Başbakanı İzlemeye Devam Edelim

10 Eylül 2008 Çarşamba

Öyle anlaşılıyor ki; Sayın Başbakan, partisinin İstanbul ilçe kongrelerinde ekim ayından sonra, elektrik fiyatları ile daha da artacak hayat pahalılığı başta olmak üzere halkın asıl sorunlarının irdelenmesi yerine, gündemi ucuz polemiklerle doldurma stratejisini kendisi için daha kolay bir yöntem olarak seçmiş.

Bu nedenle de yolsuzlukların üstüne giden medyayı hedef alan konuşmalar yapıyor; özellikle de Doğan Grubunu öne çıkartarak partililerine Aydın Doğanı hedef göstermek istiyor.

Başbakanın salt Aydın Bey ile başlattığı tartışmanın, bu köşeyi ilgilendirmediği düşünülebilir. Ne ki, Erdoğanı Doğan Grubu gazete ve televizyonları başta olmak üzere, başka medya organlarına da hücum ettiren neden, herkesçe bilindiği gibi Almanyada Deniz Feneri adındaki dernek yöneticilerinin yoksullara yardım amacıyla topladıkları bağışlar nedeni ile Frankfurt Başsavcılığı tarafından başlatılan kovuşturmada ortaya çıktığı söylenilen kimi kanıtların bizim kamuoyumuza yansıtılışıdır.

Başbakan bu haberlerde, Frankfurt Savcısının iddianamesinde kendisi ile partisinin de adlarının karışmasından ötürü, Aydın Doğan ile hesaplaşmak isterken, iktidarını eleştiren köşe yazarlarını, patronların silahşorları gibi gördüğünü de gizlemiyor. Özellikle köşe yazarlarının ürettikleri görüşlerin ücret aldıkları işverenin direktifleri doğrultusunda ısmarlanmış olduğunu söylemeye kalkışıyor.

Böyle bir suçlama, sadece Doğan Grubunda çalışanlar için geçerli olamaz. Kalemlerini, işverenlerinin ya da başka güçlerin isteklerine bağışlamış olanlar varsa, Başbakan bunları isimleri ve kanıtları ile açıklamalıdır.

Böyle bir genellemenin, Doğan medyasında çalışan; ama genelde AKPnin icraatlarını destekleyen bilinen isimleri de kapsamakla kalmadığı, kendileri için yandaş medya denilen gazete ve televizyonlarda görüş üreten meslektaşlarımızı da içine alacağını Sayın Başbakan bilmiyor mu?

Tepki her gazeteciden gelmeli

Diyelim ki, parayı veren, elbette düdüğü de çaldırır görüşünden yola çıktığı için Recep Tayyip Erdoğan, böylesine ağır bir töhmet ile medyayı suçlamaktadır.

O suçlama karşısında Doğan Grubu dışında ve bir Cumhuriyet yazarı olan benim kadar; mesela Sabah ya da Star veya Yeni Şafak gibi gazetelerde çalışan gazetecilerin de tepki göstermiş olmaları gerekir sanırım.

Özellikle Turkuaz Medya yöneten holdingin hâkim noktasında Erdoğanın damadının oturduğunu bilenler, kendi düşüncelerine ters bir kalemin yazısının hazırlanışını sadece o damat beye değil, Keçiörendeki kayınpedere kadar uzatabilirler Başbakanın bu mantığından yola çıkarak.

Dahası da var...

Gazeteci önünde sonunda iş akti feshedilirse yargıya giderek hakkını arama olanaklarına sahiptir. Ya milletvekilleri?

Onlar, ne yazık ki partilerinin genel başkanlarının iki dudağı arasından çıkan bir direktif sonunda listelerde yer ve sıra alabildikleri için, liderin her dediğini buyruk gibi algılamıyorlar mı?

Ne dersiniz Sayın Başbakan? Alkışını az gördüğünüz milletvekilini gelecek seçimde listenizde tutacak kadar cömert misiniz?

Silahşor arıyorsanız medyadan önce parti grubunuzun sıralarında oturanlara bakınız...

Faks: 0 216 302 82 08 

E-Posta: [email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları