Arif Kızılyalın

Kayıp zamanın peşindekiler... Bir film, bir takım

07 Ocak 2018 Pazar

Senaryosunu Cem Yılmaz’ın yazdığı, yönetmenliğini Kıvanç Baruönü’nün yaptığı, yılın ilk Türk filmi, “Arif V 216” büyük ilgi görüyor. Her ne kadar bir grup, küfür sınırına varan ‘argo’ söylemler nedeniyle bu yapıtı ‘seviyesizlikle’ itham etse de, 1.5 saatlik filme edebiyat penceresinden bakmadan ‘popülist’ yorumlara pek inanmamak gerek!
‘Laf ola torba dolacılar’ın iddia ettiğinin aksine film aslında, modern edebiyat anlayışının tüm unsurlarını barındırıyor.
Mesela, uzaydan gelen robot tipini üstlenen Ozan Güven’in, ünlü yazar ve eleştirmen Aldous Huxley’in ‘Brave New World’ adlı kitabında gündeme getirdiği “Sevdiğimiz şeylerin bizi mahvetme tehlikesi”ni sergilemesi, Arif Işık karakterindeki senarist-oyuncu Cem Yılmaz’ın Marcel Proust’un izinden yürüyüp ‘Kayıp Zamanın İzinde’ koşuşu, metinlerarasılık, geriye dönüşler, bir dönem Türk sinemasına ve sahnesine damga vuran isimlerin anımsatılışı, senaristin (Cem Yılmaz) senaryoya sesli müdahalesi, pastiş ve parodi ancak modern / postmodern yapılarda rastlanılabilecek ‘düşünülmüş’ ögeler.
Kim ne yorum yapar bilemem, siz bu filmi bir de ‘edebiyat eleştirisi’ gözlüğü ile izleyin...
Şimdi diyeceksiniz ki, spor sayfası ile sinema eleştirisinin ne ilişkisi var; gayet de var.
Gazetelerde okumuş, TV’lerde izlemişsinizdir, Galatasaray’ın ‘eskimeyen’ yeni teknik direktörü Fatih Terim, ekibini açıkladı 4 gün önce. İlk ‘okey’ Taffarel’den gelmişti, ardından Hasan Şaş ve Ümit Davala da ekibe katıldı. 2012-2013 şampiyonluğuna adlarını yazdırıp 2013’te işler istenildiği gibi gitmeyince gönderilen ekibi toplamıştı Fatih Terim; bir anlamda Marcel Proust gibi ‘kayıp zamanın’ peşindeydi. Daha doğrusu zaman makinesine binip, 4 yıl öncesine dönmüş, aktüel zamanda başarılı olmanın yolunu geçmiş zamandaki kesitlerde aramayı tercih etmişti...
Başarılı olur mu?
Elbette olur, her ne kadar mevcut kadroyu kendi kurmadıysa da Terim de tıpkı Arif V 216 filmindeki gibi robotu kırılmadan yere indirebilir, çünkü denenmiş başarılı bir sistemi var elinde.
Bu arada Terim demişken; Fatih Hoca şu an Galatasaray’ın lisanslı teknik direktörü... Ve TFF’nin Antalya’da antrenör semineri yapılacak. Organizasyona 17 Süper Lig takımının teknik kadroları, 1. Lig teknik direktörleri, milli takım hocaları davet edildi. Çağrılmayan tek kişi, Türk Milli Takımı tarihinde Mustafa Denizli ve Şenol Güneş’le ‘en başarılı’ 3 isimden biri olan -üstelik- Galatasaray’ın başında bulunan Fatih Terim’di. Eğer Fatih Hoca bu toplantıya çağrılmıyorsa TFF ‘taraf’ olmuş demektir. TFF tarafsa, federasyonun ‘maaşlı personeli’ profesyonel hakemler de taraftır. Çünkü, Türkiye’de hakkaniyet değil ahbap-çavuş ilişkisi ön plandadır!
TFF taraf dedik ya, federasyon çatısı altındaki birileri gerçekten Fatih Hoca’yı bitirme hevesinde. Eğer derinlemesine bakarsanız bu isteği hissedebiliyorsunuz. Örneğin milli takımın 2 önceki teknik direktörü Hiddink’e yıllık 8-9 milyon Avro ödendiği, ülkesine gönderilirken bir o kadar tazminat verildiği bilinirken, federasyondaki ‘şer cephesi’nin Fatih Hoca’nın milli takımdaki yıllık 3 milyon Avroluk maaşını günümüz kurundan Türk Lirası’na çevirip gündeme taşıması, -yazdırtması- manidar! Ayrıca, Fatih Hoca’nın basit bir kebapçı kavgası nedeniyle yerinden olmadığını, referandum sürecindeki ‘evet zinciri’ne, “Ben spor adamıyım politika ile ne alakam olur” diyerek ilgisiz kalması yüzünden kurban edildiğini bilenler Terim antipatisini, lütfen ‘aktüel zaman’ değil, ‘geçmiş zaman’ formatında yeniden okusunlar!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Huzur’u ararken! 27 Mart 2024
Güvenlik kurulu! 19 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları