Çiğdem Toker

Memur ‘ihmal’ etsin AKP’ye oy yağsın

25 Şubat 2018 Pazar

İttifak kanun teklifini incelemeyi sürdürüyoruz.

Önceki yazıda aktardık. 16 Nisan referandumunda, oylama sürerken sonucu değiştiren mühürsüz oy pusulasını geçerli sayma hukuksuzluğu bu kez kalıcı hale getiriliyor ya.

AKP+MHP hukukçuları bunu yaparken çok acayip bir kılıf bulmuş.

Gerekçede denmiş ki:

“..sandık kurullarının ihmali sonucu arkası mühürlenmeyen oy pusulalarının geçerli sayılacağı..”

Şimdi çok basit bir soru:

Kamu görevlisi için ihmal, istisnai midir yoksa yaygın bir kural mı?

Nadiren görülen ve görüldüğü zaman da bir yaptırıma bağlanması gereken “ihmal”i gayet normal bir durum gibi göstermeyi, bunun kuralını yazmayı bir hukukçu kendisine nasıl yakıştırıyor?

Öyle tuhaf bir madde ki bu, adeta sandık kurullarına “Sen şu pusulaların arkasını mühürlemeyi bir ihmal et bakayım” talimatı verilmiş.

Memur diyorum çünkü, bu teklif yasalaştığında sandık kurullarında siyasi parti temsilcisi olmayacak zaten. Hepsi “kamu görevlisi” olacak.

Aslında oturup burada ciddi ciddi tartışıyoruz ama belki de fazla naif kalıyoruz.

Zira bu teklifle, bir seçim yapmaya zerre gerek kalmadığını savunanlar az değil.

Aynı apartmandaki sakinlerin farklı sandıklara bölünebileceği, sandıkların taşınabileceği gibi diğer maddelerle beraber düşündüğünüzde yabana atılır bir yanı yok.

 

İttifak en az 14 artı vekil getiriyor

İttifak düzenlemesi AKP+MHP+BBP üçlüsünün fazla milletvekili çıkarmasını sağlayacak mı?

Bu sorunun cevabı evet. Yer darlığı dolayısıyla tamamını yayımlayamıyorum.

Elimde mühendis/yazılımcı Can Karatoprak’ın çalışması var.

İki genel seçim ve bir referandumda CHP Genel Merkezi’nde Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanlığı’nda gönüllü olarak görev yapmış Karatoprak’ın çalışması 1 Kasım 2015 seçim sonuçlarını baz alıyor ve bütün seçim çevreleri üzerinde tek tek hesaplanmış. ,

Kanun teklifini esas alarak, 550 milletvekili sayısına göre D’Hondt sisteminin uygulandığı çalışmada,

AKP+MHP+BBP ittifakı, ittifak yokken çıkaracağı milletvekili sayısından 14 daha fazla milletvekili çıkarıyor.

Örneğin Ankara 1. Seçim Çevresi...

Bugünkü ittifak mantığından gidildiğinde:

1 Kasım 2015 seçimlerinde AKP+MHP+BBP’nin oy toplamı:  1 milyon 119 bin 340. (AKP: 837 bin 602, MHP: 269 bin 514, BBP: 12 bin 224)

Devam edelim.

Aynı seçimde AKP 8, CHP 7, HDP 1, MHP 2 milletvekili çıkardı. BBP barajı geçemediği için milletvekili yok. AKPMHP toplamı 10 milletvekili ediyor.

Fakat bugünkü ittifak hesabına BBP oyu da dahil edileceği için D’Hondt sistemiyle milletvekili sayısı 11’e yükseliyor.. CHP bir milletvekili kaybediyor.

Meselenin özünü, tek başına milletvekili çıkarmaya yetmeyen artık oyların, ittifak kapsamına alındığında “artı milletvekili” yazabileceği oluşturuyor.

Önceki yazıda söz ettiğim “ince mesai” tam da budur.

Not: Başlıktaki “en az” ifadesi de bu hesabın 550 milletvekiline göre yapılmasından.

 

Öğretmenin ölümü

Hasan Songur’un güzel gülüşüne bakın.

“Bitti üniversite, öğretmen oldum” bakışına.

Atanmayan Hasan Songur 25 yaşındaymış.

Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği bölümünden mezun.

109 bin 238 öğretmen açığı bulunan Türkiye’de atanmayı bekledi durdu.

(Yeri gelmişken, atanamayan öğretmen yoktur. Bu ifade, atanmamayı sanki öğretmenin bir kusuru gibi gösteriyor.)

Daha önce çalıştığı fabrika -BirGün’deki haber göre- “FETÖ bağlantılı” çıktığı için -taş çatlasa 1000 TL aldığı- sözleşmeli öğretmenlikten atılmış.

20 gün önce Manisa’da Sarp Plastik Sanayii fabrikasına işçi olarak giriyor.

İki gün önce kalıp makinesine düşen parçaları temizlemeye çalışırken enjeksiyon makinesi kapanınca yaşamını yitiriyor. Hasan Songur’un ağabeyi, “Telefon borcunu ödeyince ayrılacaktı” diyor.

Güzel gülüşlü sosyal bilgiler öğretmeni Hasan, plastik fabrikasında ölüyor.

Eğitimli gençler mesleklerini yapamadıkları gibi, yaşamak için girdikleri fabrika işçiliğinde yaşamlarından oluyor.

Bu haber, satın alınmış, hizalanmış medyada yayımlanmayacak.

Hasan Songur’un yaşamını bu biçimde yitirmesiyle ilgilenmesi gereken, Milli Eğitim Bakanı, Çalışma Bakanı, Ekonomi Bakanı, Maliye Bakanı... Hiçbiri görmeyecek.

Görseler de yeni Hasan’ların ölmemesi için etkili bir politika yürütmeyecek.

Onun gibi nice plastik fabrikasında birçok öğretmen çalışmaya devam edecek.

Ne çok isterim:

Belki bu satırlara bir yalanlama gelir sayın bakanlardan.

 

Mimarlar ‘susmayacağız’ dedi

TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Ankara’nın mimari birikimini, Cumhuriyet kazanımlarını ısrarlı takipten hiç vazgeçmedi.

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, 45. genel kurulunu yapıyor. Bugün tamamlanacak genel kurulun dünkü ilk günü, katılımcı profili ve kürsüden verilen mesajlarla hareketli ve farklı bir atmosferde geçti.

Merhum mimar Behruz Çinici’nin eseri DSİ Salonu’nda yapılan Kongre, Cumhuriyetin başkentinden “nefes, umut ve mücadele alanı” olarak tasarlandı. Cevat Geray, Veli Saçılık, İclal Nergiz, Aylin Nazlıaka, Lezgin Botan, Turgut Kazan, Levent Gök, söz alan onlarca isimden birkaçı.

Çok sayıda Ankara milletvekilinin katıldığı genel kuruldaki tanıtım filmi, Oda’nın üretkenliği dolayısıyla bir yandan ümit, diğer yandan hüzün verdi.

İstifa ettirilen Melih Gökçek döneminde art arda yıkılan Başkent’in simge yapılarını bir arada hatırlamak (Etibank, Petrol Ofisi, İller Bankası, Marmara Köşkü, Havagazı Fabrikası, Baraj Gazinosu, Danıştay binası) can yakıcıydı. Nasıl yönetildiğimizi yüzümüze bir daha vurdu.

Başkan Tezcan Candan, toplumsal muhalefetin önemini vurguladığı konuşmasını “Susmayacağız” diye tamamladı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları