedef seçmişti?
Nedeni açıktı. Çünkü tarikat şeyhi yıllardır Eskişehir Hava Üssü’nde özellikle astsubayları çok iyi örgütlemişti. Bekâr astsubayların ev kiralarını bile o tarikat şeyhinin adamları ödüyordu. Atatürkçü ve yurtsever olarak bilinen Orgeneral Ahmet Çörekçi’nin Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na getirilmesi, tarikat şeyhinin canını çok sıkmıştı...

***

Ne şeriat istiyoruz ne de askeri darbe!..
Ama Türkiye’de şeriatın giderek ivme kazandığını görmemek ve tepki göstermemek safdillik olur. Kimi meslektaşlarımız ve aydınlarımız, şeriatın ayak seslerini Sincan’daki olaya kadar görmezlikten geldiler...
Hatta kimi aydınlarımız şeriatçılarla “demokrasi” adına uzlaşmak istediler. Onlarla uzlaşıp birlikte yaşamanın yollarını aradılar.
Biz ne dedik yıllardır bu köşede?
Şunu:
“Şeriatçılar demokrasi düşmanıdır, bunlarla uzlaşılmaz...”
Bakın şimdi şeriatçılar gerçek yüzlerini gösterdiler ve “Biz demokrasi istemiyoruz, uzlaşmadan yana değiliz” diye açık açık yazmaya başladılar...
İşte bir şeriatçının köşesinde çıkan yazısından bir bölüm:
“Hatır için demokrat görünmek sahtekârlık olurdu. Çünkü ben kuldum. O vatandaştı. Ben ilahi nizama inanıyordum; o beşeri düzene inanıyordu. Hangi noktada buluşacaktık? Demokrasiyi kökten reddetmek benim için bir iman ve itikad meselesiydi...”
Şeriatçı açık açık neyi amaçladığını, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne nasıl baktığını anlatıyordu yukarıdaki açıklamasıyla. Ama bizim meslektaşlarımız bu kişilerle uzlaşmak ve anlaşmak için nedense çaba göstermeyi demokrasi bilinci sanıyorlardı...

***

Şeriatçı basın aylardır Türk Silahlı Kuvvetleri’ni “din düşmanı” olarak gösteren yayınlar yapmıyor mu?
Yapıyor!..
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’ya “Konuş Karadayı” diye tehdit savuranlar, Tuğgeneral Doğu Silahçıoğlu’nu “Cami yıkıyor” diye yalan haberlerle “şeriatçı güçlere” hedef gösterenler dün de şu başlığı attılar:
Demirel’den camiye tavır...”
Şeriatçılar, RP desteğiyle bir askeri darbe kışkırtıcılığı yapıyorlar. RP’nin amacı “vuruşarak” DYP ile ortaklığı bozup erken seçime gitmek. Bunun için toplumu ikiye bölmeyi amaçlıyorlar...
Göreceksiniz bir süre sonra “bir şeriat fişeği”ni daha ateşleyip ortalığı yeniden karıştıracaklar...
RP’nin taktiği toplumu bölüp şeriata giden yolu açmaktır...
Türkiye’de demokrasi yanlısı hiç kimse darbe çığırtkanlığı yapmıyor. Ama herkes Türkiye’de şeriatçı yapılanmayı varoşlardaki şeriatçıların “silahlı milis kuvvetleri” oluşturduğunu görüyor. Onun için, şeriatçıların Sincan’daki tankların geçis¸inden sonra “demokrasi çığlığı” atmalarına da kimse inanmıyor...
Biz ne şeriat ne de darbe istiyoruz.
İsteğimiz, demokratik güçlerin şeriata karşı uyanık olmasıdır.

Bu yazı 8.2.1997 tarihinde yayımlanmıştır. (H.Ç.)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları