Sağırlar ülkesinden Onat’a...

11 Ocak 2018 Perşembe

Sevgili Onat, Seni katlettiklerinden bu yana bugün 23 yıl oldu...
Ne çabuk geçti diyecektim ama hayır... Geçmedi, geçmiyor... Daha dün senin o gürül gürül kahkahaların eşliğinde yeni yıl kahvesi içiyorduk. Ve sen 23 yıl öncesinden uyarıyordun:
Cehalete karşı, şiddete karşı, yozluğa karşı, kültürsüzlüğe karşı avaz avaz haykırıyor, milleti uyarmaya çalışıyordun!
“Bir gemiye binmiş gidiyoruz, fırtına koptu, kayalara doğru sürükleniyoruz, parçalanıp yok olacağız. Haykırıyorum; fırtına koptu diyorum, kayalara sürükleniyoruz diyorum; ne fırtınası; ne kayası, sen neden söz ediyorsun diyorlar... Sesimi bir türlü duyuramıyorum...” diyordun.
 
Osman Kavala’yı hapseden mantık
Sen gideli burası tam bir sağırlar ülkesi oldu Onat... Artık kimse sesini duyuramıyor... Sesi duyulan sadece biri var... Bir de, çevresindekilerin baş sallaması... Yandaş olmayanlar inatla haykırsa da duyan yok!..
O nedenle ülkemin en başarılı üniversitesi olan Boğaziçi Üniversitesi hedef alınabiliyor. “Ülke ve milletin değerlerine yaslanmadığı için” karalanmak isteniyor!
Millet aştan işten olmuşken, gençler işsizlikten kırılıp kaçmaya çalışırken bize ne müthiş ekonomik büyüme yaşadığımız anlatılıyor...
Sevgili Onat, sen de, ben de inatla “Bu ülkenin bilime, sanata, özgürlüğe, içtenlikle bağlı insanlarla aydınlığa çıkacağına” inandık.
Gel gör ki artık o insanlar tek tek yok ediliyor, yok edilmeye çalışılıyor...
Düşünebilir miydin hiç: Şu Anadolu’da yetişen, gelişen her kültürel gerçekliğe el veren, yürek veren, çağdaş evrensel değerleri yücelten Osman Kavala arkadaşımız bile hapiste! Hem de tüm terör örgütlerini (FETÖ, PDY, PKK, KCK, DHKPC, MLKP ve daha nicelerini) desteklemek bahanesiyle...
Osman Kavala’yı hapseden mantık nasıl bir değerler sistemine sahiptir diye düşünmeden edemiyor insan!
Sen bile, bilge kişiliğinle, “derviş” halinle, bunu anlamakta, inan güçlük çekerdin!!!
 
Hangi değerler?
Sevgili Onat,
Milleti iyice ayrıştırıp birbirine düşürmek için her şey, akla gelen her şey yapıldıktan sonra burası artık sağırlar ülkesi oldu.
“Ülkeyi ayakta tutacak olan cahil halktır, en tehlikeli olanlar üniversite mezunlarıdır” diyen profesör mü bizim milli değerimiz?
Laik Türkiye Cumhuriyeti’nden pazar sabahı 7’de çocukları namaza götürmek için okul müdürlüklerine çağrı yollayan kaymakam mı; hukukçularla buluşmak istediği için tüm hukukçuları sabah namazına çağıran Adalet Bakanı mı ülke değerlerini savunuyor?
Kadın ve çocuklara taciz ve tecavüzden geçilmeyen ülkemde; “Babanın öz kızına şehvet duyması haram değildir” ... “Telefon, faks, internet ile eşinizden boşanabilirsiniz” ... “Müslüman olmayanla evlenilmez” ... “Milli Piyango haramdır”; bu fetvaları verebilenler mi, bu ülkenin temsilcisi...
Tamam Sevgili Onat, Nuh Peygamberi’n cep telefonuna ciddi ciddi inanan ve savunan “bilim adamına” çok güldük ama yetti gayri! Bu kadar da gülmeyelim!
Senin deyişinle:
“Para, ün ve iktidar hırsının gözleri bürüdüğü, ortaçağ karanlığının her gün biraz daha koyulaştığı; devletin ve halkın iliklerine kadar soyulduğu, soygunun soyana kâr kaldığı, goygoycuların minareye kılıf hazırladığı, eğitimin ve yönetimin şeriatçılara teslim edildiği, erdemin, dürüstlüğün, onurun unutulduğu; kültürün, kültürfizikle karıştırıldığı bu şiddet, bu soygun ve ikiyüzlülük toplumunda” gerçekten bizim değerlerimiz ne?
Adaletin yok sayıldığı, yazarların, gazetecilerin hapislere tıkıldığı; yandaş olmayanların cezalandırılmaya çalışıldığı bu ortamda evrensel, çağdaş değerlere dönmenin tek yolu var: O da laiklik ilkesi. Bu ilkeyi herkes içselleştirinceye dek, haklısın Onat, bahar isyancı olacak. Ve biz her bahar ve her mevsim seninle birlikte isyanımızı bilemeyi sürdüreceğiz...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları