Gelecek için

05 Mart 2018 Pazartesi

Türkiye, 2017 Anayasa değişikliği ile görülmedik; dünyada bir eşi ve benzeri bulunmayan; demokrasi dışı bir siyasal rejimin eşiğine getirildi.
Seçimlere doğru, karşısına çıkabilecekleri ezerek yeni rejimin tam olarak yerleştirilmesi için Cumhur İttifakı adı altında, demir yumruk gibi bir birliktelik oluşturuldu.
Bu yumruğun havada kalmasının sağlanması, bu toplum için, tek sözcükle, yaşamsaldır.
 
Kaçınılması gereken
Cumhur İttifakı yumruğunun havada kalmasını sağlayacak gizilgüç 16 Nisan halkoylamasının Hayır oylarının toplamının kanıtladığı gibi, vardır; bu gücün seçimlere kadar düşünce ve eylem birliği gücüne dönüştürülmesi gerekiyor.
Ancak, içinden geçilen koşullar nedeniyle şu iki konuda duyarlı ve sorumlu davranılması çok büyük bir önem kazanıyor.
Önce, İttifakın dışında olan partiler, şu sırada birbirlerini suçlamaktan kesinlikle kaçınılmalıdır.
Doğrudur, siyasette, geçmişiniz gölgeniz gibidir; sizi bırakmaz. Ancak gün, geçmişe sünger çekerek somut adımlar atmak üzere el ele tutuşmak günüdür.
Sonra, kimi siyasetçilerin 100 bin imza toplama ve kimi partilerin kendi adaylarını çıkarma girişimlerinden uzak durulması, olağandışı koşullar nedeniyle, zorunludur.
Bunların yerini söylem birliği ve o söylemi yerine getireceği güvencesini verecek bir adayın saptanması amacıyla çok hızlı ve yoğun bir biçimde çalışılması almalıdır.
 
Halkın birliği
Seçimlerde Cumhur İttifakı yumruğunu boşa çıkarmak adına demokrasi için işbirliği veya halkın birliği denilebilecek çok sağlam üç dayanak var: Demokrasi; barış, üretim.
Demokrasi, yani, parlamenter demokrasiyi, eski eksiklerini gidererek yeniden kurmak.
Bu bağlamda yasama erkini, parti içi demokratik süreçleri işleterek, gerçek anlamda egemenliğin temeli olarak güçlendirmek. Yürütme erkini, partili olmayan cumhurbaşkanı ve hükümet biçiminde yapılandırmak; devlet bürokrasisini kurumlaşan, yansız, nitelikli ve yolsuzluklardan uzak bir yapıya kavuşturmak. Topluma, yargı erkinin tamamıyla bağımsız ve tarafsız olarak gerçekten adalet dağıtacağının güvencesini vermek.
Tüm boyutlarıyla oluşacak parlamenter demokrasi, temel hak ve özgürlükleri içkindir; bu ülkenin insanı, Türkiye’nin de imzaladığı en son uluslararası anlaşmalarda yer alan hak ve özgürlüklerin yaşama geçirilmesini, çoktan hak ediyor. Basın-yayını, sanal iletişimi ve üniversiteyi de içerecek düşünce ve ifade özgürlüğü demokrasinin temeli ve güvencesidir.
Bu toplum yıllardır, özellikle de AKP-MHP elinde savaş bağımlısı yapıldı. Oysa barış ortamı demokrasinin temelidir. Seçimlerde Cumhur İttifakı karşısına, dayanışmayı, birlikte yaşamayı ve kardeşliği öne çıkaran somut bir barış programıyla çıkılmalıdır.
Üretim burada seçim sürecinin ekonomik boyutu anlamında kullanılıyor. AKP’nin yandaş sermaye oluşturmaya dayandırdığı ekonomi, kendi kurallarına göre ancak toplum yararına işleyen bir düzene evrilmelidir. Bu çerçevede, tarımdan sanayiye, madencilikten bilişime, her alanda yerli üretime önem verilmesi; yatırımların çevre ve sağlık duyarlı olması; sendikaların güçlendirilmesi; işsizlik, enflasyon ve gelir bölüşümü konularında duyarlı bir ekonomi yönetimi, demokrasinin ve barışın kalıcılığını sağlayacak ana dayanaklardır.
Söylem birliğine giden süreç, adayını da çıkarır. Demokratikleşmesi yetersiz toplumlarda, önce ayrı davranmak, ikinci turda birleşmek başarılı sonuç vermiyor; bu nedenle birinci turda tek adayla çıkılması en doğrusudur. Çıkarılacak tek aday, üzerinde anlaşmaya varılmış olan demokrasi, barış ve üretim donanımıyla çok güçlü bir seçenek olabilir ve bu tarihi ve yaşamsal seçimi kazanır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları