Bağış Erten

Çocuğa ver haberi

17 Ocak 2018 Çarşamba

Hatırlıyorum, 1987 kışıydı. 15 tatilden dönmüş, yatılı okul soğuğuna adapte olma derdindeyim. Yeniden eve alışmanın mutsuzluğuyla okulun duvarları ‘han duvarları’ gibi görünüyor gözüme. Eve gitmek istiyorum. ‘Karnım ağrıyor’ bahanesiyle revire sızıyorum. Belki eve gönderirler umuduyla… Sabah oluyor ama okula gelen giden yok. Bir bakıyorum her yer ‘kar revan’. İstanbul (meteoroloji severlerin deyimiyle) Godzilla etkisinde bir fırtınaya tutulmuş. Revirden kaçıp eve gitmek için atlamadığım hendek kalmıyor. 2-3 saatlik uğraşla eve ulaşıyorum. Okullar iki gün yok, hafta sonuna bağlanıyoruz. Sonra devamı geliyor, çünkü o kar bitmek bilmiyor bir türlü. Sömestrin üzerine bir 10- 15 gün de kar tatili yapıyoruz. Sanırım bu yüzden, İstanbul ne zaman beyaza bürünse ben o günlere gidiyorum.
Kara kışın ortasında yapacak pek bir şey yok. O vakitler TRT hafta içi gündüz yayını yapmıyor (kar yüzünden iki gün yapmıştı gerçi ama uyduruktan). Kartopu desen bir saat zor oynayabiliyorsun, parmaklar uyuşuyor. Bilgisayar da yok. Kapan eve. Oku Allah oku. Kim Kimdir Ansiklopedisi mi dersiniz? Yazdan sakladığım gazetelerin Dünya Kupası ekleri mi? İki günde bir mod değişiyor. Bir gün Pal Sokağı Çocukları’ndaki Nemeçek, diğer gün Halit Kıvanç’ın Beckenbauer Futbol Okulu’yla libero oluyorum. Sonra hop Güney Kutbu’nu keşif yarışında Amundsen ve Scott’a eşlik ediyorum. İşte o dönemde aldım ben genel kültürün ilk ikmalini. İnsan o yaşlarda seyrettiği, okuduğu hiçbir şeyi unutmuyor. Ve az kullanılmış bir zekâyla her şeyi kurcalıyor.
İki gün sonra, bu ülkedeki 17 milyon genç sömestr tatiline girecek. 15 gün boyunca derslerden uzak bir hayat yaşayacaklar. Hava soğuk. Sosyal faaliyet sınırlı. Ne yapacaklar? İşte tam da burada kitaplar ve spor devreye girecek. İlk romanlar okunacak. İlk kahramanlar bulunacak. Tabii ekran başına kilitlenecek pek çoğu. Ne varsa seyredecekler. NBA’in uykusuz gecelerini okul yok diye rahat yaşayacaklar. Futbolu kana kana içecekler. Daha bunun asıl Avustralya Açık’ı, Kış Olimpiyatları var. Spor oburluğu için birebir.
Takip ediyor musunuz, bilmiyorum. ‘Spoiler Haber’ diye bir hesap var. Son yıllardaki en akıllı sosyal medya işlerinden biri. Aptal yerine konmanın önüne geçmek için birebir. Haber portallarının internette sürekli yaptığı, daha doğrusu yapmaktan utanmadığı bir cambazlık var ya, onu teşhir ediyorlar. “İşte bilmem kimin yeni transferi” diye başlık atıp içini açtığınızda kof çıkıyor ya, işte Spoiler Haber bunları teşhir ediyor ve size o linki açtırmadan o boş içeriği söylüyor. Ne güzel hizmet! Böyle çağa, böyle yayın politikasına böyle cevap!
Farkındasınızdır, cin gibi bir jenerasyon geliyor. Sosyal medyada fink atıyorlar, interneti yeniden yazmışlar, bilginin en ücra köşede gizlenmişini 10 saniyede buluyorlar. Az buz da değiller hani. Üniversiteli gençleri de eklerseniz neredeyse 20 milyon öğrenci var bu ülkede. Her şeyi biliyorlar, her şeyi görüyorlar. Ama biz onları hâlâ çocuk yerine koyup zekâlarına hakaret etmekten kendimizi alamıyoruz. Hele de bugünlerde. Bütün ışıkların üzerimize çevrildiği sömestrde Spoiler Haber’e malzeme vermek hiç akıllıca değil sanki.
Siz siz olun, daha doğrusu biz biz olalım, onları aptal yerine koymayalım. İki tık uğruna kendimizi aşağılatmayalım. Gazetecilik, haberin ucunu verip iki tıkla spekülasyon yapmak değil. Foto galerilerle insanları oyalamak değil. Tamam tık önemli, ama meslek namusu daha önemli. Şu işi ne olur bırakalım. Yoksa inanın madara olacağız. Zaten oluyoruz da, ileride kale bile alınmayacağız. Tirajlar düşüyor, televizyonda haber izleyen azalıyor. Bu saçmalıklar yüzünden meslek gidecek elden. Tekinsiz sosyal medyanın oyuncağı olacağız. Yazık değil mi?    



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları