Çiğdem Toker

Normal bir kanunmuş gibi

27 Şubat 2018 Salı

İttifak yasa teklifi, bugün TBMM Anayasa Komisyonu’nda görüşülmeye başlanacak. İttifak sözcüğünün, anlaşma, bağlaşma, oybirliği gibi farklı anlamları var. Dikkat edilirse hepsi de olumlu.
Dahası bu teklifteki modelin tam adı Cumhur İttifakı. Türkiye’ye yabancı birine vereceği ilk izlenim, iyi bir şey yapılıyor olduğu. Halk bir araya gelmiş, birleşmiş, daha ne istenir ki.
Zaten, gerici, tahribata yol açan bir uygulamayı olumlu anlama gelen kavramla yaymak, AKP’nin başarı hanesine kaydı gereken başlıklar arasında yer alıyor. Getirilen seçim kuralları, can çekişen demokrasiyi bitirecek, Cumhuriyeti de taammüden öldürecek içerik taşımasına karşın; yararlı bir düzenleme gibi sunuluyor. Bunda kalıcılaşan OHAL rejimi ile televizyon kanalı ve gazete görünümlü propaganda aygıtlarının rolu büyük.
Hal böyleyken, İttifak kanun teklifini normal bir yasama faaliyeti gibi değerlendirmek ya da buna etki edecek konumda olunduğu halde, sokaktaki adam gibi hayretler içinde kalarak eleştirmek biraz tuhaf kaçıyor. CHP seçmeni açısından, oy verdiği partiden, durumun vahametine uygun bir tutum geliştirmesini beklemek doğal hakkı. Fakat ana muhalefet cephesine baktığımızda, fark yaratacak meşru bir eylemselliğin işaretleri görünmüyor.
Oysa kanun teklifinin stratejik bir hedefle hazırlandığı ortada. O kadar stratejik ki, iktidar partisinin yanında yedeklenmeyecek, muhalefet kanadındaki siyasi partileri etkisizleştirmek uğruna ince ince çalışılmış.
Üstelik son aşama Yunan tragedyaları gibi: Hedefe ulaşırken, terk edeceği parlamenter rejimin yasama organına başvuracak. Hani onlarca OHAL KHK’si çıkarırken “takmadığı” yasama organına.

Eninde sonunda
Eğer çok istisnai bir gelişme, olağanüstü bir durum yaşanmazsa, bugün görüşülmeye başlanacak kanun teklifi, CHP ile HDP temsilcileri ne kadar itiraz ederlerse etsinler, ne kadar aleyhte konuşurlarsa konuşsunlar, ne kadar süreci uzatmaya çalışırlarsa çalışsınlar ve bunların neticesinde ne kadar gerilimli ortamlar yaşanırsa yaşansın, aritmetik üstünlükle Meclis’te yasalaşacak.
Üstelik bu yapılırken, iktidar partisinin temsilcileri, büyük olasılık nazik ve serinkanlı tutumlar sergileyecek. Tersine durumda bile, Meclis çatısı altında ne kadar büyük kavgalar, tartışmalar, laft atmalar, bu laf atmalardan kaynaklı molalar, ara vermeler, ertelemeler yaşanırsa yaşansın, en nihayetinde bu metin iktidar partisinin aritmetik üstünlüğü ve hiyerarşik yapısıyla yasalaşacak.
Oyları “hayır” bile olsa, ana muhalefet partisinin Meclis’teki varlığı, gelinen noktada anayasaya aykırı bu kanun teklifinin yasalaşmasında araçsal bir işlevi kendiliğinden üstlenmiş olacak.
Şüphesiz Türkiye’yi bu noktaya getiren eşik sayısı bir değil. Fakat, gelecek yılki genel seçimde imtiyazlı parti, imtiyazlı pusula, silahların gölgesinde seçim sandıkları icat eden bir “teklif”, rahat rahat Meclis’e getirilebildiyse, bunda anayasaya aykırı dokunulmazlıkların kaldırılmasına “evet” denilmesi ile şaibeli 16 Nisan referandum sonucunu meşrulaştıran hızlı kabulün payı büyüktür.
Özetle, İttifak teklifi normal bir kanun teklifi metni değildir. Bu metnin milyonlarca yurttaşın iradesini geçersiz kılma potansiyeli içerdiği iyi bilinmelidir. Bilinmesi gereken daha daha yaşamsal gerçek ise bu ülkenin milyonlarca yurttaşının kendisini bu kadar saha dışına iten, ötekileştiren bir kurallar bütününü hak etmediğidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları