Siz onları değil, onlar sizi seçti!

14 Ocak 2018 Pazar

Bin yıllardır bereketin simgesi olan buğday, Anadolu topraklarında bir bitkiden çok daha fazlasıydı. Bu topraklarda buğday demek gelenek demekti; kültürümüzün ayrılmaz bir parçasıydı. Buğday tüm Anadolu medeniyetleri için kutsaldı; ekmek yere düşünce öpüp başa konulması unutuldu.
Ekmeklik buğday kepeğinin, ağrı kesici olarak kullanıldığı ve kas ağrılarına, romatizmaya, kabızlığa, kansızlığa iyi geldiği anımsanmıyor artık...
Sahi, hayvanların mide ve bağırsak sorunları buğday saplarıyla giderilmez miydi?
Buğday eskiden yıkanır, durulanır, çimlendirilir, fermente edilir ve yavaş kabaran maya ile pişirilirdi. Bu sayede taninler, saponinler, sindirim enzim inhibitörleri ve lektinler gibi suda eriyen ve sıcağa duyarlı toksin ve anti-besin öğelerin seviyesi azalırdı. Dişlerin de düşmanı olan “fitik asit” kısmen parçalanır ve böylece hazım kolaylaşır, besin değeri artardı.
Şimdi hastalık sebebi oldu buğday...
Saplarının evin sıvasında, tezek yapımında kullanıldığı da anılarda kaldı.
Ne “yediğinizin”, size ne “yutturulduğunun” farkında mısınız?
“Tahıl ambarı” olarak bilinen Anadolu toprakları 23 yabani buğday türüne ve 400’den fazla kültüre alınmış buğday çeşidine ev sahipliği yapmaktaydı.
Türkiye genetik kaynaklar açısından da dünyada önemli bir yere sahipti.
Güneydoğu Anadolu bölgesi, buğdayın yeryüzünde ilk kez evcilleştirilip dünyaya yayıldığı coğrafya olarak uygarlık tarihinde belirleyiciydi. Bereketli Hilal, idi!
Sadece Eskişehir’de büyük özveriyle tohum ıslah edilmedi, Atatürk Cumhuriyeti’nin o zorluk yıllarında Diyarbakır Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde “Diyarbakır 81”, “Dicle 74”...
Ankara Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde “Akbaşak”, “Topbaş”... Yeşilköy Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde “Köse Melez”, “Ekmeklik 69082”, “Makarnalık 68722”... Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde “Cumhuriyet 75”, “Gediz 75”, “Ata 81”, “Ege 88” buğday tohumları ıslah edildi. Sadece buğday değil; mısır, arpa, çeltik, yulaf, patates, baklagil çeşitleri üretildi!
Zamanla... Küresel tarım şirketlerinin baskıları sonucu bu yararlı çalışmalar siyasi destek bulamadı.
Ya üretim?
2001 yılında 49 milyon dolar olan buğday ithali, bugün 2 milyar dolara yaklaştı!
Bu inanılmaz artış AKP sayesinde oldu!
Dört yıldır buğdayın fiyatı 80-100 kuruş arasında gidip geliyor. Mazottan gübreye kadar diğer girdilere yapılan zamlar karşısında buğday üreticisi bilinçli olarak zarar ettiriliyor.
Yetmiyor. Bakanlar Kurulu kararıyla buğday ve çavdarda yüzde 130 olan gümrük vergisi oranı yüzde 8’e düşürüldü. Mısır’da yüzde 30 olan gümrük vergisi oranı, yüzde 35’e düşürüldü. Arpada yüzde 100 olan oran, sıfıra indirildi.
Gümrük vergisi niye bu kadar tepetaklak edildi: Köylü üretmesin! Oysa...
Buğday stratejik yaşamsal ürün. Ülkeler buğday üretiminin bir bölümünü her türlü riske karşı depoluyor. Türkiye Toprak Mahsulleri Ofisi, kuraklık ve savaş gibi nedenlerle uygun miktarda stok yapardı.
AKP iktidarı IMF’nin “stok politikasını terk et” emriyle 2006 yılında stoklarındaki buğdayı çok ucuza elden çıkardı!
Ertesi yıl Türkiye’de kuraklık oldu. Buğday üretimi 21.5 milyon tondan 17 milyon tona düştü. Ve AKP gümrük vergisini düşürerek buğday ithal etti.
Sonuçta, Türkiye’nin hububat gümrük duvarları yıkılarak tarımda ithal ürünlere bağlılığın yolu açıldı.
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında buğday ekim arazisi 9.4 milyon hektardı. Bugün 7.2 milyon hektara düştü.
Düşünün, kişi başına yılda 110 kilo ekmek tüketiyoruz. Pazar büyük. Neler yapılmıyor ki?
AKP dönemindeki buğday bozgunu yazmakla bitmez.*

***

Yukarıdaki satırlar, Soner Yalçın’ın son kitabı “Saklı Seçilmişler”den alıntıdır. Değerli meslektaşım Yalçın, bugüne değin pek çok önemli araştırmaya imza attı. Ama belki de en önemli eseri, bu kitap. Çünkü soframıza kurulan zehirli komployu anlatıyor!
Bu topraklarda doğan ve yaşamaya çalışan, hatta doğacak olan çocukların bile sağlığını bozan küresel suikastı; ülkemizi tümüyle ele geçiren gizli emperyalistleri, endüstriyel tarım lobisini ifşa ediyor.
Bugünlerde MHP ile yaptığı “milli ve yerli” ittifakla övünen AKP iktidarının; aslında ülkeyi, toplumu ve geleceğini “ithal ve yabancı” sömürüye damardan bağladığını gözler önüne seriyor!
*Saklı Seçilmişler/ Siz Onları Değil, Onlar Sizi Seçti, Kırmızı Kedi Yayınları, 2018  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kızgın Boğa 21 Nisan 2024
Kıyamete hazırlık 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları