Mehmet Faraç

Öfkenin Dört Nedeni !

10 Eylül 2008 Çarşamba

6 yıl önce Yolsuzluklara damardan girip önleyeceğizdiyen Başbakan neden bu kadar kızgın acaba? Gazete sahiplerini ilçe kongrelerinde yuhlatacak öfkenin ardında ne yatıyor?.. Biraz olsun ülkenin gündemine odaklanabilen en sıradan yurttaş bile bu saldırgan politikanın ardında son iki ayda patlak veren AKPyle ilişkili dört yolsuzluk olayının durduğunu kolaylıkla görebiliyor.

1 milyon dolarlık rüşvet olayı nedeniyle AKPli Şaban Dişli, Erdoğanın yardımcılığı görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Deniz Feneri Derneği dolandırıcılığıyla ilgili iddianame iktidar partisine ve Başbakanlık’a kadar uzandı. AKP Batman İl Başkanı Ömer El bir çete ile birlikte ihaleye fesat karıştırmak suçundan aranıyor! Gaziantepte ise AKPli Büyükşehir Belediyesinin partili işadamlarına üç günde 73.5 milyon YTL rant sağladığı iddiaları savcılıkta!

Erdoğan işte bu yüzden öfke saçıyor! Ülkenin başbakanı en yakınındaki yardımcısına, il ve belediye başkanlarına uzanan rüşvet ve yolsuzluk dosyalarının, merhamet vurguncularının üzerine gideceğine medyayla polemiğe giriyor. Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz dün, Erdoğanın kızgınlığının altında hileve numarayattığını belirterekAlmanyadaki Deniz Feneri davasında paraların din-iman adına hortumlandığı, aralarında Recep Beyin yakın tanışlarının da bulunduğu din kardeşleri tarafından yutulduğu gerçeğini saklamak için bu numaralar çok hafif. Vatandaşlardan hortumlanan paraların bir bölümünün Başbakanlık’a gönderildiği Alman savcının iddianamesinde yer alıyordemişti.

Hürriyetin eski dinci yazarı bile dünkü köşesinde Erdoğana Ne kadar çılgınlaşırsan çılgınlaş. Artık Çakırcalı Efe havası basmaktan vazgeçmelisin Başbakandiye isyan etmişti!

Yandaş medyanın gücü AKP yönetici ve yandaşlarının karıştığı yolsuzluk ve vurgun olaylarını gizlemekte aciz kalıyor! Parti yolsuzluk sarmalında freni boşalmış kamyon gibi baş aşağı gidiyor! Farların ampulü de patladığı için direksiyondaki, içinde ilerlediği karanlıkta avaz avaz bağırıyor!..

Devekuşu ve Hain!

Cuma günkü Med Cezirde Deniz Feneri vurgunu konusundaM. Şevket Eygi, Fehmi Koru ve Hasan Karakaya neden susuyorlardenilmişti ya?.. Koru ve Karakaya, Zaman, Yeni Şafak, Star, Bugün ve Sabahta yazan prangalı yoldaşları gibi devekuşu taklidi uğruna başlarını halen kumdan çıkaramadılar! Eygi ise cumartesi günkü köşesinde Saçı bitmedik yetimlerin haklarını yemekbaşlığı altında isim vermeden son günlerde AKPlilerin de karıştığı yolsuzluklara şöyle gönderme yapmıştı:

Sayın Başbakan Saçı bitmedik yetimlerin hakkını yedirmeyeceğizdedi. Kendisini candan kutluyorum. İhalelere fesat karıştırmak saçı bitmedik yetimlerin hakkını yemek demektir. Resmi işlerden komisyon almak. Emanetleri layık olmayanlara vermek. Haram yollarla, siyasî nüfuzla mala mülke sahip olmak... Oğullarına, damatlarına yasa ve ahlâk dışı zenginlikler temin etmek... Bunları zimmetlerine geçirenler yüce İslâm dini tarafından hain ilan edilmiştir. Müslüman bir ülkede saçı bitmedik yetimlerin hakları yeniyorsa, orada durum çok fena demektir.

Tuzağa Düşen Gündem!..

Deniz Feneri vurgunu dün ne yazık ki manşetlerden inmişti. Gazetelerin tamamında Erdoğan-Aydın Doğan tartışması vardı. Hürriyet, Doğanın Biat etmeyizsözünü manşete çıkarmıştı. Milliyet, Doğanın Erdoğana yönelik Ne biliyorsan hemen açıklasözleriyle meydan okumuştu. Doğan Grubunun Radikal’i patronun sözünde manşet yapacak bir bölüm bulamamış, Ermeni Dışişleri Bakanının sözlerini büyüt-müştü! Vatan, Herkes Sabah gibi olsun istiyordiye başlık kullanmıştı. Deniz Feneri yolsuzluğu yerine, dosyada adı geçenlerin tekziplerini yayımlayan Sabah gazetesi, ErdoğanınHilton için niye bana geldin?sözünü manşete çekmişti. Dindarların merhametinin talan edilmesine karşı mide bulandırıcı bir suskunluk sergileyen gerici basın ise Erdoğanın sözlerini fırsat bilip Doğanı hedef almıştı. Yeni Şafakta Bizi izlemeye devam edinbaşlığı vardı. Zaman Aydın Doğana bir hafta süre verdi, Vakit Hodri meydan, Star ise Açıklamazsan açıklarımbaşlıklarıyla çıkmıştı. Dünkü gazetelerin başlıkları kimin Erdoğan ve AKPye biat ettiğini, kimin etmediğini çok net kanıtlamıştı! Ancak biat etmeyenler Erdoğanın gündem değiştirme tuzağına düşmekten de kurtulamamıştı!

Kasımpaşalı Başbakanı da öncelikle lâf altında kalmama iddiası ve Üstüme gelmeyin, yakarımkültürü yönetiyor! Deniz Feneri soruşturması ile ortaya çıkan dolandırıcılık, AKPnin başına gelen en yıkıcı felâkettir. Kızılaya İslamcı alternatif yaratmak için örgütlenmiş, iktidar tarafından özel statü verilecek kadar kollanmış olan bu kuruluş, partiye yandaş medya yaratmak amacıyla yağmalanmıştır. Özgür bir medya bunu değilse neyi haber yapacaktır? Ama Türkiyede devletten aldığı gücü hoyratça kullanan bir zihniyet işbaşındadır. Bu zihniyet, hükmettiği medya uzuvlarını susturmuş, geri kalanları da susturmak için baskıya başlamıştır.

Güngör Mengi, Vatan

Deniz Fenerinde yolsuzluk iddiaları adalet terazisinde tartılacağına, konu siyasi zemine kaydı. Bir medya patronunun açıktan hedef alınması, yaşadığımız tecrübelerin ışığı altında söyleyebiliriz, hiç hayırlı olmamıştır. Ayrıca, basın özgürlüğünü zedeleyen bir yönü de vardır. Çünkü, siyasi iktidarın, bazı yayınların yapılmasını önlemeye çalıştığı izlenimi doğabilir. Öte yandan, medya sahiplerinin, devletle ilgili işleri olmaması gerekir tezinin haklılığı da, bu ilişkilerde bir kere daha su yüzüne çıkmıştır. Unutmayalım ki, geçmişten bugüne kadar basın yayın gücünü ellerinde bulunduranlar, kendi çıkarları için iftira atmaktan kaçınmamıştır.

Nazlı Ilıcak, Sabah

Meeeeelen!..

Yerel seçimler yaklaşıyor. Başbakan Erdoğanın Gâvur İzmirdiye aşağıladığı bir kentin belediye başkanlığı koltuğunu ele geçirmek için aylar önce çevresine talimat yağdırdığı biliniyor. AKPli bakanlar CHPli belediye yönetiyor diye Türkiyenin üçüncü büyük kentinde bir taraftan içme suyu yatırımlarını engelliyor, diğer yandan su kirli iddiasıyla milleti galeyana getirmeye çalışıyor! Oysa Nevşehir, Aksaray, Niğde, Van, Afyonkarahisar ve Karsta da AKPli belediyeler yurttaşlara arsenikli su içiriyor!

Aslında İzmir kavgası Ankaradaki su rezaletini örtbas etmek için uydurulmuş suni bir gündemdi. Başbakan işte o gündemin yaratıcısı olan ve BOTAŞ borcu için uğruna özel yasalar çıkarttığı Melih Gökçekin ramazanın ilk günü verdiği iftar yemeğinde yine İzmir Büyükşehir Belediyesine yüklenmişti. Vay efendimİzmir Belediyesi olarak bir barajı ben bitirdim diyebiliyor musun?.. CHP’liBaşkan Aziz Kocaoğlu Erdoğana Üç barajın kaynağı hazır. Bakanlık engelliyor diye yanıt vermişti. Ancak bu kez devreye Ankara ve İstanbula kanalizasyon suyu pompalanmasını yalnızca seyretmekle yetinen Çevre Bakanı Veysel Eroğlu girmiş, Kocaoğluna Beceremiyoruz desin, biz yapalımdiye seslenmişti. Konu beceriyse eğer, milyonlarca İstanbullu belediye başkanıyken kentin su sorununu çözemeyen Erdoğan ve o dönemdeki yardımcısı Eroğluna gülüyordur herhalde!.. İstanbul 50 yıl susuzluk çekmeyeceksloganıyla başlatılan ve 1 milyar 114 milyon YTL harcanan Melen Çayı projesi fiyaskoyla sonuçlandı!.. İstanbulun su rezervi yüzde 20lere düşerken, bu kenti neden halen son 6 yılda halkın 670 milyon YTLsini toprağa gömen “lale” devri özentisi bir belediye başkanı yönetiyor! İstanbulun kuruyan barajlarında su arayan koyunlar acaba nedenMeeeeelendiye bağırıyor!

e-posta: mfarac@cumhuriyet.com.tr



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Rahat Uyu Paşam!.. 10 Kasım 2009

Günün Köşe Yazıları