Türkiye ve Ortadoğu için hayalin var mı? RTE suçluyor

22 Şubat 2018 Perşembe

Yeni Kalkınma Planı açıklandı, ayrıntılarına bakmadım henüz, ama Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın açıklamalarından anlıyoruz ki, ana vurgu “yerli ve milli üretim”e..
Siyasette bölünme aracı olan yerli ve milli partiler vb. ekonomiye indirgendi ya, Cumhurbaşkanı yine köprülerden, otoyollardan, deniz altı tünellerden, üçüncü devasa havaalanından bahsetti ve muhalefete yüklendi; sizin ne hayaliniz var, hiç olmadı ki...
İlginç başka bir şey daha söyledi: Kendi projeleriniz yoksa başkalarının projesinin aleti olursunuz...
Şimdi sırayla, önce sonuncusu.. Ki ben özellikle Suriye ve Ortadoğu yazılarımda kaç kez vurguladım, ekranlarda sürekli dile getirdim: Ortadoğu’da emperyalist bir parçala, etnisite ve mezhepleri kışkırt, birbirine düşür, öldürt, yönet politikasını istemiyor musunuz?..
O halde bölgenin 4-5 ülkesi mutlaka bir araya gelecek, bölgeyi büyük bir kalkınma, barış ve ortak savunma bölgesi ilan edecek.
Bu büyük insan, büyük politika, büyük meydan okumadır. Yapanlar ilelebet kahraman olur.
Fakat RTE’den böyle bir işaret hiç yok. Son eğilim, Tillerson ile 3 saati aşkın görüşmeden sonra, biraz ABD’ye yanaşmak oldu. Bu yanaşmanın önüne bir “temkinli” lafını ekleyerek. Böyle bir birliktelik olsa olsa sadece Suriye’nin bölünmesi üzerine olur...

Kılıçdaroğlu: Lütfen sahaya
Kılıçdaroğlu da ilk kez bu bağlamda konuştu: Niye 4 ülke, İran, Irak, Suriye ve Türkiye liderleri bir araya gelip ortak barış ve savunmada anlaşmıyor? Temel politika bu olmalı, CHP korkusuzca bu söylemini biçimlendirip daha sık gündeme getirmeli..
Dahası, bizzat CHP lideri bu dörtlü girişimi sahaya inerek, giderek, el sıkışarak gerçekleştirmeli.. Böyle bir politika Ortadoğu için müthiş doğurgan olur.. Bir hayalin peşine düşülmeli.. Ortadoğu’nun yeni ve cesur kahramanlara ihtiyacı var. CHP’nin da laf yetiştirmekten çok kabuğunu yırtmaya...
Böyle bir girişim Ortadoğu için büyük bir adalet yürüyüşü olur.
CHP içindeki kalıp düşünceler, amalarmamalar, o düşman-bize rakip, bu düşman vb. gibi düşünceler buna izin verir mi bilemem. Hepsini çöpe atın!
Temel yaklaşım şu olmalı, bizi geçmişin mezara gömülesice müktesebatı, hainlikleri, savaşları, rekabetleri yönetmemeli...
Bizi, bölgeyi gelecek yönetmeli! Geleceği kurmalıyız, yaratmalıyız ve geçmişi batırmalıyız!

Cumhurbaşkanı’nın çivileri
Cumhurbaşkanı, bir çivi mi çaktınız, diyor yine. Politikacının ağzını büzemezsiniz, konuşacak, saldıracak, gerecek, şüphesiz ki haksız da saldıracak. Erdoğan böyle bir lider!
Ama bunun karşısına gerçeklerle çıkmalı.
En büyük gerçek, Cumhuriyetin “malını mülkünü” sata sata bitiremedikleridir. Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin 60 milyar dolarlık malını mülkünü satıp ayakta kaldığıdır AKP’nin.
60 milyar TL değil, 60 milyar $.. Çarpın 4 ile, 240 milyar TL’ye yakın eder, Türkiye’nin milli gelirinin üçte birinden fazla eder.
Bunu, 11 Ağustos 2017 tarihinde Maliye Bakanı Naci Ağbal açıkladı. Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesine verdiği yanıtta, AKP iktidarı zamanında, 18 Kasım 2002 - 25 Temmuz 2017 dönemindeki özelleştirmelerin toplam tutarı 59 milyar 558 milyon 255 bin dolardırdedi.
Aradan 6 ay geçti, 65 milyar dolara doğru yükseliyordur!
Cumhuriyetin tüm “dikili ağaçlarını” sattılar, sata sata bitirmediler..
Limanlar, fabrikalar ve arsaları...
95 devlet kuruluşundaki tüm kamu payları, elektrik santralları (81 tane), tesislerişletmeler, gemiler, maden sahaları...
Şimdi de 10’dan fazla şeker fabrikası satışı bekliyor.
Ve manevi bir olay: Atatürk’ün millete miras olarak devrettiği Atatürk Orman Çiftliği’ne de el kondu...

Hayalin yoksa...
Ama Erdoğan’ın bir söylediği çok doğrudur: Hayal bile edemezsiniz.. Bunu Kanal İstanbul toplantısında dile getirmiştim: Biz muhalefet olarak İstanbul için hiçbir hayal inşa etmedik. Köprülere karşı çıkıldı, ama tepe tepe kullanıldı. Hep iktidarların “hayalleri”nin peşinde dolaştık. Hayat böyle geçti.
Şüphesiz ki İstanbul’un bugünkü kaotik yaşanmaz yapısı ortaya çıktı bu “hayal”ler ile.
Doğan Kuban Hoca’nın her hafta yazdığı Herkese Bilim Teknoloji’deki bir yazısında paylaştığı bir İstanbul düşü projesini bile paylaşan, sahiplenen, büyüten olmadı.

***

Şu çivileri nasıl, hangi parayla çaktıkları, kısmetse pazartesiye.
15 yıldır yerli ve milli kalkınma neydi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları