Bozuk adalet yeter artık!

14 Ocak 2018 Pazar

Mehmet Altan ve Şahin Alpay...
Düşüncelerinden, yazdıklarından ve söylediklerinden dolayı beş yüz günü aşkın süredir hapisteler...
Şu yukarıdaki tümceyi yazmak ne kolay... Bir çırpıda... Bir saniyede...
Bir gün, 3 gün, 18 gün, 48 gün, 135 gün değil... 220 gün değil... 350 gün değil... 527 gündür hapisteler!
Bu yazının daha ilk cümlesinde, ben bile kafadan 27 günü silip atmışım, “500 günü aşkın süredir” demişim! Ama bir de onlara sorun; ailelerine, yakınlarına sorun...
AYM kararı ile hemen ardından yerel mahkemenin o kararı yok sayması bir anda madem yüksek yargıyı yok sayacağız, hemen derhal yeni bir KHK çıkarın ve Anayasa Mahkemesi’ni kapatın dedirtiyor insana!
Bu iki insanın derhal tahliye edilmeleri gerekirken, iki gün boyunca hükümet ve AKP adına konuşanların tüm söylediklerini okudum. Yandaş medyada “ammaaa...”; “ancaaaak” diye başlayan tüm bahaneleri dinledim. Bir de bunu “tartışma” sözcüğüyle etiketleme çabalarını bol bol lanetledim. Ve işte günleri saymaya başladım... Günlere taktım!
Yerel mahkemenin “Ben Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum” demesi hukuksuzluktur. Faşizmdir. Despotluktur. Bu denli açık, net!

Halkın ekmeği adalet
Bertolt Brecht’in en ünlü şiirlerinden “Halkın Ekmeği” şiiri şöyle başlar: (Türkçesi A.Kadir-A.Bezirci)
“Bilin: Halkın ekmeğidir adalet.
bakarsınız bol olur bu ekmek,
bakarsınız kıt,
bakarsınız doyum olmaz tadına,
bakarsınız berbat.
Azaldı mı ekmek, başlar açlık,
bozuldu mu tadı, başlar hoşnutsuzluk boy atmaya.
Bozuk adalet yeter artık!
Acemi ellerle yuğurulan, iyi pişirilmemiş adalet yeter!
Yeter katıksız, kara kabuklu adalet!
Dura dura bayatlayan adalet yeter!”
(...) Ve şiir şöyle biter:
“Adaletin ekmeğini de/ kendisi pişirmeli halkın/ gündelik ekmek gibi/ Bol, pişkin, verimli.”
Bu şiiri, sadece günümüzün hukuksuzluğu nedeniyle değil, geçen hafta yitirdiğimiz tiyatro insanı, Brecht tutkusu, Brecht çevirileriyle olduğu kadar, kuramsal yazılarıyla da tiyatromuza katkıda bulunan Yılmaz Onay’ın önünde saygıyla eğilmek için sizlerle paylaştım.

OHAL kalkmalı
18 aydan beri ülkemiz OHAL ile yönetiliyor... Etkilerini her alanda ama özellikle kültür ve sanat alanında bol bol yaşıyoruz.
Nedir OHAL’in sanatsal yaşamımıza getirdiği: Sadece keyfilik! Sadece “kraldan çok kralcı” geçinenlerin yasakları!
Ümit Denizer’in yazdığı, Rutkay Aziz ve Taner Barlas’ın oynadığı “Adalet, Sizsiniz” oyunu iki yıldır kapalı gişe her yerde oynarken, peş peşe ödüller kazanırken bir de bakıyoruz Gaziantep, Urfa ve Mardin’de valilikler tarafından yasaklanıyor...
Artvin Tanpınar Kültür Merkezi’nde oynanacakken önce izin veren Artvin Valiliği bir gün sonra oyunun adından korkup izni kaldırıyor, oyunu yasaklıyor. Oyunun adı “Sadece Diktatör”. Ancak bugüne dek 40 bin izleyiciye ulaşan oyunun sadece Türkiye’yle ilgili olmadığını belirtiyor oyuncu Barış Atay.
Yasaklama nedenleri hep aynı: OHAL var.
Darbecilerle mücadele diye başlayan şey, çoktan sadece muhalifleri sindirmeye dönüştü. Bir de çeşitli yetkililerin “Ben zinhar FETÖ’cü değilim” yarışına; “Benden büyük yandaş, yalaka yok” rekabetine dönüştü.
OHAL kalkmadıkça bu yarış ve rekabet bitmeyecek.
NOT- Sevgili Okurlar, fotoğraf sanatçısı Lütfü Özgünaydın yıllar içinde benim fotoğraflarımı çekti. Bunlar önümüzdeki hafta İFSAK’ta (Kuloğlu Mahallesi, İstiklal Caddesi, Ayhan Işık Sok. No: 32, Beyoğlu) sergilenecek... Yolu düşenleri sergiye ve 17 Ocak’ta açılış sohbetine bekleriz. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları