Gül’ün Siyaset Planları Değişti

09 Temmuz 2014 Çarşamba

‘Planım Yok’ Noktasından ‘Millet Ne Derse’ Noktasına

İktidar partisi AKP bugünlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimindeki rakiplerinden çok, kendi iç meselelerini konuşuyor. Özellikle de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Köşk seçimleri sonrasında ne yapacağını.
Gül bu sürecin en başında, 18 Nisan’da Kütahya’ya yaptığı ziyaret sırasında, basın mensuplarına “Bugünkü şartlar çerçevesinde gelecekle ilgili siyaset planım yok” demişti.

‘Siyaset planım yok’ diyordu
Açıklamanın yapıldığı ‘o günkü şartlar’ neydi, hatırlayalım. Başbakan Erdoğan kendisine yakın basın kuruluşlarının yöneticileriyle 30 Mart seçimlerinin ardından yaptığı toplantıda “Protokol cumhurbaşkanı değil; koşan, terleyen cumhurbaşkanı” istediğini belirterek “Cumhurbaşkanı yürütmenin başı. Bu seçimden sonra sorumluluklar daha fazla olacak” ifadelerini kullanmıştı.
Bu sözler üzerine, kamuoyunda Rusya’da Devlet Başkanı Vladimir Putin’in sözünden çıkmayan Başbakan Medvedev ile çalışmasını anımsatan “Putin-Medvedev formülünün” Türkiye’de de uygulamaya konacağı tartışılmaya başlanmıştı.
İşte böyle bir ortamda gelen Gül’ün o açıklamaları, tüm güçleri kendinde toplayan Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı senaryosunda kendisinin ‘Medvedev’ rolü oynamaya istekli olmadığı ve siyaset dışı kalacağı şeklinde algılanmıştı.

Şartlar değişmedi ama...
O günkü siyasi şartlar değişmedi. Başbakan Erdoğan, beklendiği gibi cumhurbaşkanı adaylığını açıkladı. Samsun ve Erzurum’daki kampanya konuşmalarında Cumhurbaşkanlığı’nı nasıl kullanacağını da anlatmaya başladı.
Koşullar değişmemesine karşın, Gül’de önemli bir değişim gözlenmeye başladı. Geçen hafta bir açılış sırasında partinin genel başkanlığı ve başbakanlık için isminin geçtiğinin hatırlatılması üzerine, “Ben AK Parti’nin kurucusuyum. Bunlar günü geldiğinde kendi aramızda paylaşıp konuşacağımız konular bunlar” dedi.

‘Millet ne derse’ noktasında
AKP kulislerinde en çok konuşulan sözleri ise bu hafta sonu geldi. Kendi ismiyle kurulan Abdullah Gül Üniversitesi’ne (AGÜ) katkıda bulunan işadamları onuruna verdiği yemekteki ifadeler önceki gün Habertürk’ün sürmanşetindeydi. Çankaya Köşkü tarafından yalanlanmayan o konuşmasında Gül şu ifadeleri kullandı:
“Bundan sonraki görevlerim için millet ne derse o olur. Millete hizmete devam edeceğim. 12 senede çok işler yapıldı ama yapılacak da çok iş var.”

AKP’de onun da hissesi var
İlk okuduğumuzda bu sözlerin Gül’ün pozisyonu açısından önemli bir değişikliğe işaret ettiğini sezmiştik. Ancak bunun, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası döneme ilişkin çok önemli bir işaret fişeği olduğunu, o konuşmaya şahitlik eden işadamı ve siyasetçilerle konuşunca daha iyi anladık. Görüştüğümüz isimler, ‘Kayserililer Grubu’ da denilen işadamı ve siyasetçilerin de bulunduğu o yemekteki konuşmayı şöyle değerlendiriyor:
“Erdoğan cumhurbaşkanı seçilirse, Abdullah Gül’ün genel başkanlık ve başbakanlık için kenara çekilip sessiz kalmayacağının ilk işareti bu sözler. AK Parti’nin kurucusu olduğunu anımsatan bir önceki açıklamasıyla birlikte değerlendirildiğinde, tapunun sadece Erdoğan üzerine olmadığını, başka hisse sahiplerinin de bulunduğu mesajını veriyor partiye ve kamuoyuna!”
Gül nisan ortasındaki “Siyaset planım yok” şeklindeki duruşunu değiştirerek “Milletim ne derse o olacak. Millete hizmete devam edeceğim” pozisyonuna gelmiş gözüküyor. “Millet ne derse o” sözü boşuna söylenmiş bir söz olmayacaktır. Önümüzdeki günlerde art arda Gül’ün siyaset sahnesinde kalmasını isteyen açıklamalar gelirse şaşırmamak lazım.

Nasıl ve neden değişti?  
Abdullah Gül’ü daha üç ay olmadan siyaset planlarını değiştirmeye iten koşullar ve sebepler ne olabilir? Birkaç tahmin sıralayalım:
1. Parti içinde kızışan ‘kurucular / gençler’ kavgasında, ilk grubun Gül’e yaptığı çağrılar. Partiyi Erdoğan ve Gül ile birlikte kuran Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, genel başkanlık ve başbakanlık için adayının Gül olduğunu belirtirken Başbakan’ın yakın çevresindeki isimler ve partiye sonradan katılan bazı isimler ısrarla Ahmet Davutoğlu ismini işliyor.
2. Başbakan Erdoğan, adaylık açıklaması ve sonrasındaki konuşmalarında çizdiği ‘Cumhurbaşkanlığı profili’ ile AKP kadrolarında “Gül’ün siyaset dışı kalmasını tercih edeceği” algısı yarattı.
3. Erdoğan’ın konuşmalarında Gül’ün Cumhurbaşkanlığı sürecini de, ‘kara vesayet dönemi’ içine sokması ve bazı icraatlarını (Mısır’da devlet başkanı seçilen darbe lideri Sisi’yi tebrik etmesi gibi) isim vermeksizin eleştirmesi de Gül cephesinde tepki yaratmış olabilir. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları