RTE için OHAL Roma’ya uzandı

03 Şubat 2018 Cumartesi

Erdoğan için tüm güvenlik önlemleri hazır. Reis için alınan önlemlerin eksiksiz olması için Roma valisi Paolo Basilone ile emniyet genel müdürü Guido Marino doğrudan çaba gösteriyor. İtalya’nın MİT’i DIGOS saat saat güvenliği izliyor.
Çizme de ana konu özetle insan hakları ve demokrasi değil… Güvenlik!
Erdoğan’ın Roma Havaalanı’na ineceği yarın gece 20’den itibaren, uçağının yeniden havalanacağı pazartesi gecesine dek Roma felç olacak. Cumhurbaşkanı’nın güzergâhındaki tüm yollar ve meydanlar, güvenlik ablukası altında kalacak.
 
3 bin 500 polis görevde
Erdoğan’ın pazartesi sabahı ziyaret edeceği Vatikan’dan, öğlen buluşacağı mevkidaşı Matarella’nın ikâmet ettiği “Quirinale Sarayı” çevresi ile parlamento - Başbakanlık binalarının bulunduğu Roma’nın kalbi “Montecitorio meydanı” ve Cumhurbaşkanı’nın otelinin çevresi “Via Veneto”ya kadar tarihi merkez kuşatmaya alınacak.
3 bin 500 polisin gözetimindeki güvenlik uyarınca her gösteri yasaklanacak, tarihi merkezde kuş uçurtulmayacak.
Yaşamımın yarısını geçirdiğim bu kentte şimdiye dek -çok büyük uluslararası toplantılar ve zirveler dışında- bu kerte sıkı güvenlik önlemi görmedim.
Roma’dan her gün, Papa’yı ve hükümet temsilcilerini görmek için dünya liderleri gelip geçiyor. Kimsenin ruhu duymuyor.
Ama Erdoğan’ın gelişi öncelikle “güvenlik önlemleriyle ilan ediliyor”. OHAL sanki Roma’ya taşınıyor.
Bu bile başlı başına bir kartvizit gibi.
 
Macron’dan farklı
Mevcut havaya bakıldığında, ziyaret Cumhurbaşkanı’nın bir ay önceki Fransa çıkartmasından farklı koşullarda gerçekleşecek.
Macron, hatırlanacağı gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a basın mensupları önünde, iki devlet arasındaki bol sıfırlı anlaşmalara karşın, “demokrasi dersi” ile ayar vermişti.
İfade özgürlüklerinin hukuk devletinin temeli olduğunu” söylemiş, “özgürlükler konusundaki yaklaşımlarımız çok farklı” sözleriyle, “AB babında ikiyüzlülüğün bırakılmasını” talep etmiş Türkiye’nin asla “AB üyesi olamayacağını” beyan etmişti.
Erdoğan, gezisine limon sıkan bu beyanlar için sonra; “Ben Macron’un dediklerini anlamak istemedim!” demişti.
Fransa’da RTE’nin Paris çıkartması öncesinde güçlü lobi yapan, kamuoyunda etkili gazetecilik ve insan hakları örgütlerinin yoğun çabası olmasaydı, Macron’un da bu açıklamaları yapıp yapmayacağı kuşkuluydu.
Fransa basınındaki yorumlara göre Macron, Ankara’da soğuk duş etkisi yaratan çıkışlarıyla gerçekte üzerindeki “Niye bu otokratla görüşüyorsun?” baskısını hafifletmeye çalıştı...
İtalya da ise bu türden bir kamuoyu baskısı yok.
Erdoğan’ın geldiği hafta tam, Mussolini’nin İtalyanlar arasına 2018’de geri dönüşünü anlatan “Sono Tornato/Geri Döndüm” isimli bir filmin vizyona girdiği bir ülkeden bahsediyoruz…
 
‘Devlet raconu’ baskın
Türkiye, ayrıca İtalya için, Fransa’ya nazaran çok daha önemli ve öncelikli bir partner.
Akdeniz’i kuzeyden güneye bıçak gibi kesen İtalya için, Akdeniz ülkeleriyle güçlü diplomatik ilişkiler geliştirmek “yaşamsal önem” taşıyor.
Libya’da İtalya ile büyükelçiliklerini açık tutan iki ülkeden biri olan Türkiye ile diyalog, diğer Ortadoğu konularında olduğu gibi, misal hiç savsaklanamayacak boyutta bir ağırlık arz ediyor.
8 bin kilometrelik sahiliyle “göç”ten Akdeniz’de 1. derecede etkilenen ülke olarak, Türkiye ile işbirliği gene göz ardı edilemiyor.
Çizme’de “devlet raconu” gözüyle bakılan tüm bu önceliklere, Türkiye pazarını önemseyen ve Türkiye de iş yapan 1400 İtalyan şirketin varlığı da eklenince; Roma’da Reis’in gözünün içine bakan bir hava doğuyor.
İtalya kaldı ki Makyavel’in ülkesi. Şahsen ben ak saçlı Hıristiyan Demokrat kökenli Cumhurbaşkanı Matarella ile onunla aynı Hıristiyan Demokrat kökenlerden gelen 60’ını aşmış Başbakan Gentilone’yi, “Jüpiter” lakaplı genç ve atak Macron misali RTE’ye demokrasi dersi verirken düşünemiyorum…
Olağanüstü bir durum ve sürpriz olmazssa RTE’yi Roma’da tam hayal ettiği ortam bekliyor. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları