Gülengül Altınsay

Hayaller ve hedefler

11 Ocak 2018 Perşembe

Cenk Tosun bizim için rekor fiyata -yaklaşık 26 milyon Avro’ya- Everton’a gitti, Barcelona’da istenmeyen Arda Turan ise kendine yeni bir yer bulamadığı için Başakşehir’e -1.5 yıl için yaklaşık 10 milyon Avro’ya- imza için geliyor.
Ve şu anda gündemimizde bu iki transfer var.
Tamam Beşiktaş açısından kazançlı bir transfer Cenk’inki ama artık bundan böyle her gol attığında Tosun Paşa filminin müziğini artık duyamayacağız Vodafone Park’ta. Sadece o müzik mi? Bakalım Beşiktaş’tan gol sesini ne kadar sıklıkta duyabileceğiz bundan böyle. Cenk gibi bir golcünün yeri ne kadar doldurulabilirse o kadar.
Daha da önemlisi bir Dünya takımı hayaline ulaşabilecek mi Beşiktaş bu devre arası transferiyle? Bayern Münih karşısında ezilirse ve de bu sezon en azından 2. olamayıp Şampiyonlar Ligi ümidini de kaybederse her şey tepe taklak gider. Çünkü “Dünya kulübüyüz” demekle dünya kulübü olunmuyor, Bayern gibi takımlara kafa tutarsanız dünya size bu unvanı veriyor. Yani hayal başka hedef başka.
 
Altyapısız futbolumuz
Şenol Güneş diyor ki: “Çayın, tütünün fabrikasını yapıyoruz. Oyuncunun da fabrikasını yapalım. Yetiştirelim, iyilerini Avrupa’ya yollayalım. Bizim liglerimizde oynasınlar. O da mı olmadı, en azından insan olurlar, adam olurlar.”
Türkiye’de futbolun kurtuluşu burada zaten. Aslında bilinmeyen bir şey de değil bu. Her bir şeyi taklit etmeyi seviyoruz ya Avrupa kulüplerinin yönetim biçimlerini de biraz taklit etsek sorun çözülecek aslında.
Bizde kulüpler hiç emek harcamadan, yayın haklarından, sponsorluklardan gelen paraları menajerlerin teşvikiyle bol keseden futbolcu transferlerine harcıyorlar. Her yıl sil baştan takım kuruyorlar. Aldıkları futbolcuları çoğunlukla zararına gönderiyorlar. Büyük kulüpler bunu yaparken küçük kulüpler de onları örnek alıyor. Yani büyük küçük kimsenin futbola emek vermek diye bir derdi yok.
 
Belediye takımları vitrinde
İşte futbol böyle bir çıkmazdayken ortaya çıkan belediye destekli takımlar önce iflas etmiş takımları yaşatmak gibi siyasi bir misyonla indiler sahaya. Bütçeler kısıtlıydı. Harcadıkları paralar da fazla göze batmıyordu.
Başakşehir’in aslı İBB de aşağı yukarı öyleydi. Üstelik başlarında Abdullah Avcı gibi çok iyi bir teknik direktörleri vardı. Güzel futbol oynuyorlardı. Ta ki son iki sezona kadar. Artık onlar da milyon dolarlık pahalı transferler yapıyor, Adebayor gibi, Arda gibi Avrupa’da işi bitmiş ya da tutunamamış şöhretli oyunculara milyon dolarlar bastırıyorlar.
Yani kendilerine Galatasaray’ı, Fenerbahçe’yi, Beşiktaş’ı örnek alıyorlar. Belediye destekli olmaları ise diğer hiç bir kulübün elinde olmayan en önemli avantajları.
Durumu kurtarmak için deniyor ki futbolcu transferlerini sponsorlar yapıyormuş. Yani halkın vergilerinden toplanan paralar pahalı futbolculara gitmiyormuş. Madem böyle iyi sponsorlara sahip Başakşehir o zaman o paraları altyapılara yöneltsin. İşte o zaman futbolda devrim yaparlar.
Ülkede kulüp yönetim biçimleri değişir. Her şey değişir.
Zaten örnek altyapı çalışmaları için belediye takımları biçilmiş kaftan. Taraftarın şampiyonluk baskısı yok, para derdi yok. Getir en iyi yetiştirici antrenörleri, topla genç yetenekleri hem kendini büyüt hem de ülke futbolunu.
İşte o zaman Arda için Barcelona’ya tonla para yollamaz, yeni Ardalar yetiştirirsin.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Semih vakası 28 Mart 2024
Yeniden nefret 22 Mart 2024
Suç getirende? 17 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları