Feyzi Açıkalın

Çim bıyıklılar…

28 Ocak 2018 Pazar

Çim bıyıklılar…

Geçen gün, işlerinin çok iyi gitmediğini bildiğim bir iş adamı vardı televizyon ekranında. Bölgenin önde giden siyasetçisiyle çeşitli fırsatlarla ilişkisi olduğunu gösterip, banka kredisi alabilmek için kırılıp kabuğa girdiği söyleniyordu. Bu yoldaki yağcılığının son aşaması olan çim bıyıklarıyla…

İşin gırgırı, önünde takla attığı siyasetçi de ellisinden sonra bıyıklanmıştı. Liderinin emri doğrultusunda, dudağının üstüne gölge kıvamında bırakılan kıllar. Karikatüristlerin, seyrek dokunuşlu kalın noktalarla çok kolay betimlediği gibi.

Ergenlikte işe yarayabileceği için mümkün olduğunca kıyılamayan tüylerin, üniversite yıllarında siyasi kimliğe dönüşünü anımsadım. Burun altındaki, Yunanca, Philtron (aşk) ve Philein (öpmek) kelimelerinin birleşimi olan Philtrum olarak adlandırılan çukurun, kılla dolu olanlarını kıskanırdım. Sanki onlarınki bana daha bir devrimci bıyığı gibi gelirdi.

Bıyığın formu ya da yoğunluğu ne denli kitleleri etkilemekte kullanılırdı bilmem ama bir tanıdığım bıyık için “gerdan fırçası” benzetmesini kullanırdı. Son derece eril ve erotik, değil mi? Sanki Latince kelime anlamına daha uygun düşercesine…

Futbol stadyumlarında, binlerce benzeri kara bıyıklı ile oturup kendinden iğrenen benim gibileri, 1990 sonrasında, bir daha denememecesine bu çirkinlikten kurtuldu. Zaten bahsi geçen yıllardan sonra beyazlamış ve seyrelmiş halleriyle gözden düşmüşlerdi.

Konuya dönersek… Bıyık, çocukluk yıllarından başlayarak erkeğin ne yapacağına özgür iradesiyle karar verdiği belki de en özgün aksesuarı idi. Ancak; baba, öğretmen, patron, komutan baskısıyla vaz geçebildiği bir erillik gösterisi… Belki sonradan, ancak küçük kızının, “Baba bıyığın batıyor sözüyle” hemen yok ettiği…

Nasıl oluyordu da, koskoca insanlar, siyasetin önde gidenleri bir siyasi simge olarak kendilerine uyulması emredilen, onları kalıplara sokan bu çirkinliğe kolayca uyuyorlardı? Yakınlarının, sevdiklerinin onları üzmek istemese de, hissettirdikleri bakışlarından hiç mi etkilenmiyorlardı?

Çıkarları uğruna bin bir kılığa girmeye hazır olanlara zaten sözümüz yok. Ortama uymak için sadece renk değil, karakter bile değiştirirler. Bağlı bulunduğu her kökenine büyük bir ihanet içinde!

Bir büyük cihan imparatorluğunu tekrar kurma yoluna, neden suyu az verildiği için seyrek bitmiş çim kıvamındaki bıyıklarla yola çıkar bu adamlar? Şöyle, pala bıyıklı, yedi düvele korku saracak bir yiğit görünümünü neden tercih etmezler?

Ya da, üst dudak ve burun arasındaki o aşk öpücüğü bölgesini gereksiz, bakımsız ayrık otu kıvamındaki çirkinlikle hiç doldurmasalar… O, insanın kılcal damar açısından yoğun olduğu için en duyarlı hale gelen bölgesini işlevine uygun kullansalar…

Ama olmuyor tabii ki. Böyle bir fiziksel görünüm uygar dünya ile bütünleşmek anlamına geliyor. Zinhar düşünülmüyor böyle bir görünüm… Kim bilir, belki de İhvan sonrasında o çirkin otların yerine, ucu briyantinle yukarı kaldırılmış cihannüma pala bıyığını imaj diye kullanmaya sıra gelecektir… Hayal ediyorum da!

 

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları