Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bir Çerkez Köyünde
Hele Osmanlı Devleti’nin çöküş sürecinin başlamasıyla Balkanlar’da, Kafkasya’da, Ege adalarında varlıklarını tehlikede gören insanlar, bir ana kucağı gibi, son sığınma alanı olarak Anadolu’ya koşmuşlardır.
1700’lü yıllardan başlayarak Osmanlı Devleti ile Rusya’nın Kafkasya’da karşı karşıya gelmeleri, bu bölgede yaşayan sayıları onları, yüzleri bulan farklı etnik toplulukları zor durumda bıraktı. Varlıklarını nasıl koruyacaklarını bilemediler. Toprakları iki büyük devlet arasında birkaç kez el değiştirdi. Sürekli bir savaş alanına dönen yörede 1800’lerin ikinci yarısında Anadolu’ya göç hareketleri başladı. Gemilere bindirilen insanların büyük bölümü yollarda açlık ve hastalıklardan öldü.
Sağ kalanlar, İsrail’den Mısır’a, Kıbrıs’tan Balkanlar’a dek Osmanlı coğrafyasına yayıldılar. Ama en yoğun yerleştikleri alan Orta ve Batı Karadeniz bölgesi oldu. Belki geldikleri yurtlarına en çok benzeyen yer olarak buraları gördüler. Gür ormanlarla, dağlarla, tepelerle kaplı kendi topraklarına benzettiler.
Nitekim, tarihte de İzmit’ten başlayıp Sakarya nehrinin iki yanını kuşatarak Düzce’ye dek uzanan geniş düzlük alana, gür ormanlarla kaplı olması nedeniyle ‘Ağaç denizi’ denmiş.
İşte kimi Çerkes toplulukları da, bu ağaç denizi içinde yerleştikleri küçük köylerde kendilerine yeni bir hayat kurmuşlar.
***
Geçen hafta sonu bir Çerkes arkadaşım, beni mutlu çocukluğunun geçtiği, bu yöredeki köylerine götürdü. Dedesinin yaptığı taş evin avlusunda, dayısının diktiği kırk yıllık dev çam ağaçlarının gölgesinde, şimşirlerle kaplı bahçede, aile yakınları arasında çaylar içip, hüzün ve sevinçli anılar içinde bir gün geçirdik. Çamların tepesini görebilmek için başımı kaldırınca, çok yukarlarda dal uçlarının yeşiliyle göğün mavisinin birbirine karışmasıyla oluşan sonsuzluk duygusu içinde başım döndü.
Ağaçlara olan merakımı bilen arkadaşım evin bahçesindeki öteki ağaçları da tek tek gezdirdi bana. Bahçenin arka yanında sağlıklı birer ceviz ve incir ağacı vardı. Hemen yol kenarında, artık kesilmiş olan bir karadut ağacı varmış ki, bu yaşlı ağaç her yıl haziran ayında meyveleriyle, köydeki bütün insanların ağızları mora boyalı dolaşmalarına neden olurmuş.
Arkadaşımı sarsan bir yeni olay da, çocukluğu boyunca marmelat ve kompostolarıyla büyüdüğü kızılcık ağacının kuruduğunu görmek oldu.
Kızılcık ağacının kuruması yanında, her daim yeşil olan köyde belirgin bir kuraklık da göze çarpıyordu. Köyün gürül gürül akan deresinin yatağı küçülmüş, yerinde otlar bitmişti. Köydeki en temel değişim ise artık hiç üretim yapılmıyor olmasıydı. Ne bahçeler, ne de tarlalarla uğraşan vardı. Şaşkınlık verici bir gelişme de tıpkı kentlerdeki gibi bir minibüsle gelen sebzeciden alışveriş yapılmasıydı. Köyde oturup şehirden sebzecinin gelmesini beklemek, ülkemizde yaşanan değişim süreci üstüne çok düşündürücü bir örnek değil mi?
Geçen yüzyılların ağaç denizi artık sanayi çağının fabrikalar denizine dönüşmüştü. Ova ülke sanayisinin önemli unsurlarını barındırıyordu. Daha da ötesi yöre sanayi kuruluşlarına açılırken çevresel önlemler, geleneksel tarım üretimi de göz ardı edilmişti. Sakarya nehrinin taşıdıklarına bakmak yeterli bir izlenim oluşturuyordu.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Meclis'te gerilim
- Tarım Bakanlığı'nda 'Suriyelilere kadro' iddiası
- Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ne zaman görüşecek?
- Davutoğlu'ndan yanıt
- Kırmızı ete yüzde 40 zam! Yurttaş isyan etti
- Erdoğan ıstakoz sevdalısı AKP'lileri unuttu
- Sancaktepe Belediyesi'nin lüks makam katı pes dedirtti!
- Başarır'dan tutuklanan Kepez Belediye Başkanına ziyaret
- Bahçeli önce 'yeni anayasa' için çağrı yaptı
- KULLANMAYA MECBUR BIRAKILDIK
En Çok Okunan Haberler
- Depremden bir saat önce '6-7.2 arası' diyerek uyarmıştı
- Cinsel açıdan en uyumlu 4 burç
- Erdoğan ‘Kent Lokantası’na inanmadı
- Saldırı sonrası İran'dan ilk açıklama
- AFAD: 231 ihbar geldi
- AKP'de 'Rolex' kazası: Paylaştı, sildi
- ‘Artık şatafata son!’
- 'Bu akşam geç geleceğim eve'
- Karaköy sahiline havuz!
- Milli futbolcudan Arda Turan itirafı!