Olaylar Ve Görüşler

YUNUS EMRE Doç. Dr. İstanbul Kültür Üniversitesi - CHP’nin görevleri

02 Şubat 2018 Cuma

Sosyal demokrat bir parti olarak CHP’nin güçlü bir fikriyatı var. Sosyal demokrasinin temel iddiaları olan demokrasiyi pekiştirmek ve sosyal adaleti sağlamak Türkiye’de çok geniş bir destek bulabilir.

CHP’nin 36. olağan kurultayı, 3-4 Şubat 2018’de toplanıyor. CHP siyasi tarihimizde çok önemli görevler üstlenmiş bir parti. Cumhuriyetin kurulması, devrimlerin gerçekleştirilmesi, demokrasiye geçiş, sosyal demokrasinin Türkiye’nin gündemine gelmesi CHP’nin izlerini taşıyor. CHP’nin üstesinden geldiği bu görevleri partinin günümüz için misyonunu daha da belirgin kılıyor. 2019 seçimlerine giderken CHP çok önemli yeni görevlerle karşı karşıya. Bu görevleri dört başlık altında toplamak mümkün.

Güçlü bir fikir
Bunlardan ilki 16 Nisan 2017 referandumunda “Hayır” fikri etrafında toplanmış kesimleri yine güçlü bir fikir etrafından birleştirmek. Zira güçlü bir fikrin karşısında hiçbir engel duramıyor. Bu güçlü fikri inşa etmek şüphesiz demokrasinin korunması ortak paydasında birleşerek mümkün. Ancak demokrasi savunusunun çoğunluk adına konuşmak için yeterli olmayabileceğini not etmeliyiz. 2019 seçimleri bir anayasa referandumu değil. Sonuçta seçmenler ülkenin beş yıl kim tarafından yönetileceğine karar verecek. Salt demokrasinin savunulacağı vurgusu seçmenler için daha iyi bir yaşam vaat etmiyor. CHP’nin kendi gündemiyle seçmenin gündemini örtüştürme sorumluluğu ortada. Bu da ancak seçmenlerin gündelik sorunlarının siyasete tercüme edilmesiyle mümkün. Özetle birinci görev güçlü bir siyasi fikir olan demokrasiyi koruma/ yeniden kurma fikrini geniş kesimlere kabul ettiren bir çalışma ve daha iyi bir yaşam özlemini siyasetin konusu yapabilme.

İç meseleler çözülmeli
İkinci görev CHP’nin kendi bünyesi hakkında. İktidar partisi referandumun ertesinde il başkanları ve belediye başkanlarının istifa ettirilmesiyle parti içinde yeni bir yapılanmaya gitti. Ardından MHP ve BBP gibi partileri bünyesinde barındıracak bir ittifakın önünü açtı. Amaç çok açık. İktidar hem yüklerinden kurtulmak hem de yeni parti ve aktörleri iktidar blokuna eklemlemek gayretinde. Bu şartlarda CHP kendi bünyesindeki meseleleri hızla çözmeli. Bu kapsamda CHP’nin topluma verdiği mesaj çok önemli. CHP’liler parti içi çekişme ve mücadelelere artık son vermeli. CHP’nin ilkelerinin ve programının etkili bir savunusu ancak böyle mümkün. Ayrıca CHP dışı kesimlerle bir araya gelebilmek de ancak kendi bünyesinde tutarlılığı net olarak sağlaması koşuluna bağlı. İktidarın başka partileri kendine eklemlediği bir ortamda CHP’nin içe dönük tartışmalarla zaman kaybetmemesi ikinci önemli görev olarak beliriyor. Seçmeni inandırmak CHP’nin 2019’a giderken üçüncü temel görevi sosyal demokrasiye inanmak ve seçmeni de inandırmayla ilgili. Hemen her dönem CHP sağa açılıyor ya da sola açılıyor gibi tartışmalar yürütülür. Şu noktayı ısrarla hatırlatmak gerekli: Sosyal demokrat bir parti olarak CHP’nin güçlü bir fikriyatı var. Sosyal demokrasinin temel iddiaları olan demokrasiyi pekiştirmek ve sosyal adaleti sağlamak Türkiye’de çok geniş bir destek bulabilir. Sosyal adalet ve demokrasi fikirlerini merkeze alarak çok farklı kesimleri CHP’ye eklemlemek mümkün. Bu nedenle CHP için fikri planda radikal adımlar atmaya değil kendi ilkelerine sıkı sıkıya sahip çıkmaya ihtiyaç var. Bunun yanında birçok gelişmiş sanayi ülkesinde sosyal demokrasinin toplumsal tabanının aşındığını not edelim. Bu ülkelerde örgütlü sanayi işçilerinin işgücü piyasasındaki oranı azalıyor. Buna karşılık Türkiye tarımsal yapıların çözüldüğü, ücretli emeğin temel form haline geldiği bir ülke konumunda. Bu nedenle günümüz Türkiye’sinde sosyal demokrasi için daha büyük fırsatlar var. CHP sosyal demokrasinin ilkelerine, değerlerine sıkı sıkıya sahip çıkarsa geniş kesimleri sosyal demokrasiye kazanmakta güçlük çekmeyecektir.

İktidarı istemek
Son görev ise iktidarı istemek. Siyasi partiler tanımı gereği iktidar hedefiyle örgütlenen kuruluşlardır. AKP’nin uzun iktidar döneminin dolaylı bir sonucu muhalefetin iktidar hedefinin silikleşmesi oldu. Türkiye’de muhalefet iktidara geçmek yerine iktidara yol gösterme işlevini yüklendi. Bu yol gösterme çoğu zaman iktidar uygulamalarının protesto edilmesi şeklinde kendini gösteriyor. Bu durum muhalefetin işlevlerinden biri olmakla birlikte temel işlevi değildir. Demokrasilerde muhalefet -özellikle ana muhalefet- kendini iktidarın en yakın adayı olarak topluma sunar ve seçmenleri ikna etmeye çalışır. İktidarı isteyen parti de hem söylemini oluştururken toplumun ortalamasını gözetir hem de iktidara gelmesi durumunda yaratacağı farkı gösterir. CHP hem kendi seçmenlerine hem de başka partilere oy veren seçmenlere iktidar için en ciddi aday olduğunu ve iktidarın değiştirilmesinin mümkün olduğunu göstermeli.

Kutuplaşmanın doğası
Sonuç olarak CHP’nin yukarıda sıraladığımız görevleri yerine getirmek için seçimlere giderken aşması gereken önemli bir zorluk var. Bu zorluk siyasal hayatımızdaki kutuplaşmanın doğasına ilişkin. Anayasa referandumu ve arkasından yaşanan gelişmeler ikili bir kutuplaşmayı billurlaştırdı. Kutuplaşmanın bir tarafında Erdoğan’ın liderliğini destekleyenler yer alıyor. Bu blok lider-halk özdeşliği iddiasına dayalı bilindik bir popülizm anlatısı üzerinde yükseliyor. Dışarıdan bakıldığında bütün farklılıkları örten katı bir birliktelik göze çarpıyor. CHP’nin temel aktörü olduğu diğer kutup ise çok farklı kesimlerden oluşuyor. Bu blokun ortak paydası Erdoğan’ın otoriter liderliğine karşı olmak.
Ancak Erdoğan’a karşı olmakla sınırlı bir vizyon seçmen çoğunluğunu arkasına alamaz. Türkiye’nin hararetli siyasi ortamında Erdoğan’ın karşısındaki blokun içindeki ayrımlar daha açıklıkla görünmeye başlıyor. Kutuplardan birinin gitgide daha türdeş hale geldiği diğerinin içindeki ayrımların berraklaştığı koşulların aşılması CHP için temel zorluk. Bu noktada hatırlatılması gereken başlıca husus sosyal demokrasinin ilkelerinin geniş bir birliktelik için ortak payda olabileceği.
Burada sol, sosyal demokrasi gibi etiketleri öne çıkarmaktan değil sosyal demokrasinin değerlerini öne çıkarmaktan bahsediyorum. Türk halkının demokrasiye ve sosyal adalete susamışlığı ortadayken CHP de seçmenlere inanmak durumunda. Atatürk’ün CHP’nin 4. kurultayındaki konuşmasından bir cümleyi hatırlatalım: “Türk ulusu kendisine hizmet edenleri, sürel bir surette, değerlemiş ve onlara öngelme vermiştir.” Türk ulusu geçmişte CHP’lileri “değerledi ve onlara öngelme verdi”. Bunu tekrar başarmak CHP’lilerin elinde.  

YUNUS EMRE
Doç. Dr. İstanbul Kültür Üniversitesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları