RTE = OHAL + KHK - AKP

02 Ocak 2018 Salı

Yeni yılın başında hiç olmazsa içinizi ferahlatacak bir şey yazmak isterdim…
Türkiye’de “demokrasi” olduğu söyleniyor! “Olağanüstü Hal (OHAL)ve “Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK)ile yönetilen, halkın iradesinin temsil edildiği TBMM’nin dışlandığı, bir ülkede yaşamıyor muyuz?
15 Temmuz olayları ile bağlantılı “sivillere ceza muafiyeti” getiren “696 sayılı KHK’nin 121. maddesi” gündeme oturdu. Herhalde bu maddeyi, Adalet Bakanlığı’nın hukukçuları değil, külliyenin “astronomik” maaşlı, hukuk bilmeyen imam hatipli danışmanları kaleme almış olmalılar!
Muhalefetin, hukukçuların tepkileri yetmedi, AKP’nin kurucu önderleri de nazik ifadeler ile eleştirdiler. Hatta yılın son haftasında, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile AKP Reis-i Umumisi arasında bir söz düellosu yaşandı. İlk, kısa açıklamasına, Reis-i Umumi’den yanıt gelince Gül şu tepkiyi gösterdi.
“Kararnamede bir boşluk görüyorum. Ufak bir düzeltme ile bunun önüne geçilebilir diye düşündüm. Ben hayatımı; millete, devlete hizmetle geçirmiş eski bir Cumhurbaşkanıyım. Önemli konularda görüşlerimi halkla paylaşmak da önemli bir sorumluluk benim için. Bunun arkasında herhangi bir mesele aramanın da hiç anlamı olmadığı kanaatindeyim!”
Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç da, Gül’ün tepkisini paylaşan bir açıklama yaptı.
AKP Reis-i Umumisi, CHP’li Ömer Süha Aldan’ın ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuyla bağlantılı eleştirisine tepki gösterirken, dolaylı olarak Gül ve Arınç’a da “kızgınlığını” şöyle vurguladı:
“Cehalet paçalarından, terbiyesizlik bunların suratından akıyor. Partisinin başındaki zata özenmiş olacak ki bu şekilde ortaya atılıp milletimize saldırma cüreti gösteriyor. Tabii biz bunların tıynetini, cibilliyetini çok iyi bildiğimiz için açıkçası yaptıkları terbiyesizliğe şaşırmadık.
Bizi şaşırtan, hiç beklemediğimiz bazı gelişmeler. Bu husumet kervanına bizim dava arkadaşlarımızdan bir kısmı nasıl katıldı, nasıl katılıyor? Yazıklar olsun!”
Reis-i Umumi, kadim dostu AKP’li arkadaşlarına da “cehalet parçası, terbiyesiz” sözleri ile şöyle yüklendi: “Her nedense bir anda büyük bir gürültü kopartıldı. Bana göre büyük bir gürültü değil, bunu da söyleyeyim. Tuhaf kampanyalar başlatıldı, hatta hatta, içimizden bazıları da bu kampanyaya katıldı. Tabii üzüldük. Yapmamaları gerekirdi ama bu katılanların ne yazık ki 16 Nisan’da da aynı kampanyaya katıldığını görüyoruz.
16 Nisan’da da, bugün bu kampanyaya katılanlar o zaman ‘evet’ demediler, ‘hayır’ dediler. Niye? Onlar bu işleri çok iyi biliyorlar. Biz bir yolda, beraber aynı dava arkadaşı değil miyiz? Gönüldaş değil miyiz? Nasıl oluyor da bir anda affedersiniz gidip Bay Kemal’in kayığına biniyorsunuz?”
Sonrasında Düzce’deki konuşmasında “Türkiye yanarken, insanlık inim inim inlerken, sesleri solukları çıkmayan kişiler bir anda sahaya inmeye, olur olmaz konularda konuşmaya başladı. Hayırdır! Biz milletimizle muhabbetimizi derinleştirirken, bu bozgunculuk merakının sebebi nedir?”
Bozgunculuğun nedeni basit… Daha önce söylediği “metal yorgunluğunun” çoktan kendisinde başlamış olması değil mi?
16 Nisan’da halkoylamasında ne olmuştu? Zatı Alileri güç bela yüzde 51.2 “evet”, yüzde 48.8 “hayır” almamış mıydı? Demek ki iktidar eğrisi yokuş aşağıya gidiyor!
Üstattaki “panik” o günden sonra başlamadı mı? Ne demişler?
“Fış fış kayıkçının küreği, düp düp eder birilerinin yüreği…”

***

Yeni Yılınızı Kutlarım… Değerleri okurlarımın yeni yılını kutlar, sağlıklı, mutlu, huzurlu, terörsüz, diktatörsüz bir 2018 dilerim… Saygılarımla…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları