Hikmet Çetinkaya

Kelle Avcıları...

05 Temmuz 2014 Cumartesi

Gözyaşları, akan kan, kılıçla kafa kesen, saçı sakalı karışmış, elinde silahla insan öldüren...
Kim bunlar?
Özgürlük savaşçısı!
Kanla besleniyor, insan kalbi yiyor, rehin alıyor...
Sözüm ona Müslüman!
Kendi gibi olmayanlara yaşam hakkı tanımıyor, siyasal hayatı, kendi çıkarlarını İslam üzerinden görüyor, vahşeti özgürlük sanıyor, şeriat yasaları uyguluyor.
Müslümanlar ama başka inanç sahiplerinin kanlarını içerek besleniyor.
Elinde bir Müslümanın başı, üst üste konulmuş insan bedenleri...
Müslüman Müslümanı öldürüyor.
Kimi Müslüman ülkeler bunlara silah, para yardımı yapıyor, mezhep savaşlarıyla Ortadoğu’da yeniden sınırları çizmek için çabalıyor...
Örneğin Irak’ta...
Mısır’da darbe...
Ne demişlerdi emperyalist devletler bunun adına:
“Arap Baharı!”
Tunus’ta başlayıp Ortadoğu’ya dalga dalga yayılmış, diktatörler devrilmişti...
Suriye’de iç savaş, Libya...
Hele hele önceleri RTE’nin İsrail’e “van münit” çekmesi, Ortadoğu halklarının Başbakan’ı kucaklayıp bağrına basmaları...
İsrail, Gazze’de yine ortalığı kırıp geçiriyor ama Müslüman ülkelerin sesi soluğu çıkmıyor...
Pısırık Suudiler, Katar ne yapıyor?
Sıkıysa bir hareket yapsınlar bakalım!

***

Şoförlerimiz özgür kaldı, yurda döndü...
Ne diyorlardı:
“Bizi rehin aldılar ama çok rahattık. Kendileri yemedi, bize yedirdiler. Sadece kamyonlarımıza el koydular...”
Gördünüz değil mi Türkiye’nin gücünü!
Bir terör örgütü Türkiye’nin kamyonlarına el koyuyor el!

***

Biz bu oyunu, tezgâhı, köktendinciliği gördük, tanık olduk...
80 öncesi Kahramanmaraş’ta, Çorum’da, 1993’te Sivas’ta, 1995’te Gazi Mahallesi’nde...
Aziz Nesin tahrik etmişti değil mi Madımak katliamını?
Bir iç savaş provasıydı, işin içinde kimler vardı?
Ellerinde benzin bidonlarıyla tekbir getirerek oteli yakan o zalimler Müslüman mıydı?
Ne farkları vardı IŞİD’den, El Kaide’den...
Peki, 2000’li yılların başında, AKP iktidardayken, o kanlı saldırı, ölen masum insanlar, farklı inançlardan, dinlerden olan insanlar!
Din eksenli siyaset, köktendinci örgütlerin işine gelir, gün gelir onlara kucak açan ülkelerin başına bela olur...
IŞİD’in nasıl doğduğunu, bugünlere nasıl geldiğini, Antakya’da, sınırda kamplarda nasıl eğitildiğini çok yazdım...
Hizbullah da 80’li yılların sonunda “derin devlet” tarafından PKK’ye karşı kurulmuştu Batman’da...

***

Sonra ne oldu?
Şöyle 2000 yılına bakın görürsünüz...
Mezar evler, domuz bağları...
İşkenceyle öldürülmüş onlarca insan...
Laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti, Hizbullah’ı hep gizledi...
Gaffar Okkan’ı kim öldürdü sanıyorsunuz korumalarıyla birlikte?
Hizbullah mı, derin güçler mi?
Orgeneral Eşref Bitlis’i, Bahtiyar Aydın’ı...
Dün yazdım bugün de altını çizeyim...
Suriye’de iç savaş, Musul’da IŞİD...
Ve Türkiye toplumsal bir cinnet içinde...
Huzurumuz kaçtı!
Artık bir günde üç kadın öldürülüyor kocaları tarafından.
Ankara’da bir polis, iki kadını vurarak öldürdü karakolun önünde...
Son beş ay içinde 200 kadın cinayete kurban gitti...
Neden?

***

Kimilerine göre bir, kimilerine göre bir buçuk milyon Suriyeli sığınmacı var Türkiye’de...
İstanbul’dan Gaziantep’e kadar her yerde...
Kucaklarında çocuklarıyla İstanbul’da sokaklarda, caddelerde, E-5’te, TEM’de...
Dilencilik yapıyorlar...
Nerede yaşıyorlar?
Yerleri yurtları belli mi?
Çoğunun kimliği, pasaportu bile yok!
Durumları acınası...
Korumasız onlar!
O yüzden savaş değil barış diyorum; o yüzden kanla beslenenlere karşı çıkıyorum; demokrasinin laiklik temelinde yükseleceğini yazıp çiziyorum...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları