2017’nin son günü...

31 Aralık 2017 Pazar

2017’nin son günü... Kimileri tatlı bir telaş içinde... Belki de tembellikte... Kimi eve kapanmış ya da kendini sokaklara atmış... Kiminin ağzında bir küfür, kiminin dudaklarında bir gülümseme... Yeni yılın bir öncekinden daha iyi olacağı umudunu yeşertmek isteyen isteyene...
Bugün bu yazıyı okumasanız da olur. Çünkü çok kişisel bir yazı... Şu kahrolası 2017 yılında, meslek yaşamımın ellinci yılını doldurdum... Dile kolay, elli yıldır yaz babam yaz!
Gece yazdım, gündüz yazdım. Kışın yazdım, her yaz ve tüm baharlarda yazdım.
Sevince yazdım, kızınca yazdım.Öfkelenip yazdım, ağlayarak yazdım... Sevinçten sevince bulutların üzerinde uçarken yazdım. İçim çok acıdığında, için için kanarken yazdım.
Öğrenmek için yazdım; öğrenince yazdım. Anlamak, kavramak, sormak, sorularımı çoğaltmak için yazdım...
En çok, en çok, paylaşmak için yazdım. Tanıklık etmek için... Bunu herkes bilmeli diye yazdım... Bunu yazmazsam ölürüm diye yazdım...
Unutmak için yazdım, unutmamak için yazdım. Kimse unutmasın diye... Kayda geçsin diye...
Karşı çıkmak, itiraz etmek, hayır demek için yazdım. Ama sığınmak, hayata sarılmak için de yazdım.
Bir insana dokunabilmek, bir çocuğu gülümsetebilmek için yazdım... İçeridekiler ve dışarıdakiler için... Yalnız değilsiniz demek için...
Hem başkalarının hem de kendi düşlerimi ve düşüncelerimi çoğaltmak için yazdım...

Yazmak... Yürümek...
Yukarıdaki satırları yazarken omuz başımdaki bir ses beni dürtükledi: Şu uğursuz 2017’de kimileri yürüttü, kimileri de yürüdü!
Yürütenler malum! Yürüyenlerin ise can evimizde yeri var. Ne çok, ne çok yürüdük!
Sadece Ankara’dan İstanbul’a Adalet Yürüyüşü’nü kastetmiyorum. Hapishaneler önünde yürüdük, mahkeme koridorlarında yürüdük, meydanlarda alanlarda yürüdük. Haksızlığa, zulme, baskıya, yasaklara, yıkımlara karşı yürüdük...
Sevgili okurlar, 2018’i, Nâzım Hikmet’in az bilinen bir şiiriyle karşılayalım: “Yürümek...”
Yürümek eylemi yerine siz farklı bir eylemi de koyabilirsiniz.... Ben “yazmak” eylemini koyuyorum...
“Yürümek;
yürümeyenleri
arkanda boş sokaklar gibi bırakarak,
havaları boydan boya yarıp ikiye
bir mavzer gözü gibi
karanlığın gözüne bakarak
yürümek!..

Yürümek;
dost omuzbaşlarını
omuzlarının yanında duyup,
kelleni orta yere
yüreğini yumruklarının içine koyup
yürümek!..

Yürümek;
yolunda pusuya yattıklarını,
arkadan çelme attıklarını
bilerek
yürümek...

Yürümek;
yürekten
gülerekten
yürümek...”

Sevmek... Söylemek...
Bugün, 2017’nin şu son gününde bu yazıyı yazıyorsam, sadece şunu söylemek için yazıyorum:
Çok zor da olsa, olanaksız gibi de görünse, siz sevgili okurları, yılmadan, yorulmadan, umutsuzluğa kapılmadan, daha güzel, daha adil, daha eşitlikçi, şiddetten arınmış bir yeni yıl düşlemeye davet ediyorum.
Hayallerinizden sakın ola vazgeçmeyin!
Umudunuzu asla yitirmeyin!
2018’de hepinize sevdiklerinizle birlikte sağlık, huzur ve mutluluk diliyorum.
Sevdiklerinize onları ne çok sevdiğinizi söyleme fırsatını sakın kaçırmayın. Yılbaşı bize bu fırsatı veriyor...
Sevmek... Yürekten... Gülerekten...
Yazmak, yürümek... Yürekten... Gülerekten...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları