Aydın Engin

Gereği yapılacak(mış). Peki gereği ne?

14 Şubat 2018 Çarşamba

Kırk yıl düşünsem, bir gün eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u adeta savunacağım aklıma gelmezdi.
Geldi.
Zaten burnumdan soluyordum. Gazetenin günlük ıvır zıvır işleriyle uğraşırken haber geldi, Bölge İdare Mahkemesi (“İstinaf Mahkemesi” diye bilinir) Enis Berberoğlu arkadaşımız için hüküm kesti: 5 yıl 10 ay.
Sebep? Gerekçe henüz resmen açıklanmasa da belli gibi: “Devlet sırrını açıklamak”…
Pes be!..
Kendi adıma “Devletin sırrı olamaz. Olmamalı. Devlet sırrı, devletin kendi halkından gizlediği bilgidir” diye düşünürüm.
Haydi ben fazla uçlarda dolanıp yargı üreten ve o yüzden de devlet katında oldum bittim “makbul olmayan kişi”yim. Diyelim devletin sırrı var.
Peki, Suriye’ye silah taşıdığı belgesiyle, videosuyla kanıtlanmış MİT TIR’larının sır olacak nesi kaldı? Bu “sırrın kaynağı”nın FETÖ’cü ya da bilmem neci olmasının bir gazeteci açısından önemi olabilir mi? Kaynak kuşkulu bile olsa araştırırsın; birkaç başka kaynaktan doğrulatmaya çalışırsın; varsa belgeleri süzgeçten geçirirsin; belgenin sahiciliğini defalarca kontrol edersin. Eğer haberin doğruluğundan kuşkun kalmadıysa yayımlarsın.
Bizim mesleğin alfabesinde böyle yazıyor.
Bir haber birilerinin hoşuna gitmeyebilir. Sırrının gün ışığına kavuşmasından kim hoşlanır ki? Ama gazetecinin ödevi, halka karşı sorumluluğu budur ve bundan ibarettir.
ABD Başkanı gibi aşırı yetki ve güçlerle donanmış birinin “kirli sırrını”nı açığa çıkarıp Watergate Dosyası ile mesleğimizin onuruna onur katmış Washington Post’un iki habercisi, Carl Bernstein ve Bob Woodward devlet sırrını(!?) açığa çıkardıkları için hapse mi atıldılar, yoksa onurlandırıldılar, alkışlandılar mı?
Cumhuriyet’in MİT TIR’ları haberiyle yaptığı da buydu ve budur.
Haydi diyelim, AKP Reisi böyle gazetecileri ve gazeteleri sevmiyor ve o yüzden Can Dündar ve Erdem Gül arkadaşlarımız Silivri’de volta attılar, çıktılar, ama hâlâ yargılanıyorlar…
Bunu da anladık.
Peki, Enis Berberoğlu’nu önce 25 yıl hapse mahkûm eden yerel mahkeme, ardından onu yine de suçlu bulup sadece cezayı azaltan İstinaf mahkemesinin 5 yıl 10 aylık kararına ne demeli?
O haberin kaynağının Enis Berberoğlu olduğuna ilişkin tek cümle var: “MİT TIR’ları videosunu solcu bir CHP milletvekili getirdi”.
Eeee?
CHP’de “solcu milletvekili” Enis Berberoğlu’ndan mı ibaret?
Haydi bir adım daha: CHP’de Enis Berberoğlu’dan “daha solcu” milletvekili sayısına kıran mı girdi?
Besbelli ki CHP Genel Başkan Yardımcısı gibi bir ağır top AKP Reisi için de, AKP medyası için de tercih sebebi olmuş.
Bana da burnumdan solumak düşmüş.
Bizim hukuk bürosu öğüt verdi: “Kararın gerekçesini bir bekleyelim abi” dediler.
Bekleyeceğiz, göreceğiz…

***

Derken bir haber daha bilgisayar ekranlarına düştü.
Hani İlker Başbuğ “Afrin siyasete alet edilmesin” dedi ya, AKP Reisi yağıp gürledi.
Aynen aktarıyorum:
Ben bunu az önce duydum ve bir Genelkurmay Başkanı’ndan, emekli de olsa, böyle bir açıklamayı duymak, bizler için büyük bir talihsizliktir. Bir defa, siyasete alet edildiğini söylemek onun haddine mi? Yazıklar olsun gereği yapılacak.
İyi mi?
Yahu, adam benim gibiler gibi itiraz etmiyor, “Gelin şu Kürt sorununu barışçıl yöntemlerle çözelim” filan demiyor. Afrin harekâtına asla karşı çıkmıyor. Sadece “Siyasete alet etmeyin” diyor.
Reis tutup “Gereği yapılacak” diyor.
Bundan -bence- sadece şu anlaşılır:
- Hayır siyasete alet edeceğiz. Ben Afrin Fatihi olarak 2019 seçimine girip, Cumhurbaşkanlığımı garantiye alacağım.
Anlaşılan yine bekleyeceğiz. Tıpkı Enis Berberoğlu’nun gerekçeli kararı gibi, İlker Başbuğ’a yapılacağı ilan edilen “gereği”nin ne olduğunu da bekleyeceğiz…
Sahi “gereği” ne olabilir acaba?
Mesela “Fırıncılara söyleyin ona ekmek vermesinler” filan mı?
Dedim a, bekleyeceğiz ve göreceğiz…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları